ÇEÇEN SAVAŞI’NA FARKLI YAKLAŞIM

Devrimci Demokrasi Gazetesi
16 Kasım 2002

Rusya’nın başkenti Moskova’da bulunan Moskova Kültür Sarayı, 23 Ekim Çarşamba günü aralarında 18 kadının da bulunduğu bir grup Çeçen militan tarafından işgal edildi ve 700 kişi rehin alındı. Çeçen eylemciler, işgale gerekçe olarak Rusya’nın Çeçenistan işgalini ve yaptığı katliamları göstererek, Rusya’nın bir hafta içinde Çeçenistan’dan çekilmesini istediler. Bunun üzerine Rusya’da bir kriz masası oluşturulmuş, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bir çok ülkenin istihbarat servisleriyle görüşen Rusya, girişeceği katliama yönelik bu ülkelerin desteğini almıştır.

Katliam senaryoları için düğmeye basan Rusya, nitekim uluslararası anlaşmalarda dahi yasaklanmış olan kimyasal bir madde ile 27 Ekim günü harekete geçti.

Eylemcilerin bulunduğu tiyatro salonunun havalandırma borularından salona sıkılan kimyasal gaz sonucu, aralarında Çeçen komutan Movsar Boreyev’in de bulunduğu  50 Çeçen eylemci katledilirken, 3 eylemci ise sağ olarak yakalandı. Kullanılan kimyasal gaz sonucu 100’ü aşkın rehine hayatını kaybetti, birçok rehine de ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Katliamda kimyasal gaz kullanılmıştır. Katledilen eylemci ve rehinelerden sadece ikisinin kurşun yarası alması, kullanılan kimyasal gazın etkisini göstermektedir.

57 saat süren işgalin ardından yapılan katliama ABD ve İsrail başta olmak üzere birçok emperyalist ülke kutlama mesajı gönderdi. Beyaz Saray sözcüsü Ari Fleischer katliama ilişkin yaptığı açıklamada; ‘Bu özgür dünyaya, teröristlerin temsil ettiği riskler ve terörizm sonucu masum insanların öldüğü gerçeğini hatırlatıyor. Başkan Bush, elbette teröristlerin yol açtığı şiddetten nefret ediyor.’ açıklamasında bulundu.

Emperyalist saldırganlık dünya halklarına her şeyi reva görüyor. Çeçen eylemcilerin bu işgalinin doğruluğu ve yanlışlığı tartışma konusudur. Fakat şunu önemle belirtelim ki, Çeçen ulusunun emperyalist işgale karşı direnişi haklı ve meşrudur. Çünkü Çeçen ulusunun kendi kaderini tayin etme hakkı vardır. Katliamda kullanılan kimyasal gaz ise emperyalistlerin vahşi yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur.

Rusya Çeçenistan’dan ne istiyor?

Yarı-sömürge, yarı-feodal ülkeler başta olmak üzere dünyanın geri kalmış ülkeleri bugün emperyalist talan ve sömürüye maruz kalıyor. Emperyalistler gerek sermaye ihracı gerekse de bu ülkelerin tüm zenginliklerini elde etmek için buralara kurdukları fabrikalar vs. şeylerle bu ülkeleri kendine bağımlı hale getirip istediği şekilde at oynatabilmektedir. Bu yağma, talan ve kıyıma karşı gerek ulusal gerek sınıfsal başkaldırılar ise her zaman emperyalistler için bir tehlike olduğu gibi, bu mücadeleler ‘terörist’likle damgalanmış ve ‘özgür dünya’ya karşı girişilen bir saldırı olarak gösterilmiştir.

Bugün emperyalistlerin Ortadoğu ve Kafkaslar üzerine büyük oyunları vardır. Buralarda bulunan petrol emperyalistlerin iştahını kabartırken, emperyalistler arası dalaşın da ana merkezlerinden birini teşkil etmektedir.

