KENDİMİZİ VE KÜLTÜREL VARSAYIMLARIMIZI NE ZAMAN SORGULAYACAĞIZ?

YEMUZ Nevzat Tarakçı
30.05.2015

Kültürel bilinçlenme konusunda işler iyi gitmiyorsa,

Bölünmüşlük, savrulmuşluk gün geçtikçe artıyorsa,

Cılız gayretler ümidimizi büyütmeye yetmiyorsa,

Söyle, ne yapacağız?

Hadi söyle Çerkes camiası olarak biz, kime küseceğiz, kime kızacağız, kime kırılacağız?

 

SÖYLE, KİME KIZALIM, KİME KIRILALIM?

Bizi temsil edemeyen, sesimizi duyuramayan, derdimizi anlatamayan, Çerkes camiasını görünür kılamayan, ezberini bozamayan üst düzey yöneticilerimize mi?

Bizi görmeyen, bizi duymayan, bizi ciddiye almayan, acımız, sancımız, yok oluşumuz karşısında kılını kıpırdatmayan iktidarın zirve isimlerine mi?

Yoksa duyarsız, bencil, bilgisiz, ilgisiz, umursamaz, vurdumduymaz, ben, sen, o, yani kendimize mi?

Kime kızalım biz kime?

 

AÇIK ZİHİNLER VE DOLU KAFALAR DEVREYE GİRMELİ

Kime niçin kızacağımızı bilmiyorum, bildiğim tek şey, açık zihin ve dolu kafalarla kendimizi ve kültürel varsayımlarımızı radikal değişiklikler yapmaya açık bir şekilde sorgulamalıyız.

Çözüm tam da burada!

 

BU DAĞINIKLIKTA KÜLTÜR NASIL YAŞAR?

Bu alabildiğine sığ ortamda, bu bölünmüşlük bu savrulmuşluk ve samimiyetsizlik içinde kültürümüzü nasıl yaşatacağız?

Kültürü geliştirici eserler, yok oluşu önleyici tedbirler, ümit aşılayan, hayat veren güzellikler nasıl üreteceğiz.

 

SORULMASI GEREKEN ASIL SORU!

Aslında sorulması gereken asıl soru şu:

Bu soylu kültürün eriyişine, yok oluşuna üzülenlerimiz kaç kişi?

Kaç kişi, “Bu kültür mutlaka yaşamalı!” diyenler?

Kaç kişi “Sorgusuz sualsiz ben varım! Ben, her türlü fedakârlığa, bedel ödemeye hazırım!” diyor?

Ya yok oluş girdabında uykularını kaçıranların sayısı ne kadar?

Ya magazinleşmiş kültürüyle gönül eğlendiren on binler!

 

SUSMAYIN, KONUŞUN HADİ!

Sustunuz değil mi?

Ya da yutkundunuz!

Belki de terlediniz!

Tatlı tatlı gülüyor da olabilirsiniz!

Bu aşamada kahkaha bile yakışır bize!

 

ÇÖZÜM

Demem o ki, biz toplum olarak, kızarak, kırılarak, küserek bir yere varamadık, varamayacağız.

Biz, sosyal ve kültürel sorunlarımızın çözümü için doğru zamanda doğru işler yapmak zorundayız.

Toplumumuz, diliyle, kültürüyle barış ve huzur içinde yaşamalı.

O halde çözüm, kendimizi ve kültürel varsayımlarımızı sorgulamaktan geçiyor.

Hem de radikal değişiklikler yapmaya açık bir şekilde.

Gerisi lafügüzaf!