ASETİNLERDE TENCİ MEY

Çeviri: Muammer Tekin
Reştzinag Gazetesi 1 Ocak 1991 Sayısı

Asetince’de Ocak ayının bir diğer adı da “Tenci Mey”dir. Kışın ortancı ayı olan bu ayda havalar çok soğuduğu için Osetler bu aya çatırdayan, çatlayan anlamında “Tenci Mey” de derler.

Hıristiyan Osetlerin bu ayda devam ettirdikleri bazı inanış ve alışkanlıklar yakın zamanlara kadar devam etmiştir. Ocak ayı özellikle kutsaldı. Bu aydaki dört Pazar’ı Osetler daha fazla dua ederek geçirirlerdi. Ocak ayında sekiz ayrı inanış şekli ve kutlama, yerine getirilirdi.

Bunlar;

ERTGENENTE (Ateş Yakmak)
SIPPURŞ (İsa Mesih’in Doğum Günü)
BINATI EĞŞEF (Yer, Kişilik Gecesi)
HEYRECITI EĞŞEF (Şeytanların Gecesi)
NOGBON (Yeni Gün)
BADENTE (Oturmacılık-Misafir Gitmek)
DONIŞKEFENTE (Su Taşıma)
FASBADEN (İstenmeyen, Zorba)

ERTGENENTE: Yeni ölmüş olanlar için 5 Ocak’ta yapılırdı. Ölü sahipleri evlerinin önüne sabahtan ateş yakar, yanına üç ayaklı sofra kurarlardı. Sofranın üzerine iki tane ÇİRİ “Velibeğh” tuz ve Yeşil İçki dedikleri bir içki türünü koyarlardı. Komşu ve akrabalar gelerek ateşte ısındıktan sonra yiyeceklerden alıp sonrada dua ederlerdi. Bu tip adetlerde ölülerin anısına kurban kesenlerde olurdu. 

SIPPURŞ: İsa Mesih’in doğum günü olan 7 Ocak’ta yapılırdı. Bu gün üç Velibeğh yapılır, yenilir, içilir ve Allah’a dua edilirdi. Yeni doğmuş çocukları cinlerden ve kışın soğuklarından korumak anlamında ateşler yakılırdı. Mallarını ve canlarını koruması için Allah’a dualar edilirdi. 

BINATI EĞŞEF: 1 Ocak gecesi yapılan bu törende insanlar toplum içindeki yer ve kişilikleri için kurban keserlerdi. Kesilen hayvanlar koyun veya keçi olurdu. Zamanla Hindi ve Tavuk kesilmeye başlandı. Bu gece için yapılan yemekler aile içinde tüketilir, başkaları davet edilmezdi. 

HEYRECITI EĞŞEF: Ocak ayının 14’üncü gecesi yapılırdı. Bu gece için zenginler keçi, fakirler oğlak keserdi. Eski inanışa göre keçi insanlara şeytan tarafından verilmiştir. Bu yüzden gece için sadece keçi veya oğlak kesilirdi. Keçiyi karanlıkta keser, boynuzlarını, dışkı, bağırsak ve kanlarını gömerlerdi. Etleri kulpsuz kazanda kaynatılır, sofraya iki Velibeğh ile beraber getirilirdi. 

Yemekler sofraya konduktan sonra aile fertleri bir müddet şeytanın gelip payını yemesi için ışıkları söndürerek odayı terk ederlerdi. Daha sonra aile reisi odaya girerek yemekleri kontrol ederlerdi. Eğer yemeklere dokunulmadıysa evin kadını evdekiler yattıktan sonra yerlere un serperek şeytanın ayak izlerini tespit etmeye çalışırdı. Bu gece herhangi bir iş yapmak günahtı. 

