HACI BRANT ZEKERİYA’DAN TARİH MİRASI

Prof. Dr. ÇUVUIK’ Anjel
Adige Devlet Üniversitesi Tarih Bilimdalı Öğretim Görevlisi
Adige Mak Gazetesi, Aralık 2012
Çeviri: AÇUMIJ Hilmi

Günümüz tarih biliminin en önemli kollarından birisi de Tarhi Antropoloji (İnsanı inceleyen tarih bilimi). Geçmiş, dönemin tasvirini, nasıl olduğunu, o tarihte yaşamış insanların yaşamlarını, iş-çalışma şekillerini, emek sunumlarını, düşün şekillerini öğrenmeden aydınlatılamaz. Buna sebep olan şey ise insanın kendisinin, kültürün ve tarihin merkezinde olduğunu, ve bunların ana koruyucusununda beşer olması yatar. Kuzey Batı Kafkasya tarihi böylesi arif insanların varlığı ile tekamül etti. 19 yüzyıl sonları 20. yüzyıl başlarında yaşamış olan sosyal etkinliklerin büyük katılımcısı Hacı BRANT Zekeriya’da böylesi insanlardan birisi. Onun çalışması bu dönemde yaşayan Adigelerin yaşamlarının pek çok alanının öğrenilmesinde, aydınlatılmasında önemlidir. Hacı BRANT Zekeriya yaşamın içerisinde son derece optimist, elinden geldiği oranda hiç bir alanı eksik bırakmamacasına hayatın aktif bir katılımcısıydı.

21 Kasım 1924 tarihinde Adige Özerk Bölgesi’nin incelenip öğrenilmesi konusunda oluşturulan dernekte de aktif olarak çalıştı. Adige müzesi oluşturulurkende 85 yaşındaydı. Müze kurulması çalışmalarını duyunca kendi arzusu ile Krasnodara (o tarihlerde Adige özerk Bölgesinin merkeziydi) giderek Adigelerin günlük yaşamlarında kullandıkları alet ve edevatları kendi elleri ile yaparak müzeye verdi. Üç ayaklı yuvarlak sofra, tabureler, belağ, yayık, halıvo bıçağı, ahşap sedir, deri dabağ aleti ve benzerleri. Günümüzde de bütün bunlar Adige Milli Müzesinde saklanıyorlar.

Hacı BRANT Zekeriya geçen, ilerleyen zamanın yazı ile kayıt altına alınması gerektiğinin farkındaydı. 1924 yılında Hacı Zekeriya kendisi anlatıp yazdırarak Adige tarih ve folklorünü anlatan “Abzeghlerin Havadisleri”ni kayıt altına aldırttı.

Aradan uzun yıllar geçtikten sonra, Adige Milli Müzesinin müdürü olan NAVURZE İbrahim’in eşi bu elyazmalarını Adige Sosyal Bilimler Enstitüsüne verdi. Bu eser eski arap alfabesi kökenli Adige yazın dili ile kaleme alınmıştı. Ardından bu ensztitünün bilimsel çallışanlarından HAT’ANE Abdullah tarafından ‘Rus Alfabesi kökenli’ yeni Adige yazın diline aktarıldı.


Hacı BRANT Zekeriya

Bu eserde Abzeghlerin önceden sürdürdükleri yaşam ve çalışma şekilleri, yaşadıkları bölgeler, farklı yer isimleri (dağlar, dereler vb.), gelenek görenekleri ve dini inançları – mecusi dinindenken nasıl olduğu, milli zenaatlar, tarım, ürettikleri tarımsal ürünler, tanrıya nasıl ibadet ettikleri, tanrılarına nasıl bağlandıkları, kurban nasıl sundukları, Hadeus’un nasıl verildiği, sağlıklarını nasıl muhafaza ettikleri, milli dans ve oyunlarının nasıl olduğu yer alıyor. Sözkonusu her bir husus başlıbaşına yeterince enteresan ve Adigelerin tarihlerinin öğrenilmesi açısından önemli.
‘Abzeglerin Havadisi’ isimli eser anlatıcısının ayrımını yaptığı 37 kısımdan oluşuyor, her kısmın kendine mahsus bir başlığı var. Matbaa harfleri ile 117 sayfadan oluşuyor. Farklı dönemler konu edildiği için Adigelerin tarihi, folklörik farklı dil (anlatımlarla) ele alınmış. Eser üç ana stil altında toplanmış, Thıde, Tavrıh ve Havadisler.

Thıdelerde anlatılanlar gerçekten olmuş olup tarihin sayfalarında yerini almış olan olaylar. Olaylar Adige toprakları üzerinde gerçekleşiyor. Örneğin Hatkoşho, Aydemırkan, Şevcen, Kaytıko Aslanbeç, Yeçanıko kardeşlere dair anlatılanlar.

