KAVGA ve DÜŞMANLIK MI? ASLA!

YEMUZ Nevzat Tarakçı
11.02.2009

Vakit akşam.
Hava buz gibi.
Yorgun argın işten çıkmıştı.
Tek isteği,
bir an önce eve gidip dinlenmekti.
Yemek sonrası, “kâfe” eşliğinde demli çay, bütün yorgunluğunu giderirdi.
Bu duygularla sokağı hızlı hızlı adımladı.
Arabasının kapısını açmak üzereydi ki duyduğu anonsla irkildi.

Şehir hoparlöründen yükselen ses:
“LÜTFEN DİKKAT!”

“Adları, Nart, Setenay, Gupse, Kuban, Dijan, Bersis olduğu söylenen Çerkes gençleri kaybolmuştur!”
“Bulanların
insaniyet namına şehir merkezindeki ÇERKES Derneğine…

Ses kulağında uğuldadı… devamını dıyamadı.

Duyduklarına bir anlam veremiyordu.

“Bu, bir şaka galiba!” dedi.

Karışık duygular içindeydi, yol boyu “anons” u düşündü durdu.

 

Nihayet evdeydi, yemeğini yemiş sıcacık çayını yudumluyordu.

Uykuya yenik düşmeme çabasındaydı.

Elindeki gazeteyi sehpaya bırakmak üzereydi ki gazetede gözüne ilişen ifadeler onu dehşete düşürdü.

KAYIP İLANI:

“Adları, Aşemez, Gupse, Dinemis, Beslan, Janberk, Nejan olduğu bilinen Çerkes gençleri kaybolmuştur.”

“Bulanların insaniyet namına KAFFED Genel Merkezine bildirmeleri önemle rica olunur!”

Şaşırıp kalmıştı.

 

Kafası iyiden iyiye karışmıştı.

Gördüklerine, duyduklarına bir anlam veremiyordu.

Hızla ayağa kalktı, gözlerini ovuşturdu.

“Ben, hâyâl görüyorum galiba!” dedi.

 

Salona geçti.

Şaşkındı, koltuğa yığıldı kaldı.

Neden sonra TV kumandasına uzandı.

TV kanallarını anlamsızca dolaşmaya başladı.

O da ne:

SON DAKİKA HABERİ:

“Sayın seyirciler, bir son dakika haberini paylaşıyorum.”

“Adları, Nefin, Berkuk, Ridade, Yenal, Abrek, Jankat olduğu bilinen Çerkes gençleri kaybolmuştur!”

“Yerini bilenlerin insaniyet namına Kafkas Dernekleri Konfederasyonunu bilgilendirmeleri rica olunur.”

 

Yerinden fırladı.

Odanın içinde anlamsızca dönüp dolaşmaya başladı.

Kan ter içindeydi.

Bir ses duydu.

Galiba annesinin sesiydi.

Küçük odaya yöneldi.

Yaşlı anne, gayet sakin bir ses tonuyla,

“Evladım, bak televizyonda konfederasyon başkanının konuşması var, ilgini çeker, izlesene!”

Ekranda gördükleri, duydukları karşısında donup kalmıştı.

Evet, genel başkan telaş ve heyecanla konuşuyordu.

Kulak kesildi:

“Ey Çerkes toplumu, buna bilgisizlik mi dersiniz, ilgisizlik mi, bilmiyorum ama gençlerimizi kaybettik!

“Yaptığımız her türlü arama- taramaya rağmen derneklerimizde, federasyonlarımızda, konfederasyonumuzda herhangi bir Çerkes gencine rastlanmamıştır.”

Söylemesi çok zor ama bir nesli kaybettik!”

“Üzgünüm!”

“Çok üzgünüm!”

 

Annesiyle göz göze geldi.

Yutkundu, söyleyecekleri boğazında düğümlendi.

Kekeleyerek:

“Belliydi anne belliydi, bu gençleri kaybedeceğimiz çoktan belliydi!”

“Ne olacak şimdi?”

Anne, derin bir sessizlik yaşıyordu.

Ağır hareketlerle gözyaşlarını sildi.

Oğlunun yüzüne baktı, baktı…

Oğlu:

“Kaybettik anne kaybettik, enerjimizi kaybettik, gençliğimizi, geleceğimizi kaybettik!”

“Ne olacak şimdi?”

Yaşlı annesine sarıldı, ağlıyordu, hıçkırarak ağlıyordu.

Anne, titrek sesiyle:

“Haklısın oğlum, yerden göğe kadar haklısın!”

“Büyükler ve yöneticiler gençlerin kıymetini bilemedi.”

“Gençlik, sıcak ilgi görmedi!”

“Dilini, kültürünü öğrenemedi!”

“İlgisizlikten yok oldu bu gençler!”

“Bundan sonra işimiz, sanıldığından da zor!”

 

Odayı bir matem havası sardı.

Sessizliği, köşede huysuzlanan papağanın sesi bozdu:

Adiğe, Adiğe!