BERLİN DERNEĞİ’NE CEVAP

Hüseyin Akın

Sayın Berlin Çerkes Kültür Derneği Yönetim Kurulu,

Kişilik ve karakterlerinizi gözümüzde ve gönlümüzde abideleştirdiğiniz ibret dolu her satırında şahsınıza ve kurumunuza hayran kaldığımız nadide cümlelerle bezenmiş ve gerçekten mert, sözünün eri, namuslu tüm Çerkeslere örnek olacak yazınızı aldık çok müteessir olduk, teşekkür ederiz.

Yazını o kadar takdire şayan ki, o kadar edebi ve ahlaki temeller üzerine inşa edilmiş ki, neresinden nasıl başlasam, nasıl başlasam diye şaşırıyor insan.

Tutarlı ve gerçekleri yansıtan tek bir cümleniz yok ki, oradan başlayayım.

Haliyle bir ayda yazılan yazıda ancak bu kadar olur.

Malum sizin kapasitenizdeki insanların aklına öyle bir çırpıda bu kadar iftira gelmez. İnsanin uzun uzun oturup düşünüp sağdan soldan fikir alıp yazması gerekir, öyle değil mi?

Şaşırmadım da, sizden sonra Batıray Özbek’in İnternette dolaşan e-maili de, aklı kimden aldığınızı, size kimin sufle verdiğini ortaya çıkardı.

Bu proje kapsamında, kendilerinin de itiraf ettiği gibi, ta başından ulaşabildiğimiz tüm Çerkesleri bilgilendirdik. Sorun nerede?

Nedir bu Çerkes günü: Avrupa Parlamentosunda, kültürel bir etkinliğe sahne olacak bir proje…

  • Kim bu projenin arkasında? Wuppertal’de demokratik olarak seçimi yapılan, Çalışma Grubu…
  • Kim bu projenin arkasında? Almanya, Fransa, Hollanda, İsviçre ve Belçika’daki 8 Derneğimiz…
  • Kim bu projenin arkasında? 50 aşkın derneği bünyesinde toplamış, diasporanın en büyük kitle örgütü KAF-FED…

Bu bir kültürel Proje, Çerkesleri birleştirme vakfı değildir. Beğenirsen katılırsın, beğenmezsen katılmazsın…

Avrupa Parlamentosu’nda gün de bitmedi, bu telaş ya da yangından mal kaçırma da niye?

Bu Proje esnasında Sayın Ehsan Saleh ile Duran Kaya 10 kere görüştü, Bende Aralık ayından beri 19 kere, Sayın Ehsan Saleh bana ve başka şahitlere de, bu projenin yararlı bir proje olduğunu, kendisininse toplantılara geleceğini defalarca söylemiştir.

O zaman niye kimse bu projenin HIRSIZLAMA olduğunu söylemedi, Wuppertal’de toplandık, o zaman neden sustunuz a bugün hayali kampanyalar üretiyorsunuz?

Bu yaygara niye? Asıl derdiniz nedir? Kime hizmet ediyorsunuz? Bunları bilelim, gerisi boş laflar…

Bu proje kimleri, hangi nedenlerden dolayı rahatsız ediyor, bence asıl bunu tartışalım?

Sorun nerede?

Sorun bu proje ile ta başından beri bilgilendirilen  Batıray’ın bana, neden Türkleri bu projeye soktun, demesi ile başladı.

Neden Türkleri

Dikkat edin, terim aynen budur Türkleri (Kaf-Fed kastedildiğini 2 gün sonra, Türkler kim diye sorunca anladım) neden bu projeye soktun oldu.

Yani kendiside Türkiye’den gelme olan bir şahsın, KAF-FED’e Türkler diye hitap etmesini yadırgadım ve hoş bir davranış olmadığını söyledim. Bunun arkasından da bu şahsın şimdi internet sayfalarında yazılı olarak itiraf ettiği, o dönem sözlü duyduğum iftiraların kulağıma gelmesi ile kendisinin bir Adige olduğunu, bir Çerkes’e yakışmadığını, sorun varsa yüzüme karşı söylemesi gerektiğini anlattım.

Ve bir daha kendisi ile de görüşmedik.

Batıray’ın bu olayın dışında kalacağı korkusu ve kişisel egoları ne yazık ki bizleri bu güne getirmiştir.

Bir kişinin kişisel ihtirasları, Çerkeslerin yararına olacak bu projeyi, var gücü ile baltalamaya başlamış ve bu nedenle onlarca kalp kırılmıştır.

Sağa sola, sağlık durumum elverişli değil deyip kendisini acındırsa da, akıl almadık sözlerle engelleme operasyonlarına girişmiş ve buna da hala devam etmektedir.

Başlangıçta hedefleri Yaşar Aslankaya idi, daha sonra Hüseyin Akın, şimdi de Cem Özdemir…

Çamur at izi kalsın…

Toplumumuzun önüne çıkmış Çerkesler kolay yetişmiyor, bu kadar ucuz politika ile insanlara çamur atılmamalı.

Sayın Berlin Çerkes Kültür Derneği Yönetim Kurulu

Bu yazınızla bir insanin kişiliği ve onuru ile oynuyorsunuz. Hakaret ediyor ve suç işliyorsunuz.

Öyle yönetim kurulu gibi genel terimlerin, yani çalı arkasına saklanıp saldırmayın. Mertçe karşıma çıkın, muhatabımızı bilelim.

