KAFKASYA KÜRDİSTANI İDEASI KÜRTLERİ BÜTÜNLEŞTİREBİLİR

HEJARE’ Şamil
Kurdist.ru, 29 Nisan 2009

Tarihçi, gazeteci, Rusya ve Uluslar Arası Gazeteciler Federasyonu üyesi, Rusça www.kurdist.ru sitesinin genel yayın yönetmeni Letif Memmed Bruki ile Kafkasya’daki son gelişmeler ve bu bölgede yaşayan Kürtlerin tarihiyle ilgili konuları ele aldık.

Hejarê Şamil: Kek Letif, tarihçisiniz ve yaşamınızı Kürtlerin, özellikle Kafkasya Kürdistan’ı tarihinin araştırılmasına adamışsınız. Ancak güncel bir soru ile başlamak istiyorum: Rusya cumhurbaşkanı Dmitriy Medvedyev’in çabaları ile Ermenistan ve Azerbaycan cumhurbaşkanlarının 2 Kasım buluşmasını ve imzalanan “Moskova deklarasyonu”nu nasıl değerlendirdiğinizi merak ettim.

Letif Memmed Bruki: 2 Kasım 2008’de Dağlık Karabağ münakaşasının çözümüne dönük Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya cumhurbaşkanları tarafından imzalanan “Moskova deklarasyonu”nu her taraf kendi prizmasından bakarak, kendi bakış açısı ile değerlendiriyor.

Anımsayalım; Ağustos ayındaki Güney Osetya ve Abazya olaylarından, “beş günlük savaş”tan sonra Kremlin, ABD ve Batı’nın “yeni imparatorluk iddiaları” suçlaması altındaydı. Ciddi baskı ve eleştiriler yapılmaktaydı. Gerek dünya çapında, gerekse de Kafkasya’da Rusya’nın güvenirliği darbelenmişti. Deklarasyonun imzalatılması Moskova’nın kendini aklaması, barışseverliğini göstermesi için zorunlu bir adım idi.

“Moskova Deklarasyonu” Çözümsüzlük Belgesidir 

Hejarê Şamil: Deklarasyonda üç prensip üzerinde anlaşılmıştır. Öncelikle savaşan taraflar Ermenistan ve Azerbaycan olarak gösterilmiş. Daha önceki süreçte Ermeniler, sorunlu tarafların Azerbaycan ve Dağlık Karabağ olduğunu ısrarla vurguluyorlardı. İkinci prensipte; sorunun uluslar arası hukuk normları ve prensipleri çerçevesinde çözülmesi dile getirilmiş. Üçüncü prensip olarak; sorunun merhalelerle çözümü ön görülmüş…

Letif Memmed Bruki: Bazı iyimser özgünlükler taşımasına rağmen “Moskova Deklarasyonu”, sorunun çözümüne yol açmaktan ziyade, çözümü daha da zorlaştırıyor. İlk kez sorunun tarafları olarak Azerbaycan ve Ermenistan gösterilmiştir. Ayrıca Dağlık Karabağ’ın Azeri ve Ermeni sakinleri arasında referanduma gidilebilir. Ama bin yıllar boyunca bu topraklarda yaşayan, Azeri ve Ermenilerden daha önce burada yer edinmiş Kürtler hakkına küçük bir ima bile yoktur deklarasyonda. Kürtlerin yasal hakları dikkate alınmadan Karabağ sorunu barışçıl yollarla halledilemez. Bu açıdan “Moskova Deklarasyonu” illüzyon ve kendini kandırmadan öte bir anlam taşımaz.

Güney Kafkasya Tarih Boyunca Kürtlerin Etki Alanı Olmuştur 

Hejarê Şamil: İfade ettiğiniz görüşlerin tarihi dayanakları nedir?

Letif Memmed Bruki: En başta şunu belirtmek gerekir ki, en az 2 bin 500 yıl boyunca Güney Kafkasya, Kürt aşiretlerinin etnik ve askeri-siyasal etkinlik alanı olmuştur. Kürtler burada Ermeni ve Türklerden çok önceleri belirginleşmiş, etkinliklerini 19. yy’ın sonlarına kadar korumuşlardır. Halkımız “Kızıl Kürdistan” ismi ile bilinen araziler de dahil Güney Kafkasya’da bin yıllar boyunca yaşamış ve burada birçok devlet oluşumunun kuruyucuları olmuştur; Medya imparatorluğunun bir bölümü burada bulunmuş, Aran şahlar, Sasaniler, Mehraniler, Şirvan Şahlar, Desem El-Kürdi, Revvadiler, Şeddadiler, Penahiler devlet kurmuştur… 18. yy’ın başlarında Kürtlerin Güney Kafkasya’da yaşadığı toprakların bir kısmı Kürdistan adlandırılmıştır.

