ADİGE XASE TARİHİNDEN BİR KESİT

Prof. Dr. Ç’IRĞ Ashad
Adige Devlet Üniversitesi, Dil ve Kültür Fakültesi Dekanı, Tarih Bilimi Profesörü.
Adige Mak, 12 Şubat 2009 (*)
Çeviri: HAPİ Cevdet Yıldız

ADİGELER KATINDA HALK MECLİSİ’NİN/XASE’NİN TAŞIDIĞI ÖNEM (ХАСЭМ АДЫГЭХЭМ МЭХЬАНЭУ РАТЫШТЫГЪЭР)

Adige ulusunun bağımsız olduğu bundan önceki -1864 öncesi- dönemde Meclis, Adigeler katında özel bir önem taşıyor ve büyük bir işlev görüyordu. XVIII-XIX. yüzyıllarda Adigelerin yaşadıkları toprakların tümünde sözü geçen  bir devletimiz ve devlet yönetimimiz/yöneticilerimiz yoktu, her bir topluluk başına buyruk yaşıyordu. Aralarında beliren anlaşmazlıklardan zarar görüyor ve sıkıntı çekiyorlardı, bu durum birleşip tek bir bütün olarak  düşmanın karşısına çıkmalarını da engelliyordu.

Ancak Adige Meclisi ulusu birleştirmek için uğraşıyordu. XIX. yüzyılın ilk yarısında Abzegh, Shapsugh ve Natuhayların yaşamında Meclis’in taşıdığı işlevi, aşağıdaki dizelerde anlatmaya çalışacağız.

Herkesçe bilindiği gibi, o dönemde, bu soydaş toplulukların ilişkileri demokratik kurallara göre düzenlenmişti. XVIII. yüzyıl sonlarında feodalizm tasfiye edilmişti. Egemenlik emekçi köylülerin (fekol’ların) elindeydi. Önemli kararlar, belli aralarla (игъорыгьоу) toplanan meclisler eliyle alınıyordu.

Abzegh, Shapsugh ve Natuhaylar, önemli sorunlar belirdiğinde, sorunları ele almak ve çözmek için, Meclis’i acil olarak da topluyorladı.

Adige Meclisi demokratik kurallara uygun olarak oluşturulmuştu. Kişiye verilen önem, kişinin çıktığı  sınıfa göre değil, kişinin ulusu yararına yaptığı ve başardığı çalışmalara göre belirleniyordu. Sırf bey (pşı) ya da soylu (verk) olmak, Meclis açısından, özel bir anlam taşımıyordu.

Adigeler arasında bulunmuş olan İngiliz gezgini J. Longworth 1840’da şöyle yazmıştı: “Kişinin yaşı, yiğitliği, yerinde ve doğru konuşuyor olması, bunlar  geçerli olan ölçütlerdir. Böyle kişiler toplum önderleri/sözcüleri oluyorlar”. Rus biliminsanı Karl Stal’ın yazdığına göre, Adigelerin değer verdiği kişiler,  kişilikli (лIыгъэ зыхэлъ) ve ulusu için canını esirgemeyecek (псэемыблэжь) ölçüde  çalışan kişiler idiler. Akıllı (Iушэу), kararlı (пытэу) ve konuşmasını bilen kişilere “samimi, içten kişi” (лIы губзыгъ) derlerdi.

Ulusu için mücadele etmiş akıllı ve cesur (псэемыблэжь) kişileri tanıtan yazılar günümüze  erişmiştir. Örneğin Ş’upek’o Şamuz (ШIупэкIо Шамуз) ünlü Meclis (Xase) başkanlarından biriydi. Adige Ulusunun bağımsızlığını korumak için   çarpışan önde yiğitlerimizden biri de oydu. İki kardeşi dahil otuz iki (щэкIырэ тIурэ ) akrabası Rus saldırganlara / istilacılara (техакIохэм) karşı verilen savaşlarda can vermişti.  “Onlar için yas tutmuyorum, tek dileğim, onlar gibi onurlu bir biçimde ölmektir” (Ахэр сэ згьаехэрэп,  джащ фэдэ лIэкIэ дахэкIэ сылIэнэу сыфай нахь) demişti Şamuz. İngiliz James Bell, 1837’de Şamuz ile tanıştırılmıştı. Bu ünlü Adige ordu komutanına ilişkin olarak J. Bell şöyle yazıyor: “Tanıştırıldığım bu kişi sakin (рэхьат) ve sıradan (тынчэу) biriymiş  gibi görünüyordu, ama kararlı biri olduğu da anlaşılıyordu. Zayıftı (одыгъ), ama uzun boyluydu ve uzunca bir ak sakalı da vardı. Yaşamı, İzmail kalesinin kuşatıldığı günden beri  savaş içinde geçmişti. Kısaca söylemem gerekirse, hangi savaştan kaldığını kendisinin de anımsayamadığı çok sayıda yara izi taşıyordu”. 

