KARAMAN’IN KOYUNU

Kuban Paul Seauhmann
26.06.2004

İnguşya’da, herkesin ders alması gereken bir saldırı oldu. Katiller, İnguş devlet yöneticisi ve halkından olan insanları katlettiler. İşin kötüsü, bu katilleri savunanların gerekçesi tüyler ürpertiyor. Dedikleri şu: “Onlar, Rus işbirlikçisi İnguşları hedef aldılar”. İşte bu noktada, Kuzey Kafkasya’yı ne denli bir tehlikenin beklediği gün gibi ortaya çıktı. Yarın, Osetya’ya, Kabardey’e, Adigey’e, Abhazya’ya da saldırı olursa şaşırmayın. Çünkü, onların anlayışına göre; adını saydığımız cumhuriyetlerimizin yöneticileri ve halkı da Rus yanlısı. İyi ki, böyle düşünenler azınlıkta. Yoksa şimdiye kadar olan olmuştu.

İşin bir başka yönü de; Rusların sahip olduğu komşu cumhuriyetlere saldırmayıp, Kuzey Kafkas halklarından olan İnguşya’ya saldırmaları. Örneğin, neden Volgograd değil de İnguşya?

Bakalım zaman ne gösterecek?

Bir okuyucumuz, aşağıdaki makaleyi bize yollamış. Diyor ki; “bu makale hepimizin ders alacağı, hayata nasıl bakacağını gösteren çok güzel bir örnek. Bunu forumunuza da yollayabilirdim. Ancak istedim ki, haftanın yorumda yayınlayasınız. Çünkü Haftanın Yorumu’nun sitede ilk okunan olduğunu biliyorum.”

Okuyucumuza iltifatından ötürü teşekkür ederiz.

“Ne gördün de fikrin dağıldı?” diye merak edenler için yazıyorum..

Olay Bodrum Yalıkavak’ta geçiyor.. Yabancılara emlak satıyoruz ya! Adamların gidip Sivrihisar-Ankara yolu arasında taşlı tarla alacak halleri yok..

Elinde parası olan gelip, sahillerimizdeki küçük yerleşme merkezlerinde mal bulup satın alıyorlar.. Bunların çoğu orta yaşın üzerinde oluyor.. Dertleri ahir ömürlerini bizim güzel coğrafyamızda, hasret kaldıkları güneşe ve denize kavuşarak geçirmek..

İşte çatışma o zaman başlıyor..

Buradan mülk alan yabancı, buranın perişan halleri karşısında kendini tutamayıp işlere burnunu sokmak istiyor.. “Şu şöyle olsa daha iyi olmaz mı?” fikrinde gidip, kimi sahili kirletenlerle mücadele ediyor.. Kimi yol yaptırma derdine düşüyor.. Kimi tarihi kalıntıları korumaya çalışıyor..

Bunlar bizim bünyeye ters gelen şeyler..

Deniz kirletilmek için vardır.. Her tarihi eserden mutlaka bir çeşme yalağı taşı çıkar.. Asırlık ağacı korumaya kalkanın ta ecdadını anmak gerekir..

39 yıl önce gelip gördükleri Bodrum’un güzelliği karşısında çarpılan Alman karı kocanın başına gelen de bu.. Alman Kurt Bey ile eşi Lena Kellner hanım 1991 yılına kadar gelip gitmişler.. Emekli olduktan sonra da Yalıkavak civarında bir ev satın almışlar..

Güneşin, doğanın tadını çıkarırken birden bunları şeytan dürtmüş.. Daha doğrusu rahat batmış.. Başlamışlar çevrelerini düzenlemeye.. Belediye de bunlara arka çıkmış.. Onlar proje götürmüş, belediye imkânı oranında katılmış..

Belediye’nin parasının yetmediği yerde kendileri harcama yapmış..

Nerelere mi harcamışlar?

Park yapımına, bozuk yola, yıkık duvara.. Son olarak da kafalarını sahildeki asırlık bir sakız ağacına takmışlar..

