HATHI OĞLU MIHAMET: Ulusun Tarihinden Bir Yaprak

HAPİ Cevdet Yıldız
Kafkasya Kültürel Dergi”, Ankara, 1973, sayı 39-42, s.60.

Hathı oğlu Mıhamet Shapsugh diyarında yaşamış yürekli bir kişi, bir önderdi. Akıllı, yiğit, ulusu için çalışan, beylerin-hanların karşısında boyun eğmeyen ve onlara düşman olan kişilikli bir insandı. Bir grup atlıya komuta ettiğinde, aşılması olanaksız bir komutan ve bir rehber olurdu yanındakiler için. Adı tüm Adige Ülkesi’nde ünlenmiş, çok da sevilen bir yiğitti. Kendisine ilişkin çok şey söylenmiş, kendisiyle ilişkili olmayan çok şey de Mıhamet’e bağlanmış ve adı efsaneleşmiştir. Şarkısı (ağıtı) tüm Adigeler arasında hala beğeniyle söylenmekte olup günümüze erişmiş  en güzel eski Adige şarkılarından biridir.

Ağıtı, kendisini çok seven, ama baba evine gönderdiği karısı düzmüştür (*). Olayın oluşumu şöyle anlatılır.

Hathı Mıhamet bir sefere katılmış, iki üç aydan beri de geri dönmemişti. Birgün gelin ve görümce içme suyu getirmek üzere Kuban Irmağı kıyısındaki bir pınara giderler.

Kuban taşmıştı, Adigelerin insanın gözünü, burnunu götürür dedikleri gibisine adeta kudurmuştu.

Bir atlı bir at sürüsünü sürerek ırmağın öte kıyısına yanaşır. Atlı atından inip atının kolanlarını sıkılar.

İki kadın atlının bu kudurmuş ırmağa girip girmeyeceğini bilemeden bakıp duruyor, ”Atlı bu suya girer mi? Suya girerse başına ne gelir acaba, diyerek kaygı içinde bekliyorlardı.

Atlı getirdiği atları suya sürdükten sonra, kendisi de atının sırtında suya girdi, diğer atlarla birlikte kendi de suyu geçti. Kadın atlıyı tanıdı, bu kendi kocası Hathı Mıhamet idi. Ancak kız kardeşi ağabeyini tanıyamamıştı.

Kadın atlıyı tanıdığını belirtmeden görümcesine şöyle sordu:
– Suyu yüzerek geçen atlı nereli, biliyor musun?
– Bilmiyorum, ama öyle birinin ağabeyim olmasını dilerdim, dedi kız.
– Ben de öyle birinin kocam olmasını isterdim, dedi kadın da.

Kız bu sözü bir hakaret yerine saydı, yengesine içlendi.
– Bu ülkede benim ağabeyimden daha yiğit biri yok. Sen onu atlayıp bilmediğin bir erkeği kocana değişirsin?diye kızdı.

Eve döndüklerinde kız,  durumu annesine anlattı.
– Öyleyse ben öyle bir gelini istemem, diyerek kaynana daha fena kızdı. ”Oğlum döndüğünde, söyleyin, benimle gelinden birini seçsin” dedi.

Hath Mıhamet’in ayrı bir at ağılı (шэ1о)  vardı. Atları oraya kapatıp döndüğünde, oğluna “Ya o gelini evden gönderirsin ya da ben giderim” diye haber gönderdi.

Adige geleneğine uyan Mıhamet, suçlu mu suçsuz mu diye sormadan, soruşturmadan suçsuz kadını bir kağnı arabasına (ку пхъаблэ) bindirip  baba evine geri gönderdi.

Bir zaman sonra gece sefere giderken Mıhamet,  bıraktığı karısının evinin yanından geçmek durumunda kaldı. Geçerken bir kadının bahçe içinden bir ağıt okumakta olduğunu duydu. Durup dinlediğinde bu sesin eski karısının sesi olduğunu, ağıtın da kendisi adına düzelenmiş olduğunu  anladı. Durup ağıtı dinledi, yürüyüp  gitti. Uzun bir süre boyunca da seferden dönmedi.

Geri döndüğünde, evden giden gelinine niye kızmıştın, diyerek kız kardeşine sordu.

Kız geline kıza nedenini söyledi.
– Öyleyse onun bir suçu yok. Beni tanımış, adımı söylemekten utandığı için öyle konuşmuş. Günahına girmiş olduk kadının, dedi Mıhamet.