Ünlü Meclis başkanlarından ve ordu komutanlarından biri de Tığujıko Kızbek (Тыгъужъыкъо Къызбэч) idi. Kızbek’e, yiğitliğini tanımlamak üzere “Çerkeslerin Aslanı” (адыгэхэм яаслъан) diyorlardı. Rus istilacılar, Shapsugh diyarında, Satruk (Сатрыку) yakınında bir kale inşa etmişlerdi, ama kaleyi fazla bir süre elde tutamadılar. Kızbek komutasındaki Adigeler  kısa bir süre içinde kalenin üzerine yürüdüler. Ruslar 1832 yılında kaleyi  tahliye etmek zorunda kaldılar.

Ülke yönetimi ile ilgili işleri başarıyla örgütleyen kişilerden  biri de Abzegh Meclisi Başkanı Hatko Zeçeriya (Zekeriya) idi. O’na büyük bir saygı duyan Abzeghler 1847’de bir devlet örgütlenmesini  gerçekleştirdiler ve beş yerel yargı organının (alt mahkeme)  üzerinde bir Yüksek Yargı  organı (Yüksek Mahkeme)  kurmayı başardılar.

Adigelere saldıran Rus odularına karşı alınacak savunma önlemleri Meclis’te  görüşülüp kararlaştırılıyordu. Her yüz ailenin kendi içinden  seçtiği iki kişi Meclis’in (Xase’nin)  toplantılarına   katılıyordu.

1831 yılında Rus deniz birlikleri Karadeniz kıyılarına yönelik genel bir çıkartma harekatını başlattılar, Adige Meclisi (Адыгэ Хасэ) ulusu düşmana karşı direnişe çağırdı. Tarihi belgelerde yazıldığı gibi, Adigeler ile soydaşları Wubıhlara   boyun eğdirmek için, Rus generalleri Karadeniz kıyılarında kaleler kurma, Adigeleri abluka alına alıp dış dünyadan tecrit/izole etme  kararlarını uygulamaya koymuşlardı. 1831-1839 yıllarında Gelencik, Novorossiysk, Navaginsk (**) ve daha başka birçok Rus askeri kalesi, Karadeniz kıyıları boyunca inşa edildi. Kale inşaatlarının başlatılması öncesinde, Adigelere saldıran Ruslar, kıyı boyundaki      Adige yerleşimlerini ateşe vererek yok  ettiler, sel gibi de kan akıttılar ve insanları öz topraklarından attılar.

Adigeler kuşkusuz Rus çıkartmalarına karşı durdular. 1838 yılında General Simborski komutasındaki Rus ordusu Ş’açe’ye (Soçi) çıkartma yapınca, Dağ halkı (къушъхьэчIэсхэр) saatlerce süren kanlı bir direnişte bulundu. Rusların Ş’açe’yi ele geçirmeleri, sayı çokluğu yanında,  birlikte getirmiş oldukları topları sayesinde gerçekleşti. Ama Rusların “Karadeniz Kıyı/Kordon Hattı” adı altında   kıyı boyunca açtıkları/inşa ettikleri  askeri yol üzerinde sıralanan bu kaleler, Adigelerin direnişini bastırmaya yetmedi.

