DİNDAR NESİL DEĞİL DUYGUSUZ NESİL YETİŞTİ

YEMUZ Nevzat Tarakçı

“Günümüzde gençler, önce dinden soğuyor, ardından deist oluyor, sonunda ateizme geçiyor.”
Son zamanlarda çeşitli araştırma şirketleri tarafından yapılan kamuoyu yoklamaları gösteriyor ki dindarlık gittikçe azalmakta, şekle indirgenmiş bir hal almakta.
Türkiye’de “dinsizlik” sol kesime mal edilirken neden sağ kesimin iktidarda olduğu bir dönemde dinsizlik yükseliyor?
Oysa devlet, dindar nesil yetiştirmek amacıyla ne çok imam hatip okulu açılmış, bu okullara ve malum vakıflara ne çok kaynak aktarmıştı.
Çağdaş düşünceye sahip, inanç ve ahlâki değerlerine bağlı, kültürüyle, kimliğiyle barışık, “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” nesiller yetiştiremeyen bir toplum, neyiyle övünebilir ki?

İÇİ BOŞALTILMIŞ DİNDARLIK                                                                                                                                           Dindar nesil yetiştirme konusu, Türkiye’de yıllarca çok konuşulmuş, çok tartışılmıştır.
Demek ki dindarlaşma, devletin baskılı müdahalesiyle olacak iş eğil!
Ne yazık ki birçok İslam ülkesi, iktidarı ele geçirmek, mevcut iktidarını sürdürmek için dini, inancı, imanı kendi çıkarlarına göre şekillendirmeye çalışıyor.
Siyasi iktidar tarafından kabul görülmek, insanlar nezdinde itibar kazanmak için yaşanan sözde dindarlığın kime ne faydası olabilir ki?

BUNLAR MI DİNDAR NESİL?
Hepimiz az çok gençleri gözlemliyoruz.
Hiç acıkmamış, hiç üşümemiş, hiç üzülmemiş, hiç harçlıksız kalmamış bir nesilden bahsediyoruz.
Gençlerin, parklardaki masalarda bıraktıkları çöpleri, diğer eşyalara verdikleri zararı ve saygısızca ahlâk dışı hareketleri hepimiz defalarca izlemiş ve kahrolmuşuzdur.
Bu çoğunluğu liseli olan gençlerin ağır argo ve küfürlü ifadeleri pek çok kez yüzümüzü kızartmıştır.
UPSAM’ın yaptığı bir anket sonucu şöyle:
Liseye giden kızlar da dâhil her üç gençten birisi günde 1 paket ve daha fazla sigara içiyor
%66’sı hayatında bir kez de olsa alkol kullanmış.
Uyuşturucu kullananların oranı %26
%11’i intihar etmeyi denemiş
%80’i uzun zamandır hiç kitap okumamış.

DİNDARLIK ZAYIFLADI
KONDA‘ nın yaptığı araştırmaya göre kendisini dindar, muhafazakâr olarak adlandıran gençlerin oranı son 10 yılda yüzde 28’den yüzde 15’e geriledi.
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de inançsızlığın yaygınlaşıyor, dindarlığın azalıyor olması tartışma konusu.
Dindarlık neden azılıyor, insanlar neden “dini inançları” daha fazla sorgular oldu?

DEİZİM ve ATEİZİM YAYGINLAŞIYOR
İlahiyatçı-Yazar İhsan Eliaçık’ın şu ifadeleri dikkat çekici:
Özellikle Suudi Arabistan, İran ve Türkiye‘de ateizm ve deizmin yaygınlaştığını görüyoruz. Din, iktidarla buluşup kamu kaynaklarını kullanmaya, askere polise hükmedip baskı uygulamaya başlayınca iktidarlar ve onların temsil ettikleri şeyler yıpranıyor.
Türkiye’de İslam’a hizmet ettiğini ileri süren muhafazakâr kökten gelen kadrolarla ülkeyi yöneten bir iktidarın olduğunu ancak gele gele sonunda ‘Müslümanlık bu mu?’ sorusuna gelindiğini anlatan Eliaçık, insanların sırayla önce dinden soğuduğunu, ardından deist olduğunu ve son olarak ateizme geçtiğini belirtiyor.

“GENÇ TÜRKLER DİNE SIRT ÇEVİRİYOR”
The Economist, Türkiye’nin dindar nesil yetiştirme girişimi ters tepti, genç Türkler dine sırt çeviriyor.” değerlendirmesi manidar.

