AYAKKABI SIKINCA

KEÇ-I Süleyman Yavuz

Tarihteki değerlerimizden biridir nur içinde yatsın Em.Gen.Salih POLATKAN.

Aynı zamanlarda Kafkasya’da bulunmuştuk. Annesi on yaşında Çeçenistan’dan Türkiye’ye gelmiş bir büyüğümüzdü. Doğal olarak dayı tarafını görmek akrabalarını tanımak adına Çeçenistan’da bulunuyordu.
21 Ağustos 1992 tarihli ”Tolos Çeçenski Respublika” gazetesinin 3.sayfasında resimleri ve röportajları yayınlanmıştı.

Salih POLATKAN ”Askeri ve siyasi yönleriyle MAREŞAL FEVZİ ÇAKMAK”  adlı 1981 basımı bir kitabında derleyicisidir.

Sayın ĞUZAVE Necati DEMİRCİ’nin; Salih POLATKAN hakkında anlattığı ilginç bir anlatıya ortak olalım.

Polatkan, malum birçok insanımızın yaptığı gibi, yabancı bir evlilik yapar. Zaman geçtikçe çatışmalar ön plana çıkmaya başlar. Bitmiştir cicim ayları. Kültürler arası uçurumun eşiğindedir artık.

Ankara’da yaşamaktadırlar, bir baloya davetlidirler. Hazırlıklar yapılmış, yola çıkılmıştır. Polatkan eşine;
– Seni dansa davet ederse kesinlikle dans etmenizi istemiyorum, diye öğütte bulunur. Hiç sevmemektedir  (…) isimli şahsı.

Demeye kalmaz gecenin bir vaktinde (…) gelir, hanımefendiye dans teklifinde bulunur. Hanımefendi hiç tereddütsüz kalkar dansa.

Ertesi gün Polatkan adliye koridorundadır, boşanma davası nedeniyle. Malumunuz eskiden boşanma davaları çok uzun sürerdi

Hanımefendi diretmektedir boşanmamaktan yana. Tam on yıl sürer dava, artık akraba gibi olmuşlardır adliye personeliyle, gide gele.

Sonuncu mahkemenin nasıl sonuncu olduğu ise!

Hakim sorar Polatkan’a ”bu inat niye, nedir derdin?”

Polatkan o sabah gıcır gıcır iskarpin almıştır mahkemeye gelirken.

Hakim bey ”şu iskarpinleri görüyor musunuz” der, ayağını uzatır. Bu sabah
o denli severek ve isteyerek aldım ki anlatamam. Ancak şu anda ayağımı nasıl sıkıyor bilemezsiniz. Mümkün olsa da şimdi hemen çıkarıp atsam, ne iyi olurdu.

Fezlekeye geçen bu savunmadır, boşanmasına yardımcı olan.