1840 yılında Adigeler ve Wubıhlar, birlikte, yiğit Berzeg Hace komutasında Rus kalelerini hedef alan genel bir karşı saldırıyı başlattılar. 7 Şubat’ta Adigeler Psışşuape (ПсышIуапэ) yerinde bulunan Lazarevsk kalesini ele geçirdiler. Belgelere göre, özgürlük savaşçıları, gün ağarmak üzereyken, büyük bir sessizlik içinde kaleye doğru ilerleyip kale duvarlarına  tırmanmaya başladılar. Ruslar anında durumun  farkına vardılar, Adigeleri topçu ateşi ve tüfeklerle  karşıladılar. Ama Dağlılar  hızla kalenin içine girdiler ve keskin kılıçlarıyla istilacıların üzerlerine yürüdüler ve kaleyi ele geçirdiler. Barut fıçılarını alıp ardından kaleyi  yerle bir ettiler.

Aynı yıl, 29 Şubat’da Velyaminovsk kalesi (Tuapse Irmağı yamacındaydı) Adigelerin eline geçti. 22 Mart’da Mihailovsk kalesi, 2 Nisan’da da Nikolayevsk kalesi Adigelerin eline geçti. Kalelerin ele giçirilişi sürecinde Abzegh, Shapsugh, Natuhay ve Wubıhlar büyük bir savaş potansiyeli taşıdılarını ve savaşmak konusunda kararlı olduklarını da göstermiş oldular. Her topluluk ayrı askeri birlikler oluşturmuştu, her bir topluluk kendi flama ve bayrağını taşıyordu. Başlarında komutanları ve en yiğitleri  vardı, yüzer kişilik birliklerden oluşuyordu Adige ordusu.

Adige Ülkesi’ni koruma amacıyla Meclis/Xase, değişik görevler de üstlenmişti. Silahlı mücadele yanında diplomatik girişimlerin gereği de biliniyordu. Bunu ilk  gündeme getiren de Zaneko Sefebey (***) idi. Seferbey Mart 1831’deki Meclis toplantısında, yardım aramak üzere Türkiye’ye elçiler (л1ык1о) gönderilmesini önerdi. Öneriyi yerinde bulan Meclis,  Zaneko Seferbey başkanlığında bir heyetin Türkiye’ye gönderilmesini kararlaştırdı. Heyete Adige/Çerkes Ulusu adına dış ülkelerle görüşmelerde bulunma yetkisi verildiğine ilişkin yazılı bir  belge de verilmişti. Belge iki yüz Adige önde geleni ve yöneticisi tarafından imzalanıp mühürlenmişti. Heyet Padişah ve önde gelen Osmanlı devlet adamları ile görüştü. Görüşmeler sonunda Seferbey, Türklerin Çerkeslere yardım etmeyeceklerini anladı. Türkler, bir süre önce imzaladıkları 1829 Edirne Barış Antlaşması’nı bozmak istemiyorlardı. Edirne Antlaşması’nın dördüncü maddesine göre, Çerkesya (Adige Ülkesi) Rusya’nın bir parçası olarak kabul edilmişti. Zaneko Seferbey, Edirne Antlaşması’nın haksız, dürüstlüğe aykırı ve hukuksal dayanaktan yoksun olduğunu biliyordu.

Bu aleyhte oluşuma karşın, Seferbey, yine de, İstanbul’da kalmayı, Adige ülkesinde gerçekleşmekte olan olayları doğru bir biçimde dış dünyaya duyurmayı gerekli gördü. Adige önderlere mektuplar yazarak düşmana karşı kararlı bir mücadele yürütülmesini istedi. 1833’te Seferbey, yanındakilerden Jaji Alibey’i (Жъэжъые Алибей) Adige ülkesine gönderdi. Bu Adige diplomatı, Shapsugh ve Natuhaylar Meclisi toplantısında bir konuşma yaptı ve Zaneko Seferbey’in mektubunu okudu.

Zaneko’nun yanındaki heyette Harzeko Mış’evest ile Bestlıney Hace de bulunuyordu. Bey (pşı) tanımayan bu kişiler Adige Meclisi’nin temsilcileri olarak İngiltere ve Fransa’ya da gitmişlerdi. Delegasyondan Barakay oğlu Dziaş İsmail (Дзиаш Исмахьил Бэрэкъае ыкъор) ve Kustarıko İsmail de (Кустарыкъо Исмахьил) ulusu için canla başla çalışanlardandır.