Durumu annesine de açıklattırdı, bir araba gönderip karısını geri getirtti.

Hathı Mıhamet ağıdını karısının düzdüğü anlatılır.

Ağıt da Mıhamet’in temiz kalbini ve derin ulus sevgisini yansıtan bir sanatsal bir güzelliktedir, küçük bir tablo, bir resim çizer gibi hala halk arasında söylenmektedir.

Günün birinde avda iken, Hathı Mıhamet’in yolu koyun çobanlarının ağılına varır, biraz dinlenmek ister. Biraz şakalaştıktan sonra  yatarken, yine şakayla karışık çobanlara şöyle der:
– Adımı çağırmadan ya da seslenmeden beni uyandırmayı başaran biri içinizden çıkarsa, ona kız kardeşimi verim, der.

Mıhamet bir süre uyumuş, güneş de bir hayli inmişti  ki, geyiğin biri ağılın karşısındaki çayırda otlamaya, yavaş yavaş meydanda ilerlemeye başladı.

Mıhamet’in şakaları saygı temelinde olurdu. Şaka yapmış olsa da, uygun bir dille uyandırmak gerektiğini, aksi takdirde, yüz geyik kaçırmış olsa bile, Mıhamet’in yine kendilerini ayıplayacağını biliyorlardı çobanlar. Ancak onu nasıl uyandıracaklarını bilememenin sıkıntısı içine düşmüşlerdi. Uyandırmasalar çok boynuzlu kızıl geyik  elden gitmiş olacaktı. Çobanlardan bir şarkı söylerdi, Hathı Mıhamet üzerine olan şarkıdan şöyle bir dörtlük döktürdü:

Seni, çağırsam yazık, ama güzel -uykun- kaçacak,
Çağırmasam, çok boynuzlu kaçmış -gitmiş- olacak,
Hathı oğlu Mıhamet Ğuaz,
Rehberimiz olman için,  sırası şimdi! (бэрэ 1умафи!).

Kaynak: ”Zekoşnığ” dergisi, 1991, sayı 2, s. 93-94. Şarkısının Adigece ve Türkçe tam metnini daha sonra sunmaya çalışacağım. Hapi Cevdet Yıldız.

(*) Rahmetli babamdan derleyip yayınladığım, ama öykünün kime ilişkin olduğunu yeni öğrendiğim farklı bir anlatımda, Hathı Mıhamet Ğuaz şarkısının kadınlarca düzüldüğü söylenmektedir, daha önce de yayınladığım öykü şöyledir:

“Bir kış sabahı genç bir gelin, görümcesi ile birlikte su almak üzere, Kuban (Pşıze) ırmağı kıyısına gider, o sırada, genç bir atlı -Hathı Mıhamet Ğuaz- , bir başına atıyla yüzerek ırmağı geçer. Atlı, gelinin kocasıdır, gelin kocasını tanır ama ayıptır diyerek durumu görümcesine açıklayamaz. Sadece şöyle der: ”Bu atlı ne de yiğit bir atlı! Öyle bir yiğidin  eşine, ne mutlu!”

Kız durumu annesine anlatır:”Anne, ağabeyim ünlü bir yiğitken, gelinimiz, yanımda Kuban’ı geçen bir atlıyı, ”Öyle bir yiğidin eşine ne mutlu” diye övdü.

Ana oğluna “Karısını aldığı yere geri göndersin” diye söyletir.

Gelin baba evine geri gönderilir.

Aradan bir süre geçer, gelin bir akraba evinde konuktur, o sırada cepheden gelen bazı askerler/savaşçılar cephedekiler için erzak toplamaktadırlar. Bir asker kırbacı ile bir  kapıyı çalar. Kapı hafifçe aralanır, asker çuvalı aralıktan içeri atar, ayıp olmasın diye biraz geri çekilir, başını da hafifçe yana çevirir. Kadın çuvalı doldurup kapı önüne uzatır. Asker de çuvalı alıp gider.

Komşu bahçede mısır soymakta olan kadın ve kızlar durumu görürler:

“Yurdumuz için çarpışmakta olan bir askerden böylesine kaçmana ne gerek vardı” derler. Israr üzerine de genç kadın, ”O, kocamdı” der. Kadınlar:

“Görmedin ki onu, nasıl tanıyabildin” derler. Genç gelin:

“Kapıyı kırbacıyla çalışından anladım. Görünürsem, hala kendisinde gözüm kaldığından göründüm diye düşünmemesi için görünmedim. Kuban Irmağını geçerken kendisinin kocam olmasından duyduğum gururu, kocamı över duruma düşmemek için, öyle bir yiğidin eşine ne mutlu, diye demiştim görümceme. Bu yüzden kocamdan ayrı düşmüş oldum”, der.

