EY BENİM YORGUN ve YARALI KÜLTÜRÜM

YEMUZ Nevzat Tarakçı
29.12.2014

Muhteris yaşlılar ve savrulmuş gençlerin arasında sıkışıp kalan benzi solmuş bir kültür.

Ey benim yorgun ve yaralı kültürüm,

Sen, ne çektin ne çekiyorsun şu muhteris yaşlılardan, şu savrulmuş gençlerden!

Ne çektin ne çekiyorsun, seni yaşatmak niyetiyle kurulmuş kurumlardan, basit hesaplardan, cılız gayretlerden, afralardan, tafralardan…

Daha dur, daha çok çekeceksin bilinçsiz, yeteneksiz, beceriksiz, samimiyetsiz yetkililerden, yöneticilerden.

Söyle, sen kim kurtaracak bu çıkmaz sokaktan?

Allah aşkına söyle, muhteris yaşlılar mı, savrulmuş gençler mi?

Donanımsız, samimiyetsiz yöneticiler mi?

Yazarlar, çizerler, sanatçılar mı?

 

AH VİZYON NEREDESİN?

Fakındasın değil mi, lâflar harika, söylemler mükemmel!

Ya eylem, ya uygulama?

Biliyoruz, görüyoruz:

Gün geçtikçe hastalığın artıyor, takatten düşüyor, eriyorsun…

Yüzün iyice soldu bak!

Hadi çekinmeden söyle, adını taşıyan koca koca kurumlar, seni yaşatmak, hayatını kurtarmak adına neler yaptı, neler yapıyor?

Şu göstermelik uğraşlar…

Şu samimiyetsiz çabalar…

Şu cılız girişimler…

Şu afralar, şu tafralar…

Ah vizyon, neredesin?

Ses ver!

 

UFUK SAHİBİ YÖNETİCİ, ÜMİDİ KUŞANMIŞ GENÇLİK OLMADAN…

Ey kültürüm,

Sana katkı sağlayabilmek, yarana merhem olabilmek için önce seni anlamak, seni tanımak lazım değil mi?

İşte sorun da tam burada.

Seni tanımıyoruz.

Seni anlamaya çalışmıyoruz.

Söylemlerimize bakarsan senin için ölüyoruz.

Oysa gündemimizde bile yoksun sen!

 

KÖTÜ SINAV

Bugün ne yazık ki seni korumakla görevli pek çok derneğimiz ve üst kurulumuz çok kötü bir sınav veriyor.

Kurumlarımız dökülüyor.

Ey mahzun ve kederli kültürüm,

Uzun sözün kısası:

Bizim seni yaşatabilmemiz, seninle yaşayabilmemiz için, acil olarak neye ihtiyacımız var biliyor musun?

Dünyayı takip eden, kendi kültürünü ve tarihini bilen, metodik düşünen, hayata eleştirel bakan, farklı açılardan kimsenin görmediğini görebilen ufuk sahibi yöneticilere şiddetle ihtiyaç var!

Oysa bizim böyle bir derdimiz olmadı.

Bu gidişle olmayacak da!

Gençler ümidi kuşanamadı.

Yetişkinler dik duramadı.

Yaşlılar bildiklerini yansıtamadı.

Kültür iletişiminde model olamadı.

Yani,

Doluya koyduk almadı, boşa koyduk dolmadı.

Ve sen,

Bilinçsizlik,

Üslupsuzluk,

Samimiyetsizlik,

Vizyonsuzluk,

Ama en önemlisi,

İhtiras ve savrulmuşluk arasında sıkıştın kaldın.

 

SIK DİŞİNİ KÜLTÜRÜM!

Sevgili kültürüm, sen biraz daha sık dişini ne olur?

Şimdi sırada “wunafe” var!

Sonra da “kâfe!”