Meclis’in belli bir toplanma yeri ve çalışma süresi yoktu. Gerektikçe toplanıyordu. Görüşülen konuya göre toplantı süresi değişiyordu. Örneğin, 1846’da imam (ефэнды) Mıhamet Haceko’nun isteği üzerine Adagum Irmağı kıyısında toplanan Meclis on gün çalışmıştı. Meclis’e katılan insan sayısı birkaç on kişiden başlayarak birkaç bin kişiye ulaşabilirdi. Örneğin, 1863’te Fransız Fonwill’in de yer aldığı Meclis/Xase toplantısına dört bin kişi katılmıştı.

Çok kişi toplanmış olsa da, Meclis toplantıları hızlı/verimli/düzenli ve sakin geçerdi. Dış ülkelerden gelmiş olan biliminsanı ve temsilciler bu toplantıları şaşkınlıkla karşılıyorlardı. J. Longworth şöyle yazmıştı: “Toplantılarda sükunet ve saygı kuralları geçerlidir. Gürültü çıkarmayı, bağırıp çağırmayı ve küfür etmeyi kendilerine yakıştırmıyorlar”. Herkes Meclis’te konuşma hakkına sahipti, ancak kırk yaşın altındakilerin konuştuğu  pek  görülmezdi.

Meclis kararları toplumun her kesimine  duyurulurdu. Meclis kararlarını yerine getirmek için ant içilirdi. Meclis kararları “Defter” denilen bir karar defterine yazılır ve Meclis üyelerinin mühürleriyle mühürlenirdi. Mühürü olmayanlar da  parmağını mürekkebe batırıp  karar defterine basardı.

Meclis sadece politik bir organ değildi, yargı işlerini de çözerdi. Biliminsanı Frederic Dubois de Montperre’nin yazdığına göre, cinayet davalarını yargılamak üzere Meclis, 15 kişilik bir yargıçlar kurulu (mahkeme heyeti) oluştururdu.

İnsanları koruma altına almak ve yoksullara yardımcı olmak Meclis’in başta gelen  görevleri arasındaydı. Adige Meclisi’nin, ulusu ilgilendiren tüm konularda düzenleme ve çalışmalar yaptığı bilinmektedir.

BİLGİ NOTLARI:

(*) “Adige Mak”ın bu yazısı, “Adige, Çerkes” sitesinden alınıp tarafımdan çevrilmiştir. Ne yazıktır ki, “Adige Mak” gazetesi, böylesine önemli bilimsel  yazıları, kendi internet sitesine pek koymuyor. “Adige Mak” sitesinin, gazete yazılarının tamamını  vermesi, bir internet arşivi oluşturması, arşivi okuyucu ve araştırmacıların hizmetine açması için, öncelikle okuyucuların  ilgili makamlar katında  girişimlerde bulunmaları yararlı olur diye düşünüyorum. -HCY.

“Адыгэ макъ” гъэзетэм ш1эныгъэлэжь тхыгъэхэр икъунэу интертетым къыритырэп, тэри ш1эныгъэлэжь тхыгъэмэ апэчыжэу тыкъанэ. Гъэзетэм тхыгъэ пстэури интернетым къырилъхьэн ик1и интернет архчив игъэпсын фэш1к1э Урысие ик1и Адыгэ Республикэ тхьэматэхэм/1эшъхьэтэтхэм  макъэ ягъэ1угъэмэ, лъэ1у тхылъхэр афэгъэхьыгъэмэ  иш1уагъэ къэк1ошъун с1оу сегупщысэ-Хь. Дж.

(**) Navaginsk kalesi bugünkü Ş’açe yerinde kurulmuştu. -HCY

(***) “Zaneko Seferbey” (ölümü 1858), önceleri bir Rus subayı idi, ancak Rus istila harekatı başlayınca, Rusları bırakıp  Adigelerin safına katılmıştı. 1853-1856 Kırım Savaşı sırasında “Çerkezistan Valisi Sefer Paşa” adı altında Osmanlılar tarafından Adigeler arasına gönderilmişti. -HCY