Sana ne be adam?
Efendim, 1994’de deniz kudurmuş.. Kıyıya kadar ulaşan bu asırlık ağacın kökündeki toprağı çekmiş.. Ağaç müdahale edilmezse ölecekmiş.. Hem kaymakamlığa hem belediyeye gitmişler..

Bu ağacın etrafını bir duvarla çevirip koruma altına almak lazım geldiğini anlatmışlar.. Onlar da “Haklısınız ama ne yapalım tahsisat yok..” diye boyun bükmüşler..

“O zaman ben cebimden yaptırayım..”deyince de “He.. Heee.. Yaptır.. İyi olur..” deyip, göndermişler.. Kurt Bey Alman.. Fazladan gayretli..

Bu Alman milleti gayretli olur.. Bizim de vaktiyle Yalıkavak’da bir ev vardı.. Evin bulunduğu yere çıkan seksen metrelik yol yayadan başka kimseye geçit vermezdi..

Senelerce o yolu dert etmeden kullandık.. Taaa ki Alman milletinden altmış küsur yaşındaki Erhard Bey gelip de orada mülk alana kadar..

O gayretli Alman yolu kimseye yaptıramayınca kolları sıvadı.. Seksen metrelik bayırı sivri taşlardan düzeltip yol haline getirdi.. Onunla bile tatmin olmadı.. Cebinden para verip parke taşları getirdi ve eliyle tek tek döşedi..

O iğrenç yokuş, Avrupa’da gördüğümüz parke taşlı nefis bir yol olup çıktı.. Ben de dahil hepimiz o inatçı Alman’ın çalışmasını verandada kabak çekirdeği çitleyerek seyrettik..

Bu olaydan çıkardığımız tek ders de “Almanlar çok azimli oluyor..” şeklindeydi.. Onu da “Biz adam olmayız..” muhabbeti yaparken söylerdik.. Sonra konu komşu utandı galiba.. Bir plakete Erhard Bey’in adını kazıtıp sokağa isim yaptılar..

Al sana ceza..
Bizim Kurt Bey de böyle gayretli çıkmış.. Ustalar tutmuş.. Taş getirtmiş.. Ağacın etrafını 1.20 metrelik yuvarlak bir duvarla çevirip içine de toprak koymuş..

Çok da güzel olmuş.. Millet o duvarın dibine kondurulan yerlere oturup tarihi ağacın gölgesi altında denizin seyrine duruyor..

Lakin bu gidişat Bodrum Mal Müdürlüğü’nün sinirine dokunmuş..

“Sen kime sordun da yaptın?” davası güdüp Kurt Bey’e önce “Kamu alanını işgal sebebiyle..” bir milyar 364 milyon lira para cezası yazıp, göndermişler..

(Neden 365 değil de 364 milyon derseniz bürokrasinin terazisi hassastır da ondan..)

Ağacı çeviren o duvarı bürokrasi zoru ile yıktırmışlar.. Şimdi orası yeniden mezbele olmuş.. Onlar da huzur bulmuşlardır..

Yalıkavak Belediyesi, Alman karı kocaya arka çıkmış ama what fayda? Osmanlı’dan kalma zagon bu.. “Osmanlı tavşanı araba ile avlar..” diye boşuna dememişler.. Altı mühürlü bir kâğıt yola çıktı mı hiçbir kuvvet geri döndüremez..

Hele bürokrasinin egosu şahlanmışsa..

Gazete haberinde Alman karı kocanın fotoğraflarını gördüm acıdım.. Garibanlar, onlar da çareyi medyaya sığınmakta bulmuşlar.. Ellerinde belgeleri poz vermişler..

Hele Kurt Bey’in gözlerindeki hüzün, insanın içini acıtıyordu.. Az ötede görülen tarihi sakız ağacı dahi kendi başına gelenlere değil, durduk yerde başına iş açan Alman’a acımıştır..

Selahattin Duman

SonSöz
Çerkes, tükettiğinden çok üretendir. (Kuban)