KAYSERİ VE GÖKSUN FESTİVALLERİ ARDINDAN

YEMUZ Nevzat Tarakçı
22.07.2006

Sevgi, dostluk ve kardeşlik atmosferinde samimiyetle el sıkışan, hasretle kucaklaşan, yemeğini, içeceğini, zamanını, daha doğrusu yüreğini paylaşan gönül dostlarıyla doldu taştı iki şenlik alanı da.

Gülen yüzleriyle dostlarla kucaklaşmanın doyumsuz hazını yaşayan güzel insanlar topluluğu…

Stresli, ferdiyetçi, telaşlı dünyamızdan eser yoktu adeta… Başka bir dünyanın insanlarıydı sanki…

Kimse kimsenin ayağına basmadı, hiç kimse sesini yükseltmedi. Herkes kısa günde ne kadar kişiyle tokalaşabilirim, ne kadar dostla hasretle kucaklaşabilirimin telaşındaydı.

Mutlu insanlar, gülen çehreler, yaşlı dünyamızın bugünlerde daha da fazla eksikliğini hissettiği sevgi, barış ve huzur ortamını oluşturdu böylece.

Detay seyredebilenler, görebilenler manzaradan ziyadesiyle mutlu olmuşlardır eminim.

Binlerce el tutuştu, bir o kadar yürek birleşti; sevgi, dostluk ve kardeşlik uğruna.

Söyleyin nerde var emsali? Kim gösterebilir benzerini?

Herkes pırıl pırıldı, herkes güler yüzlüydü, insan canlısıydı tamamı.

Kim ne derse desin, birliktelikten, paylaşmaktan, zevk alan sosyalitesi oldukça yüksek bir toplumuz. Bu böyle biline.

Kutluyorum emeği geçen yetkilileri, dernek başkanlarını. Kutluyorum maddi manevi destek veren, bu birliktelikten heyecan duyan herkesi. Kutluyorum sevgi zincirini oluşturan katılımcıları. Kutluyorum bu emsalsiz güzel toplumu.

Kayseri’deki kucaklaşmaların sınır ötesi boyutu manidardı. Özellikle Kafkasya’dan gelen değerli yetkililerin ve kıymetli sanatçıların memnuniyeti, gözlerindeki pırıltı, görülmeye değerdi. Bakıştık, kucaklaştık, dakikalarca konuştuk, tükenmesin istedik gün, bitmesin program…

Göksun’da da aynı manzaralar vardı ziyadesiyle. Davetliler, başkanlar, il ve ilçe yöneticileri, milletvekilleri çok mutlu ayrıldılar. Hepsi bu atmosferden son derece memnundu. Güzel insanları gıptayla seyrettiler. Bu güzel birlikteliğin toplumun her kesimine örnek olmasını dilediler. Hatta Maraş milletvekili ve eşinin toplumumuz için yürekten söyledikleri cidden manidardı.

Medeni toplumun tarifi bu olsa gerek. Duyarlı, estetik, paylaşımcı, anlayışlı, hoşgörülü insanların oluşturduğu toplum. İnanın AB temsilcileri görse bu manzaraları, “Sizden öğreneceğimiz çok şey var, biz size katılalım!” derlerdi.

Her iki festivale de Adige TV imza kampanyası farklı renk kattı. Herkes ama herkes koşarak bu çağrıya yüreğiyle imza attı. Güzel temennilerde bulundu. Bu güzel işlerde bizler de sonuna kadar varız denildi.

Kampanyanın ciddiyeti anlatıldı görevlilerce, imzaları alındı yurt dışından gelen misafirlerden, yetkililerden, yöneticilerden, davetli protokolden ve milletvekillerinden. “Birlikte hareket edelim, bu kampanya dalga dalga yayılsın yurt geneline ve dünyaya!” denildi. Kime ulaşıldıysa yürekten destek sözü verdi herkes.

Fedakârlığı somutlaştıran, birlikteliği, kardeşliği tablolaştıran Adige TV kadrosu, yemeden içmeden unutulmaz anlar yaşadı heyecan ve samimiyetle. Toplumu için her türlü fedakârlığa katlanmayı görev sayan, ülkenin değişik yerlerinden gelerek tek yürek olmayı bilen bu güzel insanları bir kez daha gönülden kutluyorum. Göreceksiniz, bu özverili gençler, bu kadar sıcak ilişkiler, bu kadar samimi kucaklarla tabana yayılmış  “Televizyonumu İstiyorum“ çağrınız kesinlikle en kısa sürede şaşırtıcı sonuçlar verecektir.

İyi ki güzel örnek oluyorsunuz. İyi ki varsınız!

Bütün mesele, bu fedakâr insanların sayısını arttırabilmekte.

İnanın daha güzel, daha organize toplum olmanın, kültürel dinamiklerimizin farkında olarak kültürü ve kimliğiyle sonsuza kadar yaşayabilmenin beklide ilk şartı bu ekibin yaptığını yapabilmektir. Yani pozitif olabilmek, kimsenin bileğine ve yüreğine basmadan, olumluları görerek, kırıp dökmeden, yakıp yıkmadan düşünebilmek, üretebilmektir.

Ne olur gelin hep eleştirmek, hep eksikleri görmek, şeytanın avukatlığını yapmak yerine, “Ben ne yapabiliyorum!” diyelim. Hep eksiklerimizi değil güzelliklerimizi de görelim. Yeniden keşfedelim kendimizi!

Ne dersiniz çok mu zor?