KİMLİKLERİNE SIKIŞMIŞ VE KUTUPLAŞMIŞ BİR TOPLUM
Ağırdır’a göre gençliğin asıl sorunu rol modellerinin olmaması.
“Bu çocukların önüne veya Türkiye toplumunun önüne yeni bir iddia ve umut inşa etmeden, sadece itiraz siyaseti ve itiraz üzerinden siyaset yetmiyor. Kimliklerine sıkışmış ve kutuplaşmış bir toplum…”

DUYGUSUZ NESİL YETİŞTİ
Milli Eğitim Müfettişi Doğan Ceylan’ın belirttiği gibi:
Hayatın gerçeklerinden habersiz, duygusuz ve bencil bir nesil geliyor.
Yanı başımızdaki savaşlar, acı çeken çocuklar, ölen on binlerce insan onları hiç ilgilendirmiyor.
Tüm acı gerçekleri çizgi film tadında izliyorlar ve yürekleri hiç acımıyor.
Hayatlarının odağındaki tek şey eğlenmek. Eğlenemedikleri tüm zamanları kendilerine bir işkence olarak görüyorlar.
Kendileri için yapılan fedakârlıkların hiç farkında değiller. Kıymet bilmiyorlar ve vefasızlar.
Hayatlarında eğlenmekten başka bir amaç olmadığı için artık tek eğlence kaynağına dönmüş telefon ve tabletlerini ellerinden aldığınızda dünyanın sonunun geldiğini zannediyorlar.
Açlık nedir bilmiyorlar, yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında, acıkmalarına fırsat bile vermiyoruz.
Öyle ki yemek yemeyi bile işkence görür hale geliyorlar.
Susuzluk nedir, hiç bilmiyorlar. Hiç susuz kalmamışlar.
Üç adımlık yolda bile susarlar diye yanımızda içecek taşıyoruz. Çocuk daha ‘susadım’ demeden ağzına suyu dayıyoruz.
Çocuklar hiç üşümüyor.
Soğuk havalarda evden çıkarmıyoruz. Okula giderken kırk kat sarmalayıp çıkarıyoruz, hiç titremiyorlar.
Çocuklar hiç ıslanmıyorlar.
Evden arabaya kadar üç metrelik mesafede şemsiyesini başına tutuyoruz.
Saçına bir tek yağmur damlası düşürmüyoruz.
Yorgunluk nedir bilmiyor çocuklar. İki adımlık mesafelere bile arabayla götürüyoruz, yorulmasınlar diye.
Yokluk nedir bilmiyorlar, daha istemeden her şeyi önlerine sunuyoruz. Bu yüzden varlığın kıymetini bilmiyorlar.
Çocuklar hissetmiyor yaşamı.
Açlığı bilmedikleri için açlara acımıyor, üşümek nedir bilmedikleri için sokaktaki evsizleri umursamıyor.
Müdahale edilmezse gelecek iyi şeyler getirmeyecek ülkemize.
Bu sorunu devlet derinden hissetmeli.
Bu sorunun çözümü için çalıştaylar düzenlenmeli. Öğretim programları ve ders materyalleri revize edilmeli.
Okulların duygu eğitimi konusunda rolleri artırılmalı.
Geç kalınmadan bu sorun mutlaka çözülmeli.
Bu sorun çözülmezse ülke çözülecek.

“GENÇLER DİNDARLIKTAN UZAKLAŞMASIN DA NE YAPSIN?”
Gelinen aşamada gençliğin ‘dini olan unsurlardan uzaklaşmaya başladığını’ söyleyen Sosyolog Çobanoğlu, bunun en önemli nedenlerini şöyle yorumluyor:
“Ortaçağ’da değiliz, bugünün insanı dünyanın diğer yerlerindeki insanlar ‘nasıl yaşıyor’ hepsini görüyor, izliyor ve talep ediyor. Özellikle gençler de ‘dindar olacaksın’ talimatına uyan robotlar değil. Gençlik her dönem değişim ve farklılık talep etmiştir; kendisini ‘mutsuz’ eden her durumun da gayet iyi farkındadır.
“Zira ‘dindar nesil’ projesinin de mutluluk değil, ‘huzur’ vaadi var, o da ‘öteki dünyada’… Hem kapitalist piyasa ekonomisi uygulayıp maddî dünyanın nimetleriyle vitrinleri süsleyeceksiniz hem de (özellikle) gençlerden ‘dindar’ olup, sadece manevî dünyaya çalışmalarını bekleyeceksiniz. Bu gençler ‘dindarlıktan’ uzaklaşmasın da ne yapsın?”

DİN YENİDEN VE YENİ TARZDA ANLATILMALI
“Yeni nesil çok farklı. Bilgi edinme, deneyim aktarma biçimleri faklı, dolayısıyla ilişki kurma formatı, ahlaki ve kültürel formları ile önceki kuşaklardan çok farklı bir yerdeler.”
“Günümüz gençliğinin ilke olarak yasakçılığa, kendileri hakkındaki kararların büyükler tarafından verilmesine karşı bir tavrı var.” Bu ifadeler, KONDA Genel Müdürü B. Ağardır’a ait.
Anlaşılan, eski tarzda ve eski anlayışta bu günün nesline özellikle “din” anlatılamaz.
Anlatılsa da bu nesil kabul etmez.
Dini yeniden ve yeni tarzda anlatmak şart!

ÇAĞDAŞ DEĞERLERLE İNATLAŞARAK BİR YERE VARILAMAZ
“Çağdaş değerlerle inatlaşarak, ideolojik muhafazakârlığı kaşıyarak bir yere ulaşmak mümkün değil.”
Çoğu İslam ülkesinde olduğu gibi, insan aklının yaratıcı gücünden korkarak,  aklı dini inançlarla baskılayarak, özgürlükçü talepleri yasaklayarak çağdaş toplum olunamaz.