GENÇLER ve YÖNETİCİLER

YEMUZ Nevzat Tarakçı
23.02.2014

Derneklerimizi, toplumumuzun okulu ve bu kültürün olmazsa olmazı sayan.

Dernek yöneticilerini, bu köklü kültürün yaşatılması gayretiyle fedakârca nöbet tutan sevdalılar olarak tanıyan.

Bu nedenle derneklerimizi çok önemseyen, yöneticilerimize gerekli değeri veren.

Donanımlı, uyumlu, kültürel ve sanatsal etkinliklere katılmak için can atan

“Biz, bu kültür, bu toplum için varız!” diyen.

Gençler tanırım,

Dernekte gönül eğlendiren, derneklerimize sadece düğün-kaşen bağlamında bakan, kültürel bilinçten uzak, her şeyi eleştiren, yıkıcı, sorumsuz, üslupsuz…

Ne yazık ki bu ikinci grubun, dernek yönetimleri ve büyüklerle oldum olası barışık olamadığını söyleyebiliriz.

Onlar, okumayan, sorgulamayan, bu kültür ve bu toplum için kılını kıpırdatmayan fakat en ufak eksiklikte, basit bir yanlışlıkta haykıran, yönetimleri insafsızca eleştiren yiğit(!) delikanlılardır.

Her şeyi bilir onlar, yönetimler ve büyüklerse hiçbir şey…

Onlar, hep eleştirir, neyi niçin eleştirdiklerini bile bilmezler.

Her daim yılmadan, yorulmadan suçlu bulma gayretini sürdürürler onlar.

Neticede çabalar zayi olmaz, suçlu bulunur ve hemencecik infaz edilir.

Ve peşinden iri laflar edilir.

 

YÖNETİCİLER TANIRIM

Yöneticiler tanırım, sıcak samimi, hoşgörülü, sabırlı, anlayışlı, birikimli, babacan…

Yöneticiler tanırım, hırçın, ilgisiz, sevgisiz, tahammülsüz…

Yöneticiler tanırım, yıldızı gençlerle asla barışmayan, her daim gençleri suçlayan, sesiyle, üslubuyla genç zihinleri yaralayan, vicdanları kanatan.

Yöneticiler tanırım, afra ve tafralarıyla gençlerle didişen, bu yüzden duyarlı gençlerle bile buluşamayan.

Yöneticiler tanırım, gençleri tutamadığı için derneğinde gençlik heyecanı olmayan, gençlik programları yapılmayan, kültürel etkinlikleri aklına bile getirmeyen, 21 Şubat’ları, 14 Mart’ları unutan; 21 Mayıs’ları baştan savan… Kültür şenliği, kültür festivali nedir bilmeyen.

Daha da önemlisi, samimiyet ve gayretle kültürel programlar yapmak için can atan donanımlı gençleri dahi kırıp döken, o istekli gençlerin idealini hançerleyen, onları dinlemeye bile tahammül edemeyen yöneticiler tanırım.

 

O HALDE…

Ey dernek yöneticileri,

Ey saygıdeğer “thamedeler”, üyeler…

Ve ey sevgili gençler,

Beynimizde zonklayan bu sesleri, kültürel yok oluşumuzun yaklaşan ayak sesleri, değil mi?

Kanımızı donduran bu uğultu, geri sayımın “tik tak!” ları değil mi?

O halde nedendir bu kavga, niçindir bu umursamazlık, bu savrulmuşluk, bu sarhoşluk?

Neden, neden?

 

ÇÖZÜM, KİMLİKLİ DÜŞÜNCE HARMANINDA!

Çözüm, samimiyettedir, sorunlardan kaçmak, ertelemek yerine konuşarak, paylaşarak birlikte hareket etmektedir.

Çözüm, diyalogdadır, sağlıklı iletişim kurmaktadır.

Çözüm, resmin tamamını görerek çözümün parçası olmaktadır.

Biz, birbirimizi dinleyebilirsek, birbirimizi anlayabiliriz.

Biz istersek düşüncelerimize kimlik kazandırabiliriz.

İnanıyorum ki “kimlikli düşünce harmanı” ve bu harmanın hasadı olan fikirlerin icraata dönüşmesi bu girdaptan çıkış yolumuz olacaktır.

NOT: “21 Şubat Dünya Ana Dili Günü” nün kültürel bilincimizi arttırması, toplumumuza güzellikler getirmesi temennisiyle.