HANGİSİ DOĞRU SİZCE?

YEMUZ Nevzat Tarakçı
09.02.2015

“Telaş ve ümitsizliğe gerek yok!” diyor kimileri.

Her şeye rağmen Çerkeslerin kutsal kültür davası iyi gidiyor.

Ne bu ümitsizlik, bu halsizlik, bu panik!

Moralli olmak lâzım.

Bakın bir etrafınıza:

“Ben Çerkes’im, Çerkes olarak yaşayacağım!” diyen gençlerin sayısı gün geçtikçe artıyor.

Dün bu kadar derneğimiz, bu kadar üst kurulumuz var mıydı?

Bakın gazetelerimize, dergilerimize, kitaplarımıza, sosyal medyamıza

Bakın tirajlarına, okutucu sayısına…

Faaliyetlere bakın, kahvaltılar, kurslar, toplantılar, konferanslar, sempozyumlar…

Bakın şu düğündeki zarif kızlara, şu yiğit delikanlılara.

Ya cenazelerdeki kalabalıklara…

21 Mayıs’lara

Ya şu birbirinden güzel şarkılara, danslara, oyunlara…

Hem dün kaç kişi Çerkesçe yazabiliyordu?

Ana diliyle kaç kişi okuyabiliyordu?

Ya şimdi?

Maşallahı var inan!

Hem de kırk bir kere maşallah!

Ya hu dün Çerkes olduğunu saklayanlar, bugün “Ben Çerkesim!” diye haykırıyor.

Daha ne olsun!

İnanın gidişat iyiye.

İyiye gidiyoruz beyler, iyiye!

 

“DURUM VAHİM, ERİYORUZ!”

Bir kesim böylesine ümitli ve coşkuluyken, diğer bir kesim farklı şeyler söylüyor, farklı ruh halini yaşıyor.

Bu kesime göre durum oldukça vahim.

Yaygın kanaat şu:

Biz, sorunlarımızla ne zaman yüzleşeceğiz?

Biz, önceliklerimizi, olmazsa olmazlarımızı ne zaman belirleyeceğiz?

Ne zaman üç maymunları oynamaktan vaz geçeceğiz?

Allah aşkına bir hastanın, hastalığına teşhis konulmadan, gerekli tedavi metodu uygulanmadan iyileşmesi mümkün mü?

Hasta, “Ben hasta filan değilim!” demekle hastalığı tedavi edilebilir, sorun giderilebilir mi?

Dostlar, masada çok ciddi bir hasta var.

Vaziyet, oldukça vahim.

Hastaya çok ciddi operasyon lazım!

Belki kalp ameliyatı, belki de beyin nakli!

İş, sanıldığından da ciddi.

 

Hastalık diyoruz; acı, sancı diyoruz.

Bir bakıver etrafa ana dilini konuşabilen, ana diliyle rüya gören gençlerin sayısı bir avuç.

Şu düğünlerimizin haline bir bak!

Ya cenazeler?

Eriyoruz, tükeniyoruz!

Siz, bu gerçeklere isterseniz abartı deyin.

İsterseniz ümitsizlik deyin!

Ne derseniz deyin, durum değişmiyor, problem çözülmüyor.

 

Siz ne dersiniz?

Yoksa siz, üçüncü, dördüncü bir görüşü mü savunuyorsunuz?

 

GELELİM SİYASETE

Seçim tarihi yaklaşıyor.

Ortam yine toz duman.

Görüşler farklı.

Hissizliğe, duyarsızlığa, savrulmuşluğa, dağınıklığa… devam.

 

HADİ SEÇİN!

Seçim ve Çerkes, siyaset ve Çerkesler…

Konu siyaset olunca toplumumuzda çok farklı görüşler ortaya çıkıyor.

İşte birkaçı:

“ÇERKES PARTİSİ”

Kardeşim, hâlâ biz neyi konuşuyor, neyi tartışıyoruz?

Çerkes partisi kuruldu işte, adres de yol, yöntem de belli.

Toplum olarak kendi partimizde birleşip bu çatıda özgürce hak arayışımızı sürdüreceğiz.

 

“PARTİ BÖYLE Mİ KURULUR?”

Böyle oldubittilerle parti mi kurulur kardeşim?

Hani taban, hani teşkilat?

Ben yokum bu işte!

 

“ÇERKES PARTİSİNE GEREK YOK!”

Çerkes partisine gerek yok, bu tür etnik kökenli partileşmeler topluma zarar verir.

Biz, bize katkı sağlayabileceğine inandığımız büyük partiler ve güçlü adaylarla birlikte uyum içinde çalışmalıyız.

Biz, var olma mücadelesini bu zeminde vermeliyiz.

Bu metotla toplumumuza, kültürümüze katkı sağlamalıyız.

 

“ÇÖZÜM: BAĞIMSIZ ADAY”

Parti de kurmayalım, partilere destek de olmayalım.

Biz bağımsız adaylarla götürelim.

Seçilmek veya seçilmemek hiç önemli değil, yeter ki duruş sergileyelim.

Zaten siyasete zamanımız yok ki bizim.

Düğün ve cenazeler yetiyor da artıyor bize.

 

SİZ NE DERSİNİZ?

Ne dersiniz?

Siyasetle mi, siyasetsiz mi?

Partili mi, partisiz mi?

Nasıl devam edelim yola?

 

Daha açıkçası:

Gerek var mı ana dile, kültüre?

Gerek var mı kimliğe?

Yoksa düğün ve cenazeler yeter mi bize?