ÇERKES ULUSALCILIĞI

AÇUMIJ Hilmi
Marje Dergisi, Temmuz Sayısı, 1992

CircassianCanada’nın Notu: Sayın Açumıj’ın affına sığınarak yanlış anlamalara neden olacağını düşündüğümüz “milliyetçilik” sözcüğünü “ulusçuluk” sözcüğüyle değiştirdik. Bilindiği gibi hangi ülkede olursa olsun “milliyetçilik kavramı artık nasyonal-sosyalizm ve faşizmle aynı anlamı taşımaktadır. Ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın milliyetçilik  kavramının yüklendiği bu anlamın değiştirilmesi olası değildir. Biz bu yazıyı okuduğumuzda “milliyetçilik” kavramını diğer kavramlardan ayıramadık. Dolayısıyla CircassianCanada olarak yazarın affına sığınarak bu değişikliği yaptık.

1) Çerkes Ulusçuluğu Irkçı ve Kabileci Değildir:
Çerkes Ulusçusu Kuzey Kafkasya toplumlarının, boylarının sülale ve ailelerinin oluşturduğu toplumun ulusalcılığını yapan kimsedir.Nasyonal sosyalizmle ve faşizmle kendine yer bulan ırkçı milliyetçilik anlayışı Çerkes ulusalcılığının kabul edemeyeceği bir görüştür. Kuzey Kafkasya otoktonlarının kökenine bakılmadan Çerkeslik birliği altında toplandıkları sürece Çerkes olarak kabul edilen görüş, Çerkes ulusalcılığının ana temasıdır.

Kuzey Kafkasya yerli halkının oluşturduğu Çerkes ulusunda üç ayrı ırktan insan vardır.

a) Otokton olduğu kabul edilen Kas, Kasiyen ya da paleokafkas adını taşıyan ırktan olanlar: Adıgeler, Abhazlar, Çeçenler, Dağıstanlılar, Gazi Kumuklar, Lezgiler. Bu grubun içine Kazakları da alan bazı bilim adamları vardır.
b) Ari ırktan olanlar: Asetinler ve Hazar Denizi sahilindeki bazı küçük İrani unsurlar.
c) Turani kökene sahip olanlar: Klar, Nogaylar, Kalmuklar, Karaçaylar, Balkarlar ve Hazar Denizi kıyısındaki az sayıda Azeriler.

Kan birliğini temel alan ulus anlayışı, bugün yerini ekonomi birliği, gelecek birliği, kültür birliği, kısaca ülke birliğine dayanan anlayışa terk etmiştir. Bu tür ulusalcılık anlayışı ilk kez Fransız düşünür Ernest Renan tarafından ortaya konulmuştur. Renan 1882 yılında verdiği “Ulus nedir? (Qu’estcequ’une Nation)” adlı konferansında yukarıda sözünü etmeye çalıştığımız  ulus ve ulusalcılık anlayışını şöyle açıklıyor: Ulus bir ruhtur, ruhsal bir prensiptir. Ulusta fert gibi çalışma, fedakarlık ve sadakat dolu bir geçmişin sonucudur. Geçmişte ortak zaferlere şimdiki durumda ortak karar ve geleceğe sahip olmaktır. Geçmişte hep beraber büyük işler yapmış olmak ve daha da yapmayı arzulamak….İşte ulus olmak budur.

Bu esaslara göre düşünüldüğünde Kuzey Kafkasya topluluklarının güçlü bir Kuzey Kafkasya ulusu oluşturduğunu kabul etmemek olası değildir. Kuzey Kafkasya’da bir birlik olmadığını ileri sürenlerin en çok üzerinde durdukları şey dil ayrılığıdır. Oysa burada konuşulan diller (Kas kökenliler) aralarında keskin lehçe farkları bulunmakla birlikte, aynı kökene bağlıdırlar. Ari ve Turani kökenli dillerin Kuzey Kafkasya’daki Kas kökenli dillerden etkilendiklerini görüyoruz. Kaldı ki bu dil farklılığı Kuzey Kafkasya birlikteliğini ortadan kaldıramaz, kaldırması için bir neden olarak gösterilemez. Bünyesinde çeşitli dil, din ve mezhep gruplarını barındırdığı halde ulus olması niteliğinden kuşku duyulmayacak birçok toplum vardır. Bunun en güzel örneği dünyanın dört köşesinden gelen insanların oluşturduğu; çeşitli dinlere bölünmüş olan ancak bütün bunlara karşın bir Amerikan ulusunu oluşturabilmiş ABD’dir. Dört dilin konuşulduğu İsviçre, yüzlerce mahalli lehçenin konuşulduğu Hindistan diğer çarpıcı örneklerdir.

 

Sonuç olarak, Kuzey Kafkasya’da bir ulus vardır. Bu ulusun diaspora ve anavatan bölümü, Birleşik Kuzey Kafkasya anlayışı çevresinde toplanan Çerkes ulusalcıları tarafından bir araya getirilmeye çalışılmaktadır.

Anavatanda, köken olarak Çerkeslerin nüfus yapılanmaları aşağıdadır.