Sayın Duran KAYA, bu konuda Berlin derneğinden tek muhatabım sensin. Ben sadece seninle bu projeye başladım ve sürdürdüm… Öyle yönetim kurulu deyip bu işin arkasına saklanmak olmaz. Ben sadece seni tanırım. Yaşar Aslankaya’nın da şahit olduğu ve seninle yaptığımız telefon konferansında konuştuklarını unutma…

“Ben Berlin’de başkan olduğum sürece bu iş olacaktır, ister assınlar, isterse başkanlıktan atsınlar, bu toplantı Berlin’de olacaktır”, diye direten sen değil miydin? Ne oldu da senin bu kadar kesin olan kararından caydırdılar, vazgeçirdiler, vicdanin el vermiyor mu bunları açıklamaya.

Sana 19. Ocak 2006’da, sabahın erken saatlerinde, bana telefon açıp, Hüseyin 3 gündür uyuyamıyorum, üzerimizde acayip baskılar var, çekiliyoruz, dediğinde, sana yazdığım e-maili hatırlıyorsundur… Olur ya unutmuşsan ben yine de küçük bir kısmını bu yazıma ekleyeyim…

“Yorulanlar yerlerinde otururlar, kimse bu konuda başkasını iş yapmaya zorlayamaz ama bu noktada toplantıya 1 hafta kala bunlar olmamalıydı…

Toplantıyı yapar, eğer devam etmeyecekseniz, kenara çekilirdiniz, bu işin en doğru yoluydu…

Bana söz verdiğiniz… Söz ağızdan çıkar…  Söz namustur…

ve böylece aynı anda, beni iki kere arkadan bıçakladınız. Çerkes arkadan adam vurmaz….

… biz bu olayı kaldığı yerden, gücümüz yettiğince götüreceğiz. Olayın sahipleri ortaya çıkacak ve tabi ki, bu işe sahipleneceklerdir…  Geri kalanları da kendi vicdanları ile baş başa bırakıyorum…  (19 Ocak 2006)

Vicdaninin o gün neredeydi de, bu güne kadar sustu. Sana, bir Çerkes’in, arkadan vurmayacağını söylemiştim. Seni bu kadar ağır eleştiren mailim karşısında, madem bu kadar bilgin vardı da, neden sustun 1,5 ay bekledin?

Size defalarca neden çekildiniz sorusu yazılı ve sözlü olarak soruldu, (şahitlerin listesi elimizdedir) elinizi vicdanınıza koyun… İnsanlarımıza verdiğiniz cevaplarda belli iken, bu yazı ile kimleri kandıracağınızı zannediyorsunuz ki?

Zaten bütün Çerkes camiası, sizin akıl hocanızın, , “yapmıyoruz”,  “vazgeçtik” deyimlerini ezberledi, sizleri de iyi tanıyor ve biliyorlar.

  • Geçen 21 Mayıs çalışmalarından, “yapmıyoruz”, “vazgeçtik” özür belirtmeden son anda çıkmanız
  • Çerkes günü projesinden “yapmıyoruz” “vazgeçtik” diye neden belirtmeden son anda çıkmanız
  • Ve bu üçüncü olay…  Artik bardak taşmıştır…

Ciddi bir platformda tartışıyorsunuz. Üslubunuza biraz dikkat edin. Yazdığınız yazıların birer kopyasını Sayın Cem Özdemir’e yollayınca, bu iş bozulacak mı zannediyorsunuz? Diyelim ki bu proje dağıldı, sizin elinize gecen ne olacaktır? Ne yaptık diye övüneceksiniz? Halinize acıyorum…

Arkanıza bir bakın, Çerkes dünyasında önemli yeri olan, Berlin Derneği’ni ne hale getirdiğinizi görün, o yığınlara seslenen güzelim Berlin Derneği’nde kaç kişi kaldınız?

Bu yaptıklarınızdan sonra, bakalım hangi yüzle, herhangi bir toplantımıza, herhangi şenliğimize katılacaksınız.

Bu yaptıklarınızdan sonra, insanlarımızın suratlarına hangi yüzle bakacaksınız?

Yazık…

Madem bu yazınızda belirttiğiniz her şeyden o günde bilginiz vardı ki, öyle görünüyor her şeyi en başından beri biliyormuşsunuz, neden insanları uyarmadınız?

İplerinizi elinde tutan insanlar mı bekletti bu kadar zaman sizi, yoksa yazacaklarınızı ancak mı toparlayabildiniz?

Bir insana hakaret ve iftira ederken ettiğiniz hakareti ve iftirayı bir gün insanların huzurunda ispat etmeniz gerektiğini unutmayın.

Ben buradayım, siz de buradasınız o mailde adı geçen herkes hayatta.

Ben Hüseyin Akın bu yazıyı yazan yazdıran ve okuyan ve adı geçen herkesi, insanların ve Tanrı’nın huzurunda, yüzleşmeye davet ediyorum.

Nerede ve ne zaman isterseniz.

Sayın Berlin Çerkes Kültür Derneği yöneticileri ve iftira sahipleri, bu güne kadar alenen ve kapalı kapılar arkasında, hakkımda bir sürü iftira, dedikodu ve asilsiz haberler çıkarılmıştır.

Batıray yazısında ne yazık ki, sizleri de ele vermiştir, suçüstü yakalandınız. Birilerinin kulağınıza fısıldadığı şeylerle, verdiği suflelerle yola çıkanların hali işte budur…

Bu mailde yazdığınız her kelimenin tek tek hesabını bu halkın ve akabinde, yasaların önünde vermek zorundasınız.

Bu iddialarda bulunanlar dediklerini ispat etmedikleri surece, ellerimin yakalarında olacağını lütfen unutmasınlar.