Kadınlar bunun üzerine bir şarkı düzerler. Şarkı dilden dile yayılır, sonunda kocasının da kulağına varır, hata anlaşılır, yenide bir araya gelirler.

“Пщызэ 1ушъом зы бджыхьэ пчэдыжьгорэм зы нысак1эрэ ипщыпхъурэ псы къахьынэу к1уагъэхэу, зы шыу ныбжьык1э –Хьатхы ыкъо Мыхьамэт гъуаз- изакъоу псым къыхахьи къесэу къызэпык1эу ялъэгъугъ. Мы шыур нысак1эм ил1ыгъ. Хьайнапэу зэрилъытэрэм къыхэк1эу мыр къыфэ1отэшъугъэп. Мощтэ и1уагъ:”Мы шыур сыдэ л1ыблан!Ащтэу зы л1ым ишъуз унэжьыгъэба!”

Пшъашъэм мыр янэ ри1отэжьыгъ:”Нан, сшынахьыжъ мыщ фэдизэу л1ыхъужъ ц1эры1у, ау тинысэ, сядэжьк1э Пщызэ къызэпырык1ырэ зы шыум,  “Мощтэу зы л1ым ишъуз унэжьыгъэба” и1уи къыщытхъугъ”.

Янэ ыкъо макъэ ригъэ1угъ “Ишъуз тыдэ къырищыгъэми ащ дэдэм ерэщэжь” и1оу.

Нысэр ятэ ыунэ ягъэк1ожьы.

Уахътэ ш1ук1ае  тэш1ахьыгъэу, хьак1ак1о щы1эу, джэпэм/зэуап1эм къэк1ыгъэу  аскэрхэм/зэуак1охэм  гъомлапхъэ аугъоищтыгъэх. Зы зэуак1о горэ  икъамышк1э нысэм ипчэ мак1эу къытао. Пчэр зы бзылъфыгъэ горэм мак1эу къызэ1уехы, зэуак1ом  и1эгъ дзыор пчэ нэзымк1э унэм редзэ, ежьри т1эк1у къызэк1эк1ожьи ишъхьэ дырефэк1ы. Бзылъфыгъэм дзыор еузэди пчэ1упэм къы1уелъхьэ. Аскэрыми дзыор ешти 1ок1ыжьы.

Гъунэгъу щагум натрыф зиук1эпч1ырэ бзылъфыгъэ/пшъашъэхэм  мыр къалъэгъугъ:

“Тихэгъэгу фэш1к1э заорэ зы аскэрым  мощтэу уш1очъэныр ек1уа?” къыра1уагъ. Зырагъэзыпэм  бзылъфыгъэ ныбжьык1эм , ”Ар, сил1 арыгъ” ы1уагъ. Бзылъфыгъэхэм:

“Плъэгъугъэп, тощтэу пфэш1агъ?” я1уи къеупк1ыгъэх. Нысак1эми:

“Пчэм икъытэуак1эк1э къэсш1эжьыгъ. Зезгъэлъэгъумэ джыри синэ къытэнагъэу ш1омыш1ын фэш1к1э зезгъэлъэгъугъэп. Пщызэр къиугъэу ишы тесэу къызэпырык1эу зысэлъэгъум, сигопэшхо хъуи, мыр сил1 с1онк1э, сышытхъунк1э сызтэук1ытахьи, ащ фэдэ л1ым ишъуз насыпэш1уба, ес1огъагъ сипщыпхъум. Мыщ къыхэк1эу   cил1 сыкъигъэк1ожьыгъ” и1уагъ бзылъфыгъэм.

Бзылъфыгъэхэм мыщ тетэу зы орэд зэхалъхьагъ. Орэдыр хэ1отахьыгъэу хъугъэ, иужыпкъэм ил1и зэхихыгъ. Пхэнджэу зэрэзэк1уагъэхэр  яш1эжьи иужыпкъэм зэ1ук1эжьыгъэх.

Къэз1отэгъагъэр Хьапый Юсыф Махьмуд. Тыpадзагъ:”Кавказ журнал” (Kafkasya Kültürel Dergi, 1973, sayı 39-42, s. 60)