Hacı BRANT Zekeriya’nın anlattıkları arasında söylencelerde büyük yer tutuyor. Söylenceler en çok devler ve Nartların bir zamanlar Adige topraklarında yaşadıklarını anlatıyor onların kalıntılarının kafkasyada kaldığını büyük höyükleri örnek göstererek dillendiriyor. Aynı zamanda daha önce çok küçük insanlardan oluşan ‘Yisp’ isimli topluluğunda Adigelerle yaşadığını, onlardan geriye üst üste konulmuş taşlardan yapılmış binaların kaldığı bu eserde anlatılıyor (Ç.n.: Dolmenlere günümüzde de Adigeler Yisp Vune – Yisp evi demekteler)
Tavrıhlar ise thıdelere yakın olmakla birlikte çok eski tarihlere dair anlatılanlardır. Eserin ilk başlığıda böyle bir tavrıhıj, Adigelerin ortaya çıkışı doğuşuna ilişkin (Adigelerin kökü) yer alıyor.

Adigeler, Ketay (babaları) ile Kutay’dan (anneleri) türediler. Onların ‘Adıg’ isiminde bir çocuğu vardı. Adıg’ında yedi tane oğlu vardı. Ardından onlarda aileler kurarak birbirlerine yakın yerlere yerleştiler. En büyüklerinin ismi Kumıku diğer kardeşlerin ismi Kebartay, Kereşay, Çemguy, Abzegh, Bjedugh, Shapssugh’dı. Ardından onlar Ketay ülkesinden ayrılıp Kafkasya’ya geldiler ve Hazar denizinden Karadeniz’e kadar olan geniş topraklara hakim oldular. Abzeghlerin yaşadıkları topraklar ise yaz ve kış zirvesinde beyaz bir şapka gibi kar olan Fışt dağı yakınlarıydı. Aynı zamanda Mezmay deresi havzasında da yaşıyorlardı. İşte Adıhglerin kökeni ve doğuşu tarihte böyle yer almıştı. Anlatılarda (Hacı BRANT Zekeriyanın kendi kanısına göre) Abzeglerin arasında en yiğit olarak Hakurıne Tığujdan bahsediliyor. O, 1850 yılından başlayarak 12 yıl Abzeg ordusunun komutanıydı.

HAKURINE Tuğuj bir defasında Çemguy köylerinden Mehoş’a misafirliğe gitmişti. Misafirliği esnasında köyden çığlık sesleri duydu. Ne olduğunu sorduğunda hacretlerin köyde çapa yapanlara saldırararak, mandaları önlerine katıp sürdüklerini çapacılarında bu yüzden bağrıştıklarını öğrenir. Tığuj yağmacıların izini sürüp aralarından birisine ‘Ğume Ğur’a yetişir. Mücadele ederler, Tığuj onu yener ve hayvanları köye getirip çifçilere geri verir. İşte Tığuj böyle erlik belirteci pek çok şey yapar.

BRANT Zekeriyanın anlattıklartının yer aldığı elyazmalarında Havadislerde önemli yer tutar. Bunlarda gerçekten olmuş olan olaylar anlatılır. Mesela bunlar arasında ‘Hakurenehableli kadınların erkeklere saldırısı’ (35. başlık altında) gibi olaylara yer verilir. Bölgenin Rus başkanı Sokolov Adigelerin de orduda askerlik yapmaları gerektiğini söyler. Bölge başkanının yanına gönderdikleri elçiler, bundan hoşlanmadıklarını ve askere gidemeyecek-lerini söylerler. O da eğer kabul etmeyecek olurlarsa hapsedileceklerine onları inandırır. Elçiler üç gün üç gece düşündükten sonra çarın emrine uymaya karar verir ve evrakları imzalarlar.

Geri döndüklerinde, evlerinde, olanları anlattıklarında, eşleri bu durumu kabul ettiklerini onaylamayarak, erkeklere karşı çıkıp artık kocaları olmadıklarını ilan etmişlerdi.

Bu eserde (sadece Abzeglerin değil) bütün Adigelerin tarihin belirli bir döneminde başlarından geçenler anlatılmıştır. Hacı BRANT Zekeriya’nın anlatılarında ‘Abzeg Havadisleri’nde folklorik tarihin tüm belirteçleri yer alıyor, bir konu diğeri ile ilintili olarak, bir anlatı stiline diğer stil eşlik ediyor. Bu eserde eskiden Adigelerin düşün yapıları nasıldı güzel bir şekilde gözler önüne seriliyor.

Hacı BRANT Zekeriya’nın zenaatı ve bıraktığı bu miras Adige ulusunun geçmişteki yaşantısının nasıl olduğu üzerinde araştırma yapan herkese her konuda iyi bir yardımcı niteliğinde. Bir insanın yalnız başına ortaya koyduğu eser olarak çok kıymetli ve üzerinde araştırılacak, incelenecek pek çok ulusal öneme haiz konuyu ihtiva ediyor.