GENÇLİĞİMİZ YOKSA YOK OLURUZ!

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Gençliğin dinamizminden,
Gençlerin enerjisinden,
Onların coşkusundan yararlanmayı bilmeyen hangi toplum dilini koruyabilmiş, kültürünü yaşatabilmiş?
Tarihte bunun tek bir örneği var mı?
Peki, gençleri ciddiye almayan,
Gençlerin duygu ve düşüncelerini önemsemeyen,
Onlara güvenmeyen,
Yani gençlere inanmayan toplumlar; yerinde saymaya, hatta yok olmaya mahkûm değil mi?

GENÇLER, “OLMAZSA OLMAZIMIZ” DIR!
Gençlik, bir kültürün olmazsa olmazıdır.
Eğer toplum, ana dilini unutuyor, kültüründen uzaklaşıyorsa,
Eğer sosyal hayatta kültürel ve sanatsal etkinlikler gün be gün azalıyorsa,
Eğer kürsüler boş, solonlar ve sahneler sessizse,
Toplum moralsiz ve ümitsizse,
Akordeon ve kâfe gönülsüz, “xabze” tesirsizse orada gençlere imkân verilmiyor, onlara inanılmıyor demektir.
Bu da ne demektir:
Dil unutuluyor, kültür yok oluyor, toplum ölüyor, demektir.
Bu da bir felakettir!

GENÇLER SAHNEDE OLSUN SALONU ONLAR DOLDURSUN
Eğer Çerkes toplumu kimliği ve kültürüyle sonsuza kadar yaşamak istiyorsa,
Eğer Çerkes camiası, “Bir buçuk asırlık eza, cefa bitsin, bu toplum küllerinden doğsun!” diyorsa,
O zaman hiç başka yolu yok, o toplumun yetişkinleri ve deneyimli büyükleri, gençleri daha fazla önemseyecek.
Gençlere inanacak, onlara güvenecek,
Onlara destek olacak,
Onlarla birlikte çalışacak.

KULAK VERİLMELİ GENÇLERE
Kültürel bilinçle yetişen gençlerimiz diyor ki:
Değerli büyükler, biz coşkuluyuz, biz bu kültürü yaşatma azmindeyiz.
Biz bunun için sizin bilginize, birikiminize muhtacız.
Bize ışık olun!
Model olun!
Bize inanın!
Bize güvenin!
Bize imkân tanıyın!
Bakın, o zaman neler neler olacak!
Bakın o zaman kültür nasıl şahlanacak,
Bakın o zaman toplum nasıl tek yürek, tek bilek olacak!
Yeter ki:
Düşünceler olumlu,
Söylemler sahici,
Tavırlar samimi,
Davranışlar tutarlı,
Yaklaşımlar yapıcı olsun!
Yeter ki samimi olunsun!
Binler selam, kültür devrimine aday coşkulu gençlere!

BÜYÜKLERİMİZ BİZE DAHA FAZLA İNANMALI
Evet, biz gençler inanmayanlar, bizi çocuk sananlar olabilir.
“Biz büyüğüz, her şeyin en iyisini biz biliriz!” diyenler de olabilir.
Ama biz, her şeye rağmen, duyarlı büyüklere inanıyor, bu toplumun sağduyusuna güveniyoruz.
Ayrıca biz, bu kültüre hizmet emenin en verimli çağının bu dönem olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Biz; xase, xabze, Adiğabze diyoruz.

SİZ, SİZE YAKIŞANI YAPIN!
Sevgili Gençler,
Size yakışmaz kupkuru övünmeler, afralar, tafralar…
Size kültürel duyarlılık yakışıyor.
Size uyum yakışıyor.
Size bu köklü kültürü yaşmak, kültürel bilin uyandırma konusunda beyin yakmak yakışıyor!
Haydi, en güzel şarkıları siz söyleyin!
En güzel “kâfe”yi siz çalın, siz dinleyin!
En mükemmel oyunları siz oynayın.
Ama bu yetmesin size!
Size, kültürel duyarlılık, tarihi bilinç yakışır.
Size işin özünü anlamışlık yakışır.
Size sabırla okuma, layıkıyla araştırma, anlama, hazmetme, sonrasında gereği gibi uygulama yakışır.
Sorgulayın ne olur, işinizdeki verimliliği, okul başarınızı, toplumdaki yerinizi, arkadaş çevrenizi
Sorgulayın, alışkanlıklarınızı, kimliğinizi, kişiliğinizi ve kültürel duyarlılığınızı…
Sorgulayın: Acaba okulunuzu başarılı bir şekilde bitirebilecek misiniz?
Mesleğinizin hakkını verebiliyor musunuz?
Bilgi açlığı hissediyor, okuyor, araştırıyor, sorguluyor musunuz?
Kimliğinizle, kişiliğinizle, kültürünüzle barışık mısınız?
Cevabınız “Evet!” ise o zaman annenizin ak sütü gibi, “Elburuz” un billur suyu gibi helâl olsun her şey size…
Siz; işsiz, güçsüz, bilgisiz, kültürsüz, ezberini tekrarlayan gençlerden olamazsınız!
Siz, düşünen, üreten, sorgulayan, araştıran, gençler olmalısınız.
Çalışmayı da eğlenmeyi de bilmelisiniz.
Eğer siz iyi yetişmiyorsanız yaptığımız “yunafe” ler, söylediğimiz türküler, okuduğumuz şarkılar, oynadığımız oyunlar, boşuna!
Binler selam, kültür devrimine aday coşkulu gençlere!