İskoçyalı hekim, Rusya’daki İngiliz misyonunun sekreteri Bel, kendi yol günlüklerinde Persiya’ya gezisini şöyle kaleme almıştır: (Aralık 1716’da) Rusyalılar tarafından Muğan bozkırı, Farslar tarafından Kürdistan adlanan boş bir araziye girdik. Şimdi Arras adlanan Araks nehri, üzerindeki köprüden yarım mil yukarıda Kura nehrine karışıyor. Kura Kürdistan eyaletini bölerek akıp gidiyor. Kürtler isimlerini bu nehirden almıştır. Bu halk oldukça kadimdir ve kanımca Ksenofon’un “Kardux” olarak anlattığı, Grek akınlarına karşı direnç gösterenlerin ta kendisidir. Şimdi de onlar pek cesur sayılmaktadırlar.

Onların atları gerek güzel görünüşleri, gerekse de güçlü oluşu ile Persiya’da çok övülmektedir. Burada meskun olan Kürtler yıl boyuca göçebe yaşam sürdürmektedir. (“Seyyahlar Azerbaycan hakkında”. Bakû, 1961, say. 397)

Kızıl Kürdistan Milli Bir Otonomiydi

Hejarê Şamil: Çokça tartışılan “Kızıl Kürdistan” sorununa dönersek… Kürt basınında bu konuda bölük pörçük bilgiler yer alsa da, kanımca, gereken düzeyde detaylı araştırmalar yürütülmemiştir.

Letif Memmed Bruki: Biraz önce notlarına başvurduğumuz Bel tarafından tarif edilen, Muğan bozkırından Aras ve Kura nehirlerinin kavuştuğu yere kadar (bu yerin yakınlığında Şeddadi hükümdarlarının yaptırdığı, Kürt mimariliğinin ve mimari düşüncesinin eşsiz eseri olan Xudaferin köprüsü bulunmaktadır), oradan Kelbecer’e (“Kızıl Kürdistan’ın bir ili – H.Ş) kadar uzanan arazi, geçen yy’ın 20-30’lu yıllarında daha çok “Kızıl Kürdistan” ismi ile bilinen Kürt milli bölgesinin içerisinde yer almıştır.

1923 yılında Azerbaycan merkezi yürütme komitesinin kararı ile Kürdistan inzibati birim olarak belirlenmiştir. 1932’de A. Bukşpan “Azerbaycan Kürtleri” kitabında bu birimin sınırlarını şöyle tarif etmiştir:

“Eski Kürdistan kazasının Kuzey sınırlarını Gence kazasına kadar uzanan Murovdağ sıradağlarından akan su belirlemekteydi. Kürdistan, Kangur-Alangez (Doğru ismi Gonur-Elegez’dir. -HŞ) sıradağlarından geçen nehir boyunca Ermenistan SSC’nin Nor-Beyazit (şimdi Kamo-red) kazasıyla sınırdaştı. Güney Doğu’da ise Ermenistan SSC’nin Dereleyez ve Zengezur illerine kadar uzanmaktaydı.

Kürdistan’ın Güney Doğu hudutları, Hekeri nehri boyunca eski Cavanşir kazasından geçmekte, Efendiler köyünden başlayarak Hekeri’nin sol kolu olan Milxelev’e kavuşana kadar devam etmekteydi.

Nihayet, Kürdistan, Güney Doğu’da Dağlık Karabağ’la sınırdaş olup bu sınırlar Milxelev suyu Hekeri’ye karıştığı noktadan Murovdağ sıradağlarına kadar uzanmaktaydı”. (A.Bukşpan. Azerbayanskiye Kurdı” Baku, 1932, s.10-11. Rusça; A.Bukşpan “Azerbaycan Kürtleri”. İstanbul, 2007, s. 19. “Pêrî” yayınları. Türkçe. Çevirmen: Hejarê Şamil)

Kürdistan kazasına Kubatlı kazası, Cavanşir ve Şuşa kazalarının tüm batı bölümleri ve eski Karyagin kazasının bir bölümü dahildi. 1921 yılı Azerbaycan ziraatı geliştirme temelinde yürütülen nüfus sayımına göre Kürdistan kazasını kapsayan topraklarda 30 bin Kürt yaşamaktaydı. (“Zarya Vostoka” gazetesi. NO 281 (446), 6 Aralık 1923). Coğrafi Kürdistan kazası Dağlık Karabağ’ın bir bölümünü oluşturmaktaydı. (“Zarya Vostoka”, NO 186 (2132), 20 Temmuz 1929)

Kürdistan milli otonomisi olan “Kızıl Kürdistan” aşağıdaki illerden oluşmaktaydı:

Lacın (Pirican) 1835 metre kare;
Kelbecer (Kevin bajer) 1936 metre kare;
Zengilan 707 metre kare;
Kubadlı 802 metre kare;
Cebrail 1050 metre kare.