NOGBON: Yeni yıl hazırlıklarının yapıldığı dönemdir. Osetler yeni yılda JAD adı verilen ve özel içkileri olan KUMEL’in hammaddesini oluşturan karışımı hazırlarlardı. JAD buğdayın yıkandıktan, çimlendirilip kurutulduktan sonra öğütülmesiyle elde edilir. Genelde her zaman yapılmasına rağmen yeni yıl için özellikle hazırlanırdı. Her türlü eğlence ve kederli günler için hazır bulundurulan bu içki türü mayalı türdendir. İyi yapıldığı zaman içeni sarhoş edebilmektedir. Yakın zamana kadar Türkiye’deki Osetler tarafından düğünler için yapılmıştır. Yeni yıl yaklaşırken her türlü hazırlıklar yapılır, hayvan yemlerine kadar her şey tamamlanırdı. 

Yeni yıl kutlamaları için tarlalardan toplanmış tahıl samanları balyalar haline getirilip saklanırdı. Bu saman balyaları kutlama gecelerinde yakılarak her tarafın aydınlanması sağlanırdı. Bu gün için en yeni elbiseler giyilir, adeta bayram havası yaşanırdı. Ev kadınları o gece sabaha kadar hamurdan çeşitli hayvan figürleri yaparak pişirirlerdi. Bunlar raflara dizilir çoğu zaman bunlara yünden örülmüş elbiseler giydirilerek çocuklara hediye edilirdi. İnsanlar bu gece geç vakitlere kadar ayakta olur, yeni gelin ve genç kızların getirdikleri sulara değişikmiş gibi bakılır, senenin bu ilk suları ile yeniden ekmekler pişirilirdi. 

Yiyecek ve içeceklerle süslenmiş üç ayaklı sofralar evlerin bütün bölümlerine taşınarak yenilip içilir, bölmelere özgü dualar edilirdi. Örneğin KEBİTS denilen yiyecek ve içeceklerin saklandığı kilerlerin bereketli olması, yiyecek ve içeceklerle dolup taşması için dua edilirdi. Yine atların barındırıldığı yerlerde Hızır’a dua edilirdi. Amaç daha kaliteli atların olması ve bu atlarla uğurlu yollarda seyahat etmek arzusuydu. Beraberlerinde getirdikleri yiyeceklerden hayvanlara da tattırırlardı. Bunlara benzer bütün bölme ve bölümler için özelliklerine göre ayrı ayrı dua edilirdi.

Yeni yıl için her bölmeye mahsus üç tane ekmek pişirilirdi. (Osetler’de Ekmek, Velibeğh türü tane olarak pişirilen yiyecekler mutlu günler için tek, kederli günler için ise çift sayıda pişirilirdi). Gecenin ilerlemiş saatlerinde tebrikler ve dua faslı başlardı. Sofralar yeniden düzenlenir mümkün mertebe zenginleştirilirdi. Dua için herkes ayağa kalkar, erkeklerin başları açıktır. Eller, sağ el sol elin üstüne gelecek şekilde yukarıya açılarak uzatılırdı.

En yaşlı erkek dua eder diğerleri de amin derler. Duanın genel kaidesi yeni yılın bolluk, bereket, barış ve mutluluk getirmesidir. Konuşmasını bitiren yaşlı, elindeki tastan içmeden masanın en küçüğü olan delikanlıya ikram ederdi. Daha sonra bu sofra için özel olarak pişirilmiş ekmek, hane sayısı kadar eşit parçaya bölünür. (Ekmek kesilirken eşit kesilmesine ve ufalanmamasına dikkat edilirdi.) Yine bu gece en yaşlı için üç ekmek pişirilir, ekmeklerin sahibi bunlardan ikram etmeden kimse yemeğe başlamazdı. 

Genellikle içki içmeyen Oset kadın ve kızlarının bu gece içmeleri normal karşılanırdı. Gecenin geç saatlerinde eğlence sokaklara taşmaya başlar, ateşler yakılır, silahlar atılırdı. Ertesi sabah ev ziyaretlerine başlanır, insanlar her gittikleri eve arpa taneleri götürüp yerlere serperlerdi. Amaç her arpa tanesinin iyilik, refah ve mutluluk getirmesidir. 

