DÜN, BUGÜN, YARIN…

YEMUZ Nevzat Tarakçı

Yakın geçmişimize bir bakalım.
Yamçı,
Kamçı,
Kafdağı,
Nartlar’ın Sesi,
Marje… dergilerindeki o ateşli yazıları bir hatırlayalım.
Ya o günlerdeki heyecan?
İmkânlar alabildiğine sınırlı, mekânlar oldukça dar ama yorulmak nedir bilmeyen yürekli insanlar var.
Sohbetler
Seminerler,
Konferanslar,
Dergiler,
Bültenler…
Coşku var, sadakat var, mücadele var…
O günün değişmeyen ana konusu, ana dili ve kültürel haklar.
Bu sancılı insanlar, o gün de böyle düşünüyordu.
Gelecek nesiller dilini mutlaka konuşmalıydı.
Kültür, ancak “dil” ile yaşayabilirdi.
Ama bu hedefe ulaşmak, hiç de kolay değildi.
Engeller,
Yasaklar,
Ümitsizlikler…
Şahsi gayretler, cılız girişimler yürekleri soğutmuyordu.
Devletin, yerel yönetimlerin samimi desteği gerekiyordu.
İşte o dönemin tatlı temennileriydi bunlar.

DÜN
Evet, yakın tarihte dil ve kültür adına ümitleniverdik.
Yeni umutlara sarıldık.
Toplumumuz ve kültürümüz adına heyecan verici gelişmeler izledik.
Siyasiler başta olmak üzere pek çok yetkili, ana dili yasağıyla yüzleşmenin zamanının geldiğini kısık sesle de olsa dillendiriyordu.
Medya, ana dili öğrenmenin en doğal hak olduğu gerçeğini fısıldıyordu.
Türkiye’de hiç olmadık kadar gündeme gelmişti “ana dili ve kültürel haklar” konusu.
Ümitler yeşeriyordu.
Demek ki geç de olsa anlaşılmıştı bu coğrafyada farklı dillere, farklı kültürlere tahammülsüzlük, yerini akıl ve sağduyuya bırakacaktı.
Bu temel hak ve özgürlükler noktasındaki açılımlar, bu güzel ülkenin daha modern, daha özgürlükçü bir ülke olmasına büyük katkı sağlayacaktı.
Dünyamızın geldiği bu noktada zaten ana dili eğitimi en doğal hak değil miydi?
Evet, ufukta daha fazla hak hukuk vardı.
Daha fazla temel hak ve özgürlükler vardı.

BUGÜN
Bugüne gelelim.
Dil, kültür, yaşam tarzı gibi farklılıkları görmemezlikten gelmek, bu gerçekleri ötelemek çok zaman kaybettirdi bu ülkeye
Türkiye, demokratik hak ve özgürlükler noktasında zor bir süreç yaşadı, yaşıyor.
Onlarca yıldır kangren haline gelen temel hak ve özgürlükler meselesi gerçekten pek çok problemi içinde barındırıyor.

Sorunun tarihi sürecini, aktörlerini, sıkıntılarını, imkân ve fırsatlarını çok iyi bilmeden sorunu çözmek mümkün olmuyor.

Bu ülkede gerçeklerle yüzleşmenin, doğru bilinen yanlışları görmenin, kardeşçe yaşamanın yollarını keşfetmenin zamanı çoktan geldi, geçiyor bile.

YARIN
Peki, yarın ne olur bu ülkede?
Yarın bu ülkede, insan temel hak ve özgürlükler çok daha fazla değer mi kazanır, dersiniz?
Yarın, bu ülkeyi bölen, kaplaştıran, kutuplaştıran nefret dili sevgi diline mi dönüşür dersiniz?
Yarın, bu ülkede;
Daha fazla demokrasi,
Daha fazla özgürlük,
Daha fazla eşitlik,
Daha fazla hak, hukuk ve adalet mi olur dersiniz?
Her şeye rağmen güzel yarınlar temennisiyle…