Böylece Kürtler 1923’te Kuzey Azerbaycan’ın Güney Batısında nominal bir devlet yaratabilmişti. 1929’da iptal edildi.

Kürtler Karabağ’da Önemli Nüfus Yoğuluğuna Sahipti

Kürtler haklı olarak Dağlık Karabağ’a dahil olan tüm Zengezur (1) topraklarını kendi yurtları saymaktadırlar. Kızıl Kürdistan’ın önemli bir bölümü Zengezur toprakları üzerinde kurulmuştu.

Tarihe bir göz atarsak;

Kafkasya’nın Rusya tabiliğine geçmesiyle Erivan vilayetinin sınır bölgelerinde, Kars eyaletinde ve Yelizavetpol vilayetinde (2) 1898 yılında 100 bine yakın Kürt nüfus bulunmaktaydı. (Rusya Ansiklopedi sözlüğü. 1991, s. 143-144). Nahçıvan’da da Kürtlerin önemli bir nüfus yoğunluğuna sahip olduğu görülmektedir: 19. yy’ın 80’li yıllarında Doğu Dereleyez’de bulunan 44 yerleşim biriminde 910 aile yaşamış, bunlardan 663’ü Kürt ve 247’si Ermeni ailesi olmuştur. (“Nahçıvan eyaletinin istatistik tarifi” Sank-Petersburg, 1833. s., 80).

1893 verilerine göre Karabağ’da 333 Azeri, 69 Kürt ve 49 Ermeni köyü bulunmaktaydı. (“Azerbaycan” gazetesi, Baku, 1,5 Ocak 1992). 1926 yılı nüfus sayımına göre Azerbaycan’ın Kürdistan kazasında 41.193 Kürt yaşamaktaydı. Şuan Kürtlerin 5,5 bin metre karelik arazisi tümden Ermenistan tarafından işgal edilmiş, Kürtler Azerbaycan’ın onlarca ilinde mülteci yaşamı sürdürmektedirler.

Ermenistan Kürt Özerkliğine Sıcak Yaklaşmadı 

Hejarê Şamil: Kuşkusuz, Kızıl Kürdistan’ın ortadan kaldırılmasında Moskova’nın diktesi ile hareket eden Baku yönetiminin payı fazlasıyladır. Ne var ki, Ermeni yönetimlerinin Kürt özerkliğine karşı hasımca yaklaşımları göz ardı ediliyor. Bir çok yazıda, araştırma-incelemede Ermeniler neredeyse Kürtlerin hamisi olarak kaleme veriliyor…

Letif Memmed Bruki: Bu yaklaşım, yıllar boyunca Moskova’nın tercihiyle Erivan’da Kürt radyosunun faaliyet göstermesi, Kürt gazetesinin basılması, diğer kültürel faaliyetlerin gerçekleşmesi nedeniyle oluşmuştur. Kürtlerin özerklik elde etmesine Ermeni yönetimlerinin sıcak yaklaştığı bir efsanedir.

