ANLAT, ANLATABİLİRSEN!

YEMUZ Nevzat Tarakçı
21.04.2007

Gençlerin olmadığı yerde geleceği konuşmanın ne kadar yanlış olduğunu anlat!

Çerkes gençlerinin iyi yetişmesi için derneklerimize düşen görevin büyüklüğünü…

Derneklerimizdeki dumanlı odalarda zamanını ve enerjisini masa başında cömertçe harcayan üyelerimizin, başka yapacak önemli işlerinin de olması gerektiğini

Anlat, anlatabilirsen!

Anlat, “yemuk” ve “günah” la başlayan cümlelerle yok ettiğimiz gençlerin sayısını!

Anlat, “Çerkesliği derneğe kadar gidebilmek” sanan mükemmel Çerkeslerin (!) varlığını.

Anlat, Adigeliği, “yakın köydeki cenazeye gitmekten ibaret” sananları…

Anlat, derneklerimizdeki her yeni yönetime destek olması gerekirken, onları insafsızca eleştirenleri, kıranları, dökenleri…

Namaz çıkışında cami avlusunda garip ve sefil bekleşen, dernek dedikodularıyla vakit geçiren yaşlılarımızın varlığını…

Anlat, anlatabilirsen!

Her ortamda toplumu ve kültürü adına konuşmayı doğal hak kabul eden ama derneğe aidat ödemekten kaçınanları…

Anlat ümitsizleri, yılgınları, kırgınları…

Anlat, incir çekirdeğini doldurmayacak şeyler için kırılanları, küsenleri!

Sadece yaşlı olduğu için saygı gören; genç olduğu için ciddiye alınmayanları anlat!

Türk veya Rus düşmanlığı yapanların Çerkesliğe ne kazandırdığını…

Anlat, anlatabilirsen!

Fert boyutunda, aile bazında ele alınmayan Çerkesliğin yaşatılamayacağı gerçeğini…

Çerkes ırkçısı olanların,

Bilmeden konuşanların,

Eğitime inanmayanların,

Dünyada her şey değişirken geleneklerimizin de değişip gelişebileceğini kabul edemeyenlerin Çerkesliğe verdiği zararın boyutunu anlat! 

“Ben dostlarımı ne kalbimle, ne de aklımla severim
Olur ya kalp durur, akıl unutur…
Ben dostlarımı ruhumla severim,
O, ne durur ne unutur!”
diyen sevdalıların temiz sevgilerini anlat!

Başarıya giden yolun sevgiden, birliktelikten geçtiğini anlat!

Engellerin sevmekle aşılabileceğini ama birbirimizi gereği kadar sevemediğimizi anlat!

Sevebilmemiz gerektiğini…

Anlat, anlatabilirsen!

“Her fikrin babası, her işin başı, dünyanın merkezi benim!”

“Ben süper kurtarıcıyım, tek ve benzersizim!” demenin yanlışlığını anlat!

Haddini bilmenin büyük erdem olduğunu…

Yorgunlukların, ümit ve aşk yolunda olursa, acıların lezzete, azapların saadete dönüşeceğini…

Anlat, anlatabilirsen!

Vicdanlarında hoşgörüyü barındırmayanların, acı ve ıstırap çekmekten kurtulamayacaklarını…

“İfrat ve tefrit” in  “ifrit” olduğunu, bunların hakikatin kanatları değil, fikirsizliğin koordinatları olduğunu…

İfrat ve tefritten kaçınarak denge insanı olmamız gerektiğini

Anlat, anlatabilirsen!

İnsanların davranışlarında akıl ve mantıktan çok duyguların etkili olduğunu…

Katı ve kuru ifadelerin muhatabın düşmanlık duygularıyla köpürmesinden başka işe yaramadığını…

Zayıf karakterli basit insanların en büyük silahlarının karşısındakileri küçümsemek olduğunu…

Etrafımızda şafak vakti doğup gün batımında ölen yığınla insan olduğunu…

Olumsuz eleştirilerin gençleri kültüründen soğuttuğunu…

Thamadelerin, anne ve babaların kendi dönemleri ve kendi kriterleriyle gençleri değerlendirmelerinin yanlışlığını…

Söze “Bizim zamanımızda…” diye başlamanın gençleri ne kadar gerdiği, gerçeğini…

Anlat, anlatabilirsen!

“Biz yapamayız, biz başaramayız” tavırlarının çok yanlış olduğunu…

Gençlere kültürlerini öğretmek, dillerini kavratmak için onların sıklıkla bir araya gelmelerinin önemini…

Anlat, anlatabilirsen!

Düğünlerimiz ve cenazelerimiz yok olursa bizim yaşayamayacağımız hakikatini…

Kitle iletişim araçlarından layıkıyla faydalanamazsak Çerkes olarak kalamayacağımızı…

Bir televizyonumuzun olmayışının ağır bedelini,

Anlat, anlatabilirsen!

Kendini kurtarmadan ülkeler kurtarmaya kalkmanın yanlışlığını…

Güzel düşüncelerin paylaşım ortamı olması gereken “Kafkas sitelerinde” huzursuzluk çıkarmanın yanlışlığını…

“Gençler niye bizim kadar dili ve kültürü bilmiyor!” diyerek onları dışlamanın insafsızlığını…

Dönüş konusunda gerekli bilgiye sahip olmadan bu işin kişisel ve uluslar arası boyutlarını kavrayamadan duygusal laflar etmenin…

Mikro düşüncelerin mikro milliyetçiliği tetiklediğini, bunun da sivrilikleri artırdığı gerçeğini…

Anlat, anlatabilirsen!

Gençliği, dil ve kültür bilincine sahip, kimliğiyle barışık yetiştirmenin sanıldığından da zor bir program olduğunu…

Herkesin düzeltmeye önce kendisinden başlaması gerektiğini…

Adige toplumunun en büyük hastalığının “ benlik ve kıskançlık“ olduğunu, acilen bunlardan kurtulmak gerektiğini

Anlat, anlatabilirsen!

Kendini değil, davanı; davranışlarında, icraatında…

Anlat, anlatabilirsen!

En ümitsizimizin, en zayıfımızın bile bir mum yakabilecek güce sahip olduğunu…

Karanlığa küfretmek yerine, hepimiz birer mum yakarsak etrafın nasıl aydınlık olacağını…

Anlat, anlatabilirsen!