Asıl eğlenceler bundan sonra başlardı. Komşularla sofralar kurulur eğlenceler genişleyerek birkaç gün sürerdi. Hıristiyanlık öncesine dayanan bu töreler, Hıristiyanlık sonrasında ise bu dinin getirdiği bir takım kurallar ile birleştirilmiş ve günümüzde de zaman zaman yapılmaktadır. Temelde Kafkasya’daki din anlayışı Türkiye’deki din anlayışına benzememektedir. Hiç bir din yeterince bilinip, uygulanmadığı için problem yaratmamaktadır. Bu nedenle dini olsun veya olmasın insanlar bir şeyleri kutlarken birlikteliği sayabilmekte, ayrım yapmamaktadır. 

BADENTE: Ölü evinde gece oturmak anlamındadır. Yeni yılın ilk hafta başında yapılmaktadır. Yeni cenazesi olan bu evlerde sofralar hazırlanır, komşular gelerek sabahlara kadar yer, içer ev sahiplerine eşlik ederler. Bu gece sofralarda ağaçtan yapılmış bol ışıklı çok güzel şamdanlar olurdu. Bu şamdanlara iplikten yapılmış süsler ve çeşitli meyveler asılırdı. Sofrada oturanlar ölüye tekrar tekrar haklarını helal eder, kalanlara başsağlığı dilerlerdi. Bu gece için komşular davet edilmeden kendileri gelirlerdi. 

DONIŞKEFENTE: Yeni yıl kutlamalarından bir hafta sonra yapılırdı. Ailelerde bayram havası yaşanırdı. Sabah erken getirilen sular o gün misafirlere ikram edilir, bu gün çeşmelerden alınan ilk sular kabul edilirdi. Bu sulardan içenler Denizler ve Suların hakimine dua eder, su perilerine dileklerde bulunurlardı. Oset dilinde suların hakimi DONBETTIR diye adlandırılır. 

Osetlerde günümüzde de devam eden törelerin bir çoğu çok eskilere dayanmaktadır. Zamanla birçok gelenek uygulandıkları ortama göre şekil değiştirmiştir. Bu gün aynı insanların töreleri Osetya’da farklı Türkiye’de farklı uygulanmaktadır. (…) 

FASBADEN: Yaklaşık Türkçe’si “Zorba, İstenmeyen” şeklindedir. Bu ananenin doğuşu ile ilgili önce bir masal anlatmamız gerekecek.

Günün birinde YEMMİNE Digoron köylerinden birine doğru yola koyulur. (YEMMİNE’nin Yaklaşık Türkçe’si ‘Elinin Körü’ dür.) Kendisini görüp tanıyan GAYMANTI sülalesinden CİMİ adında biri nereye gittiğini sorar. YEMMİNE, GAYMANTI CİMİ’nin evine gittiğini söyler. Bunu anlayan CİMİ kestirme yoldan koşarak evine gelir, bütün kapı cam ve baca deliklerini kapatır. Evdekileri de YEMMİNE geldiğinde eve sokmamaları konusunda uyarır. Ancak töre gereği CİMİ’nin yanına çıkmayan evin yeni gelini olaydan habersiz kalır. YEMMİNE gelince de bilmeyerek kendisini içeriye alır. YEMMİNE bulaşıcı hastalık halini alarak aileye musallat olur. CİMİ felaketten köy halkını haberdar eder. Köylüler kendilerini koruması için iyilik meleği ZUVARİ DAVEG’in yanına sığınırlar. DAVEG onları özel sandığında saklar. YEMMİNE onlara ulaşmak için duman şekline bürünürse de DAVEG onu üfleyerek uzaklaştırır. 

YEMMİNE çıra kütüğü şeklini alarak insanların üzerine yuvarlanır. DAVEG kütüğü okuyla üç parçaya böler, parçaların ikisi uzaklara fırlar üçüncüsü orada kalır. Sandıkta saklanan köylüler çıkarak YEMMİNE’yi aynı sandığa kilitlerler. Köylüler YEMMİNE’den kurtuldukları için o gün bu gündür bu olayı Ocak ayında anarlar, ziyafetler düzenlerler.