Aleksandr Mixayloviç Skibitski’nin “Karabağ krizi: çıkmazdan kurtulmak için geçmişi bilmek gerekir” makalesinde (“Soyuz” haftalığı NO 7, 1991) Güney Kafkasya Kürtlerine karşı Ermeni siyasetinin örtülü yanlarını su yüzüne çıkarmıştır. Yazar, dönemin Azerbaycan başkanı Neriman Nerimanov’un imzaladığı Deklarasyon uyarınca “Dağlık Karabağ” sınırları içerisinde bulunan Zengezur kazasının tümden Ermenistan’a verilmesinin ön görüldüğünü kaydediyor. A.M. Skibitski yazıyor: “Bugün N.Nerimanov’un Deklarasyon’unu takip eden bu önemli koşulu dikkatten kaçırmamalıyız; deklarasyonda Zengezur kazası “Ermenistan’ın ayrılmaz hissesi” olarak belirtilmiş, özellikle Azerbaycan hükümeti “Dağlık Karabağ’ın emekçi köylülerine tümden kendi kaderini tayin hakkı” vermiştir. Bu gün söz konusu belirleme yalnız Dağlık Karabağ özerk bölgesine şamil edilmektedir. Fakat o günlerde Dağlık Karabağ topraklarının tamamından bahsedilmekteydi ve yalnız Azerbaycan sınırları içerisindeki Ermeni otonomisi değil, Ermenistan’a verilmesi önerilen Zengezur kazasında Kürt otonomisinin oluşturulması ön görülmüştü. Bu kazadaki “emekçi köylülerin” 117 binini oturak yaşam sürdüren Müslümanlar (Kürtler), 90 binini Ermeniler oluşturmaktaydı. S.İ.Kasyan (Ermenistan başkanı-red) Zengezur kazasının tümüyle Ermenistan’a verilmesi ve burada Kürt otonomisi oluşturulmasını uygun görmemiş, kazanın Kürtlerin meskun olduğu Doğu kesiminin Azerbaycan sınırları içerisinde kalmasını istemiştir. Böylelikle, Zengezur kazasının Kürtler yaşayan Doğu bölümünde, Azerbaycan sınırları içerisinde Kürdistan kazası ortaya çıkmıştır” (A. M. Skibitski).

Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a Birleştirilmesi Planları Eskidir

Hejarê Şamil: Anlaşıldığı kadarıyla, Azerbaycan Zengezur kazasının tümden Ermenistan’a verilmesini ve planlanan Kürt özerkliğinin burada oluşturulmasını istemiştir. Ayrıca Zengezur’un da dahil olduğu tüm Karabağ topraklarında halkların kendi kaderini tayin hakkını kullanması önerilmiştir. Ermeniler kendi arazilerinde Kürt özerkliği istememiştir. Sonuçta Zengezur’un Kürler yaşayan Doğu kesimi Azerbaycan’a bağlanmış, burası Kızıl Kürdistan kazası arazilerine dahil edilmiştir. Ermenilerin neden böyle davrandığı nasıl izah edilebilir?

Letif Memmed Bruki: Ermenistan politikacıları uzun vadeli plan çerçevesinde aşağıdaki nedenlerden dolayı Ermenistan sınırları içerisinde Kürt otonom biriminin oluşmasına razılık verememişlerdir:

1) 1920 yılında artık Ermenistan’ın kendi topraklarında 50 binden fazla Kürt yaşamaktaydı ve ülke yönetimi dar milli çıkar hesaplarından dolayı ülkedeki Kürtlerin 200 bine ulaşmasını istememiştir.

2) Bilindiği gibi Kürlerin yoğun yaşadığı araziler Ermenistan’la Dağlık Karabağ özerk cumhuriyeti arasında yerleşmektedir. Ermenilerin hesaplamalarına göre, bu arazilerde Ermenistan sınırları içerinde kurulacak olan Kürt otonomisi ileriki süreçte Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a birleştirilmesi için ciddi engel olabilirdi.

3) Ermenistan’da Kürt otonomisinin oluşması sonucunda yıllardan beri Müslüman ve Yezdi Kürtler arasında (Ermenistan’da yaşayan Kürtlerin ağırlıklı kesimi Yezdi Kürtlerdi. -HŞ) yaşanan ayrışmalar tersi bir gelişme gösterebilir, ulusal düşünce pekişebilir ve ciddi bütünleşme yaşanabilirdi. Ne var ki, Ermenistan’ın amacı bunu engellemeye yönelikti ve bu politika bugün de sürdürülmektedir.

Kürdistan Kazasının Ortadan Kaldırılmasının Sorumluları; Stalin Rejimi, Azeri Milliyetçi Çevreleri, Ermeni Lobisi ve Türkiye Devleti’dir

Hejarê Şamil: Gerçekten de Kızıl Kürdistan kazasının kuruluş aşamasındaki gelişmelerin incelenmesi, bir çok nüansları gözler önüne seriyor. Kazanın kuruluş nedenlerinin ve bunun için neden Azerbaycan’ın tercih edildiğinin birden çok nedeni vardır. 1929’da Kürdistan kazasının ortadan kaldırılması da çeşitli nedenlerle izah ediliyor…