Bu genel açıklamaların ardından Çeçenistan’ın Rusya için önemine ve işgal sebebine gelince; öncelikle şunu söyleyelim ki, Rus sosyal emperyalizminin dağılmasının ardından, Çeçenistan Kasım 1991’de bağımsızlığını ilan etmiştir. Çeçenistan’ın bağımsızlığını ilan etmesinin ardından işgale girişen Rusya işgal için; ‘Çeçenistan işgali anayasal düzeni sağlama ve yasadışı güçlerin etkisiz hale getirilmesidir.’ dese de asıl amaç bu değildir. Asıl amaç Çeçenistan’ın Kafkasya bölgesinde ekonomik ve siyasi açıdan kilit ülke olmasından kaynaklıydı. Çeçenistan, Sovyetler Birliği döneminin en eski ve en büyük petrol bölgelerinden biridir. Bu bakımdan petrol endüstrisi bunların başlıcasıdır. Bundan başka, enerji kaynakları da işletilmektedir. Kimya, makine, maden ve besin endüstrisi de önemli yer tutmaktadır. Çeçenistan’ın ekonomisi petro-kimya sanayisine dayanmaktadır. Kafkasya’daki bütün yollar Çeçenistan’dan geçmekle birlikte, ülkedeki demir yolu hattı Terek ve Sunja vadilerini izleyerek Hazar Denizi kıyılarına, Astrahan ve Bakü’ye; Karadeniz kıyısındaki Tuapse’ye ve Azak Denizi kıyısındaki Rostov’a bağlanıyor. Ayrıca Grozni’den diğer kentler ve cumhuriyetlere karayolu bağlantısı var.

Çeçenistan Rusya için vazgeçilmez bir öneme sahiptir. Kafkasya’da stratejik bir öneme sahip olan ve petrol bakımından zengin olan Çeçenistan Rus işgalinin asıl gerekçesidir.

Çeçenistan’a doğru bir önderlik gerekmektedir

Çeçenistan üzerinde Rusya’nın yanı sıra ABD’nin de oyunları söz konusudur. ABD geçmiş dönemde Rusya aleyhine Çeçenistan’da ki İslami grupları desteklerken, buradaki direnişin anti-emperyalist bir rotaya girmemesi içinde elinden geleni yapmıştır. Çeçen ulusunun işgale karşı haklı direnişi anti-emperyalist değil, anti-işgalci bir hat izlemiştir. Proletarya Partisi’nin şehit düşen 4. Genel Sekreteri Cüneyt Kahraman’ın Çeçenlerin direnişteki önderlik sorununa ilişkin yaptığı şu belirleme dikkate değerdir: ‘Bugün menfaatleri gereği direnişten yana tavır koyan ama el altından diğerleriyle kucaklaşmaya da hazırlanan Çeçen burjuvazisinin yarın yine Rus emperyalistlerinin veya bir başka emperyalist gücün etkisine girmesi kaçınılmazdır. Bu nedenle de Çeçenistan’da oluşturulması gereken gerçek proletarya partisinin en acil görevi bir yandan bu işgale karşı bütün gücüyle savaşmak olurken, diğer yandan da halkı gerçek anlamda kurtuluşa ulaştırmak amacıyla kendi örgütlenmesini oluşturmak, güçlendirmek ve yürütülen savaşa önderlik edecek güce eriştirmek olmalıdır.

Çeçenistan Komünist Partisi, yürütülen savaş içerisinde kendi yapısını sağlamlaştırıp, birleşebileceği bütün anti-işgalci güçlerle kendi önderliğinde oluşturulacak bir Milli Birleşik Cephe ile bu gidişata müdahale etmek görevi ile karşı karşıyadır.’

Cüneyt Kahraman’ın bu belirlemesi yerindedir ve doğrudur.

Görülüyor ki, emperyalistler dünyamızı talan ve yağma etmekte ısrarlılar, yarattığımız değerlere el koyarak bizleri katletmektedirler. Dünya halkları ya bu köleliği kabul edecek, ya da bu kuşatmayı paramparça edip yarattığı dünyaya sahip çıkacaktır.