ÇERKESÇE KONUŞMAK GÜNAH MI?

YEMUZ Nevzat Tarakçı
22.08.2014

Tatildeyim, dinleniyorum.

Tatil, biraz da sükûnet, dinginlik ve huzur demek değil mi?

Evet, psıhalıve harika, eş, dost, sohbet, muhabbet şahane!

Ne hikmetse tatil de olsa sohbet konusu pek değişmiyor.

Konu dönüp dolaşıp aynı yere geliyor: dil, kültür, eğitim, gençlik…

Eh, konuşalım, tartışalım bakalım, var bunda da bir hikmet!

Siyasi konulara girmediğimiz sürece problem yok, neşemiz yerinde.

Tatil çok iyi gidiyor.

Ah keşke şu ölüm mesajları da olmasa!

Hem de bugünlerde tatilde.

Ama hayat devam ediyor.

Veee işte bir cenaze mesajı!

Üzüldüm!

Üzülmemek elde mi aramızdan ayrılan güzel bir insandı, Allah rahmet eylesin!

Üzülmek yetmez, tatil de olsa cenaze programına katılmak, acıyı paylaşmak lazım.

Neyse ki gidilecek mesafe çok uzak değil.

Bölgenin bilinen güzel bir Çerkes köyü.

Bu köyde halkın tamamı Çerkes- Kabardey.

Nihayet cenazedeyiz, katılım oldukça güzel.

Programın neredeyse her karesi “xabze” kurallarına uygun.

Karşılama, uğurlama, dua, cenaze namazı, kabristan, defin… Her şey Adige usulüne göre.

Harika! Köklü bir Çerkes köyü halkına ve duyarlı katılımcılara da bu yakışır zaten.

Yakıştı, hem de çok yakıştı!

Bu cenaze programı “Çerkes’lerin cenaze töreni böyle olur, ne kadar farklı, ne kadar güzel!” dedirtecek türden.

Geleneklerine böylesine bağlı, cenaze kurallarını böylesine titizlikle uygulayan ev sahiplerine ve bütün katılımcılara teşekkür etmek gerek.

Kültürel duyarlılık bu olsa gerek.

GURURLANDIM

Gururlanmamak elde değil.

Cenaze törenleri, ayakta kalan önemli değerlerimizden.

Bu önemli kültürel miras değerleri yaşamalı, yaşatılmalı!

Aynı zamanda bu cenaze programları, gençler için adeta kültürel değerlerin bir tür eğitim alanı.

Gençler, köklü kültürlerini görerek, yaşayarak öğrenebiliyor.

Buraya kadar her şey güzel, her şey tamam!

Harika, tebrikler!

 

HANİ DİL OLMADAN KÜLTÜR, KÜLTÜR OLMADAN MİLLET OLMAZDI?

Hayata gözlerini yuman büyüğümüz ve sevenleri için üzülüyoruz elbette ama açıkçası bu kültürel duyarlılık için de seviniyoruz.

Peki, hani kültürün ruhu, kültürü yaşatan, kültür değerlerini gelecek kuşaklara taşıyan “dil” di?

Hani dil olmadan kültür, kültür olmadan millet olmazdı?

Hani bir ulusu ortak paydada birleştiren, o ulusa ulus kimliğini veren o toplumun ana diliydi!

Ne oldu, yalan mı oldu bu hakikatler?

Bu cenazeye katılanların neredeyse yüzde yüzü Çerkes.

Hani bu toplumun dil duyarlılığı?

Hani ana dili?

Niçin konuşmacıların hiç ama hiç birisi programın bir yerinde bile olsa ana dilini kullanmadı, kullanmaya gerek duymadı?

Niçin hiç olmazsa protokol(!) konuşmalarının birazı, birazcığı ana dilde yapılmadı?

Neden?

Peki yadırgandı mı bu durum?

Yadırgandıysa niçin hiç kimseler tepkisini belli etmedi?

Selamlama, duruş, oturuş, kalkış hep Çerkesçe.

Peki hani dil?

Dilsiz mi bu toplum!

Yoksa dile gerek mi duyulmuyor?

Değilse cenazede Çerkesçe konuşmak günah mı?

Katılımcıların yüzde yüze yakınının iyi bildiği bir dil neden ortada yok!

Yoksa dilsiz yaşayabileceğine mi inandı, inandırıldı bu millet!

Bir milletin dilsiz yaşayabilmesi mümkün mü?

Peki nedir bu tuhaflığın nedeni?

Korku mu?

Bilgisizlik mi?

İlgisizlik mi?

Umursamazlık mı?

Yoksa ezber mi?

Neden Allah aşkına neden?

“Çerkes Cenaze Töreni Belgeseli” niteliğindeki bu güzel programın ruhu nerede?

Ceset harika, ya ruh?

Bak, şu tabuttaki cenazenin bedeni yerli yerinde.

Nesi eksik bu merhumun?

Ruhu!

Aynı bizim gibi.

Ruhuna el fatiha!