ARAMIZDA AJAN VAR MI?

Kuban Paul Seauhmann
31.12.2005

Biz Çerkesler dünyanın en karmaşık duygularına sahip kültürlerinden biriyiz. Hem gülümsemeniz hem düşünmeniz için bu hafta size bazı fıkralar aktarmak istedik.

Çerkesler kavgacı mıdır sizce? Bizce değil ama aşağıda fıkra pek öyle demiyor.

Dağıstanlılar kavga etmeyi çok severlermiş. Bir gün Rus’un biri Dağıstanlının arabasına çarpar. İçinden 3 Dağıstanlı çıkar ve adama:
– Kavga edeceğiz.
– Abiler affedin, özür diliyorum.
– Yok. Biz kavga edeceğiz.
– Abiler polis çağıralım hata kiminse ödesin.
– Yok kavga edeceğiz.
– Tamam ağabeyler, ben sizin hasarı ödeyim, kavga etmeyelim.
– Yok arkadaş. Biz kavga edeceğiz.
– Peki o zaman ben sizin hasarı ödeyim, alın arabam da sizin olsun”
– Mümkün değil kavga edeceğiz.
– Tamam ama böyle kavga olur mu? 3’e 1. Olmaz valla…

Dağıstanlı lider, yanındaki arkadaşına döner,
– Geç Rus’un yanına. Kavga edeceğiz…

Kıssadan hisse…

Geçen yıl forumlarımızda yabancılarla evlilik konusu çokça tartışıldı. Bizde bir fıkrayla farklı bir perspektif ortaya koyalım.

Politikacı, yoksul bir Çerkes’e ziyarete gitmiş demiş ki: ‘’Senin oğlana bir eş bulalım, zamanı geldi artık.’’

Çerkes şaşırmış; ‘’xhabzemize göre, oğlumun işine karışmam doğru değil.’’

Politikacı: “Ama bu kız Rahmi Koç’un kızı” deyince, Çerkes “aaaa… Tamam o zaman” demiş ve durumu kabul etmiş”

Sonra Politikacı Rahmi Koç’un evine gitmiş: “Kızınız için harika bir koca adayı buldum” demiş.

Rahmi Koç şaşırarak: “İyi de benim kızım daha çok küçük” diye itiraz etmiş.

Politikacı: “Ama bu genç adam Dünya Bankası’nda başkan yardımcısı” deyince, Rahmi Koç: “Aaaa… Tamam o zaman” diyerek duruma hemen razı oluvermiş.

Sonunda bizim politikacı Dünya Bankası Başkanı’nı ziyarete gitmiş ve demiş ki: “Başkanım, size harika bir başkan yardımcısı adayı buldum”

Başkan şaşırmış: “İyi ama benim zaten ihtiyacımdan fazla yardımcım var” deyince, politikacı: ‘’Ancak bu Rahmi Koç’un damadı” demiş.

Başkan da “Aaaa… tamam o zaman” demiş.

Bu fıkra Laz kardeşlerimiz için anlatılmış, ancak bizleri bu denli güzel yansıttığı için sizinle paylaşalım dedik.

Başkan Temel, bir hapishaneyi ziyaret etmiş. Bir tanesi dışında tüm mahkumlar suçsuz olduklarını, haksızlığa uğrayıp hapse düştüklerini anlatıyormuş.O tek mahkum şeytana uyup bir suç işlediğini, cezasını hak ettiğini söyleyince, Temel hapishane yöneticilerine dönmüş;
– Ha pu atamu serbest birakun, öteçi masum insanların ahlakını bozmasun!

Çerkes’ten ajan olur mu? Neden olmasın. Son zamanların en çok konuşulan konularından biri de ajanların derneklerimizde vakıflarımızda cirit attıklarıydı. Saklayacağımız ne var ki, ajanların içimizde olmasından çekinelim. Çerkeslerin tek derdi kültürlerini korumak. Umarız aşağıdaki gibi ajanlar yoktur içimizde.

CIA, Rusya’da bir kasabaya casus yerleştirecek, çevrede Rusların nükleer araştırma merkezleri var. Ancak öyle bir casus olacak ki, tıpkı bir Rus gibi…

Önce Amerika’da, Rusya’daki kasabanın bir benzeri yapılmış, yüzlerce kişi arasından seçilen casus adayı, yıllarca bu yapma kasabada yaşamış… Rusça’yı o bölgenin lehçesiyle öğrenmiş… Ruslar ne yer, nasıl içer, nasıl şakalaşır, nasıl kızar, hepsi en ufak ayrıntısına kadar öğretilmiş ve zamanı gelince bir imtihandan geçirilip, uçakla kasabanın çevresine atılmış.

Amerikalı casus, kasabaya adımını atar atmaz, eliyle koymuş gibi meyhaneyi bulmuş, dalmış içeri, herkesi Rus usulü selamlamış ve meyhaneciye votka söylemiş…

Meyhaneciyle oradan, buradan, sağdan soldan konuşmaya başlamışlar, zaman geçmiş, meyhaneci casusun omzuna elini atmış!

“Haydi Co, kalkıp karakola gidelim, seni teslim edeyim.” Amerikan casus şaşırmış ama bakmış kurtuluş yok, kaçamayacak, yola çıkmışlar…

Amerikalı dayanamamış, sormuş:

“Çok merak ediyorum, benim Amerikalı olduğumu nasıl anladın? O kadar güzel Ruslaşmıştım ki.”

Meyhaneci gülmüş: “Her şeyin tamam olmasına tamam da, bizim buralarda pek zenci Rus bulunmaz.’’