  1. a)Kasiyan (Paleokafkas) Kökenliler

    aa) Kuzeybatı (Batı Kafkas, Abasq-Kerket Pontik) Kafkas Dalı
    aaa) Adige-477.000

bbb) Abhaz-120.000

  1. b)Kuzeydoğu Kafkas Dalı
  2. aa) Waynah-942.000
  3. bb) Avar-Andi-Dido Grubu-524.000
  4. cc) Lak-Dargwa Grubu-403.000
  5. dd) Samur Grubu-505.343
  6. ee) Khinalug-1540
  7. ff) Udi-6900
  1. c)İndo Germanik, Aryan
  2. aa) Osetler-542.000
  3. bb) Tatlar-22.000
  1. d)Turani Diller
  2. aa) Kıpçak Grubu-425.000

Görüldüğü gibi Kuzey Kafkasya ulusu anavatanda 3.970.158 kişiden (bir o kadarı da muhacerette) oluşan güçlü bir ulustur. Kabilecilik, boyculuk, sülalecilik Çerkes ulusçuluğunda yer alamaz. Herkesin kendi boyu, ailesi sülalesi ile övünmesi onları sevip yüceltmeye çalışması doğaldır. Ancak diğerlerine de eşit saygı ve hakları göstermesi gerekir.

Kuzey Kafkasya’ya kendi otokton ulusunun dışında, yerleşik bulunan Ermeni, Rus, Grek, Yahudi vb. tüm toplumlara da aynı hakları vermek, azınlık haklarından yararlanmalarını sağlamak,Çerkes ulusçusunun ulusçuluk anlayışına ters düşmemelidir. Anavatan dışında 45 farklı ülkede azınlık ve vatandaş konumunda yaşayan Çerkesler, ileride oluşturmayı amaç edindikleri Birleşik Kuzey Kafkasya Devleti’nde olabilecek azınlıklara tüm haklarını vermenin bir insanlık gereği olduğunun bilincindedirler.

 

Yukarıda görüldüğü gibi Çerkes ulusçusu fanatizmden uzak günümüzdeki çağdaş ulusçuluk anlayışını taşır.

2) Çerkes Ulusçusu Her Dine Saygılıdır

Kuzey Kafkasya’da Abhaz, Asetin ve Adigelerin bir bölümü Müslüman, diğer bir bölümü Hıristiyan dır. Dağıstan’da Yahudiler az olmak üzere çok sayıda Müslüman  yaşamaktadır. Ayrıca 72 yıllık Sosyalist yaşam sonucunda ortaya çıkan ateistleri de göz ardı etmemelidir. Yani Kuzey Kafkasya’da şu an dini bir birliktelik yoktur. Çerkes ulusçusu olduğunu iddia eden herkes bundan dolayı Çerkes ulusunu kendi içinde bölmemek için her türlü dini görüşe saygı duymak zorundadır. Ulusumuz ola ki dini birlikteliği yakalamış olsa bile insani nedenlerden dolayı bu nitelikleri kendi içinde barındırmalıdır. Ancak, Çerkes ulusçusu ulusal bütünlüğümüzü bozacak her türlü dini harekete karşıdır. Örneğin, Hıristiyan Abhazya’yı Hıristiyanlığından dolayı dışlamak isteyecek aşırı Müslüman uçlara destek olabilmesi olanaksızdır. Aynı şey çoğunluğu Müslüman nüfusa sahip olan Adigeleri dışlamak isteyebilecek tüm dini yapılanmalar için de geçerlidir.

3) Çerkes Ulusçuluğu Sınıflara Karşıdır

Bilindiği gibi eski Çerkesler (bazı boylar dışında) çeşitli sınıflara ayrılmış bir toplumdu. Kölelik ve soyluluk kavramlarının zararını gören kimi boylar kendi iç dinamizmleri ile devrimlerini tamamlayıp sınıf ayrımcılığını ortadan kaldırmışlardır. Buna örnek olarak bir Adige boyu olan Abedzahları gösterebiliriz.

Diğer pek çok Çerkes kabilesi ise, ya sürgünde ya da işgal sonrasında kendi inisiyatifleri dışında gelişen olaylar sonucunda çok sınıflı yapılarından ayrılarak içinde bulundukları devletlerin normlarına uygun yapılanmalar sergilemişlerdir.

Hiç kuşkusuz bu gelişimin oluşmasında Çerkeslerin de bazı katkıları ya da engelleme çalışmaları olmuştur. Ancak günümüzün çağdaş Çerkes ulusçuluk anlayışı; “bunları atalarım oluşturdu, atalarımın yaptığı her şey gibi bunlar da güzeldir” demeden köle, bey, özden, prens, prenses, hizmetçi,özgür köylü gibi halkı sınıflara ayıran kavramların çağdışı olduğuna inanır.

Dünyada hemen hemen hiç bir ülkede uygulanmayan, uygulanan ülkelerde de (Güney Afrika Cumhuriyeti) ortadan kaldırılmaya çalışılan bu ayrımın Çerkesler ve diğer uluslar arasında yeniden diriltilmesine karşıdır.

4) Her Çerkes Çerkesya’da Yaşamalıdır

Ulusumuzun en büyük özelliği anavatan ve diaspora bölümü olmak üzere iki büyük parçadan oluşmuş olmasıdır. Ulusçularımız da vatansız ulus, halksız vatan olmaz düşüncesi içerisinde, her Çerkes’in eninde sonunda anavatanına dönmesi ve anavatanının geleceği için çalışmasını ilke edinmişlerdir. Bunun gerçekleşmesi için de, gerek anavatanında gerekse muhacerette ulusçuları büyük ancak aşılabilir zorluklar beklemektedir.

Marje ulusçular, güzel günlerde buluşmak dileğiyle…