ÇERKESLER NEREYE KOŞUYOR?

ELBEG Murat Duman
19.08.2006

Sürgünden sonraki ilk sancılı dönemlerin atlatılmasından sonra azda olsa kendini toparlayan diasporadaki ulusal bilinç sahibi Kafkasyalıların ortak düşüncesi kültürü korumak/yaşatmak olmuş, bunun tek yolunun da anavatana dönüş olduğunu vurgulamışlardır.

Ancak diasporada yaşanılan 1,5 asırlık zaman bu düşünceyi gerçekleştirmenin hiç de kolay olmadığını göstermiştir.

Burada hemen akla “Bir kültür kendi vatanı dışında yaşatılamaz mı?” sorusu gelebilir.

Elbette kimileyin bu mümkün. Ancak bunun için sağlıklı tespitler yapılabilmeli, gerçekçi hedefler seçilmeli en önemlisi de kültürün yaşatılabileceği zeminin geliştirilip geliştirilemeyeceğinin bilimsel tahlili yapılabilmelidir.)

Ayrıldığımız bir yeri, örneğin köyümüzü, hep ayrıldığınız andaki haliyle hatırlarız. Hayallerimizde hep son gördüğümüz haliyle canlandırırız.

Bir çoğumuz, göremediğimiz anavatanımızı 90’lı yıllara kadar büyüklerimizden dinlediğimiz şekliyle gözümüzde canlandırdık.

Korunmaya muhtaç, baskılarla dolu, savunmasız bir ülke…

Bu tarihlere kadar içten içe de olsa kendimizi Kafkasya’da kalanlardan üstün gördük. Onlardan daha milliyetçi, daha fazla kültürel öğeye sahip olduğumuzu düşündük.

Oysa demirperdenin yıkılması ile birlikte gidiş-gelişlerin artması gerçekleri gösterdi.

Birçoklarının ısrarla anlamak istememelerine rağmen kültürel varlığımızı koruyup geliştirebilmek için anavatana muhtaç olduğumuz gerçeği gün gibi ortaya çıktı.

Önceki yazılarımın birinde vurguladığım gibi Kafkasya’nın diasporaya sadece ve sadece nüfus olarak ihtiyacı vardır. Onun dışında olmadık söylemler ve hayallerle kendimizi kandırmak,  dahası kendimizi Kafkasya’dakilerden üstün görmek tarihe ve ait olduğumuz topraklara karşı büyük bir saygısızlık ve bencilliğimizin de kanıtı olur.

İster kabul edelim, ister etmeyelim bugün Kafkas Cumhuriyetlerinden her biri, her açıdan tam bir ülke. Ve bizden istedikleri tek şey sahiplenmek. Bunun yolu da “dönüş”ten geçer.

Sürgünde geçen 1,5 asırlık sürede yaptıklarımız ortada. Son zamanlarda yaşanan gelişmelere bakarak nerede durduğumuzu anlamamız çok da zor değil.

Yaşanan tüm gelişmeler ve geçen onca zaman göstermiştir ki diaspora Çerkesleri olarak kültürü korumak/yaşatmak anlamında çok fazla yol kat edemedik.

Bu da hedefimizin sağlıklı olmayışının ve doğru kararlar alamayışımızın ve sonuç olarak “dönüş”ü savunanların ne kadar haklı olduklarının, “dönüş”ün gerekliliğinin açık bir göstergesidir.

Bizce kendimizi ve gücümüzü yeniden gözden geçirmeli: mümkün olduğu kadar boş söylemlerden kaçınmalı ve artık “dönüş”ün gerekli olup olmadığını değil, nasıl ve ne şekilde olması gerektiğini tartışmalıyız.

Bunun zamanı geldi de geçiyor bile…