ANNA AHMATOVA

Hazırlayan: Tuğrul Asi Balkar
Adige Edebiyatı, 11 yıllık okulların 9. sınıfları için
Çeviri: ACHUMIJ Hilmi

Rus Edebiyatı’nın en büyük kadın şairi, Akmeizm akımının temsilcisi Anna Ahmatova 23 Haziran 1889’da Ukrayna’da Odesa yakınlarında Bolşoy Fontan’da doğdu, 5 Mart 1966’da Moskova yakınlarında Domodedovo’da yaşamını yitirdi.

Asıl adı Anna Andreyevna Gorenko idi. Babası gemi mühendisi olan Ahmatova’nın çocukluğu Çarskoye Selo’da ve Petersburg’ta geçti. Kiev ve Petersburg Üniversitelerinde hukuk, edebiyat ve tarih öğrenimi gördü. 1910 yılında Akmeist okulun kurucusu ünlü şair Nikolay Gumilyov’la evlendi. İtalya, Fransa ve Almanya’yı gezdi. 1917 Ekim Devrimi öncesinde eşinden ayrıldı, 1918’de 1921 yılına dek sürecek ikinci evliliğini Vladimir Shileyko ile yaptı. Nikolay Gumilyov 1921’de kurşuna dizilerek öldürüldü. Gumilyov’la olan evliliğinden olan oğlu Lev Gumilyov 1938–1956 yıllarını tutukevleri ve çalışma kamplarında geçirdi. Üçüncü eşi Nikolay Punin de 1949’da tutuklandı, 1953’te Sibirya’daki çalışma kampında yaşamını yitirdi.

Şiirleri 1925–1946 yılları arasında çeşitli engellemelerle karşılaştı. Daha sonra ise aşırı kötümser, erotik, mistik, Rus halkına ve siyasete karşı duyarsız olduğu gerekçesiyle ‘burjuvalıkla ve ‘bireycilikle suçlanarak yasaklandı, Sovyet Yazarlar Birliği’nden çıkarıldı, var olan kitapları yok edildi. Şiirleri üzerinde baskı, engelleme ve yasaklamalar 1953 yılında Stalin’in ölümüne kadar sürdü. Bu süre içinde edebiyat eleştirisi, Puşkin üzerine incelemeler, Victor Hugo, Rabindranath Tagore, Giacomo Leopardi, ve çeşitli Ermeni ve Koreli şairlerden çeviri ve incelemeler yayınladı. 1964’te Etna Taormina Şiir Ödülü’ne değer görülen Anna Ahmatova’ya, 1965’te Oxford Üniversitesi Onursal Edebiyat Doktoru unvanı verilmiştir. Kısa, lirik, içten konuşma tarzında, Rus halk şarkılarının esintilerini taşıyan şiirleri, içerdiği duyguyu okuyanın iliklerine dek duyumsatan, bireysel ve toplumsal insanlık durumlarını içe dönük kırılgan bir derinlik ve incelikle, mistik çağrışımlarla dile getirir.

AHMATOVA’dan ÜÇ ŞİİR

YURT

‘Bizden
Yalını yok, daha
Onurlusu bizden, daha
Az gözyaşı dökeni yok.’
(1922)

Yüreklerimiz tılsım gibi takınmaz yurdu,
Yurt ozanın elleri altında hıçkırmaz,
Kanatmaz bir türlü unutamadığımız yaraları
Acı uykularımızda. Vadedilmiş ülke değil.
Ruhlarımız değer biçmez yurda
Alınıp satılacak bir mal olarak;
Hastası, yoksulu, sessizi bu dünyanın ki
Çoğu aklımıza bile getirmeyiz yurdu.
Evet, bizim için galoşlarımızdaki çamur,
Evet, dişlerimizin arasına giren, bizim için
Kumdur, ezeriz, ufalarız, öğütürüz,
O ince, temiz toprağı.
Ama yatacağız içine, otları, çiçekleri olacağız,
Utanmasız, sıkılmasız diyeceğiz ki: Bu yurt bizim.

1961 Leningrad
Çeviri: Sabit Yılmaz – Mustafa ZİYALAN

TAŞ BİR SÖZCÜK DÜŞTÜ PARÇALANDI

Taş bir sözcük düştü parçalandı
Henüz yaşayan göğsümde.
Zararı yok, ben zaten hazırdım.
Gelirim bunun da üstesinden.
Başımda işim çok bugün:
Belleği sonuna değin öldürmek gerek,
Taşlaşması gerek ruhun
Ve yaşamayı yeniden öğrenmek.
İşte… Yazın hışırdayan sıcak soluğu
Bayram gibi sarıyor pencereyi.
Ben çoktan sezmiştim bu
Aydınlık günü ve boş evi.

Çeviri: Azer YARAN

BİLMİYORUM, YAŞAMAKTA MISIN, ÖLDÜN MÜ?

Bilmiyorum, yaşamakta mısın, öldün mü?
Dünyada bir yerlerde bulabilir miyim seni
Yoksa akşamın yaslı karanlığında
Bir ölüyü mü düşünmeli..

Her şey senin için: Gün boyunca dualarım,
Uyuşturan ateşi uykusuz gecelerin;
Şiirlerimin beyaz sürüsü,
Ve mavi yangını gözlerimin.

Hiç kimse daha yakın olmadı bana,
Hiç kimse böylesine üzmedi beni,
Acıya salıp gidenler bile,
Okşayıp bırakanlar bile hatta.

1915
Çeviri: Ataol BEHRAMOĞLU