Letif Memmed Bruki: 1920-1930 yıllarında Azerbaycan yönetiminin başında S.M.Kirov, L.Mirzoyan, N. Kikalo, V.Polonski vb. vardı. Moskova’da ise yöneticilik yapan A.Nazaretyan’dan, A.Mikoyan’dan günümüze kadar Ermeni lobisi Güney Kafkasya halklarının kaderinin belirlemesinde belirleyici yol oynamıştır. Azerbaycan’da “Müslüman” Kürdistanının” ortadan kaldırılmasının ve Ermeni Dağlık Karabağ otonomisinin geliştirilmesinin esas bir nedeni Moskova’daki Ermeni lobisinin gücü sayesinde olmuştur. Diğer bir belirleyici neden de şudur; Stalin rejimi Azerbaycan’ın milliyetçi çevreleri ile birlikte hareket etmiş ve Türkiye’nin tahriklerinden de etkilenerek Kürt otonomisine son vermiştir. Son Ermeni-Azeri çatışmasının faturası da Kürtlere çıkmış; halkımız yüzyıllar boyunca yaşadığı topraklarından sürülmüştür.

Kafkasya Kürdistanı İdeası Ulusal Birliğin Adresi Olabilir

Hejarê Şamil: Bu süreçte Kürtlerin ne yapması gerekir?

Letif Memmed Bruki: Bugün Ermeniler işgal altında tuttukları Kafkasya Kürdistanı topraklarında bütün toponimleri (coğrafi isimler) Ermenileştirmektedir. “Özgürleştirilmiş toprakları vatana katmak”, “Dağlık Karabağ çevresinde güvenlik çemberi oluşturmak” sloganları ve siyaseti ile ezeli Kürt topraklarını ebediyen elde tutmayı planlamaktadırlar.

Kafkasya’da Kürtlerin hakları konusunda Kürt toplumsal örgüt ve hareketlerinin ilgisizliği üzüntü yaratmaktadır. Dağlık Karabağ etrafındaki Ermeni-Azeri sorunun çözümü sürecinde Kürtler, çıkarlarını savunacak hiçbir toplumsal-siyasal örgütlenmeye sahip değildir BDT çapında. Bu açıdan Kürtlerin haklarını savunan, Ermeni otonomisi ile birlikte Azerbaycan’da Kürt otonomisi oluşturmayı hedefleyen bir örgütlenmeye gidilmesi ihtiyacı her zamankinden daha yakıcıdır. Kafkasya Kürdistanı hakkında tüm bilgileri merkezileştirmek ve onları hem Kürtler arasında, hem de uluslar arası çapta yaymak icap etmektedir. Kürt basın yayın kuruluşları bu konuda rolünü oynayabilmelidir. Kızıl Kürdistan (Kafkasya Kürdistanı), ayrıksı duran Kürt örgütleri arasında bir “ulusal idea” olarak bütünleştirici rol da oynayabilir.

Kürt otonomisinin oluşturulması, yalnız tarihsel adaletin tecelli etmesi değil, aynı zamanda Karabağ etrafındaki çelişkilerin çözümünde önemli bir faktör olacaktır. Kürdistan bölge hükümetinin ve Kürt oluşumlarının bu konuya eğilmesinin, Kürt ulusal çıkarlarına büyük bir hizmet olacağını düşünüyorum. Öte yandan böylesi bir adım atan Kürdistan bölge hükümeti Kürt haklarının uluslar arası çapta savunucusu olarak otoritesini daha da artıracaktır. Hükümetimizin böylesi bir misyon üstleneceğine inanmak istiyorum.

DİPNOTLAR
1) Zengezur kazası, 1923’te oluşturulan Kızıl Kürdistan arazilerinin ağırlıklı bölümünü kapsamaktaydı. Bu kaza 1868’de kurulan Yelizavetpol eyaleti içerisine alınmış, 1921’de ağırlıklı kesimi Azerbaycan’a, diğer bir kısmı ise Ermenistan’a dahil edilmiştir. “Zengi” bir Kürd aşiretinin ismi, “zur” Kürtçe taşlık, cıngıllı yer, çıngırak, çıngırdak demektir. “Zengezur” toponimi, “zur”da, yani taşlık, arazide yaşayan Zengiler anlamını taşımaktadır.
2) Yelizavetpol guberniyası (eyalet, valilik) 1868 yılında oluşturulmuş, bu dönemde Kafkasya’da Kürtlerin yaşadığı temel bölgeler, Kızıl Kürdistan toprakları dahil, bu inzibatı arazi bölümü içerisine alınmıştır. 1921 yılında valilik 8 kazaya ayrılmış, bunlardan 6’sı Azerbaycan SSC dahilinde kalmıştır. Esasta Kürtlerin yaşadığı Zengezur kazasının bir kısmı Ermenistan’a tabi edilmiştir. (Daniel Müler “1920-1991 yıllarında Sovyet Azerbaycan’ında Kürtler” Cantral Asian Survey, 2000, s., 41-77)