ADİGE DİLİ BAYRAMI

Dr. YEDİC Batıray Özbek
25.03.2006

On dört Mart günü Kafkasya’daki üç Adige cumhuriyetinde Adige dili bayramı kutlanmıştır. Üç cumhuriyette aynı günde kutlanması günün anlamına daha başka bir değer kazandırmaktadır.

Pazar ekonomisinin cendereleri arasında sıkışan dünyamız ve insanlar materyalizmin tutsağı olmuş küçük halklara ve kültürlere  değer verilmeyerek asimileye terk edildikleri bir aşamada birlik ve beraberlik içerisinde kutlamaları ileriye dönük umutlarımızı kuvvetlendirmektedir. Ünlü ozanımız Kuyeko Nalbi’nin “Kimse bizi aramıyor, Kendi kendimizi arıyoruz. (…) Sen kendini ara, kendini bul!” mısraları duyulur olduğuna seviniyoruz.

Adige dili, yok olmadan ayakta kalabilmiş yeryüzünün en eski klasik dillerinden birisidir. İçimizden pek çok kişi Adigece’nin yazılıp yazılmadığı, yazıldıysa ne zamandan beri hangi alfabeyle yazdıkları sorusunu kendi kendilerine sorduklarını sanıyorum. Sorunun yanıtını bilimsel olarak vermek çok zor olmakla birlikte bazı belgeler Adigelerin atalarının yunan alfabesini kullanarak yazdıklarını kanıtlamaktadır.

Daha önce zaman zaman rastladığımız Hitit kitabeleri üzerine söylenen ve yazılan yazılar üzerinde bir kaç sözcük yazmak gerekliliğine inanıyorum. Hatiler ve Hititler dil ve kültürleriyle iki ayrı halktır. Hatiler Kafkaslardan gelerek uygarlığın temelini attıkları savında bilim adamları birleşmektedirler. Hititler ise Trakya yoluyla gelen savaşçı bir halktır ve kitabeler okunmuştur.

Hati diliyle yazılan kitabeler halen okunamamaktadır. Daha önceleri de yazdığım gibi Hati kitabelerini Kuzeybatı Kafkasya halklarının dillerini çok iyi bilen akademik arkeologlar tarafından okunabilir. Bunun bilincinde olan Polonyalı bilim  adamı Prof. Braun,  Paris’te, 1988 Haziran ayında yapılan Avrupa Kafkasologlar toplantısında dile getirmiş ve Adigey’den gelen H. Asker’e dönerek ‘’üniversite öğrencilerinden gönderin  ve eğitelim’’ mesajını verdiyse de bu güne kadar yanıt gelmemiştir. Kitabeler okunmadığı sürece yazılanlar halk etimolojisi değerinde kalacaktır.

Daha yakın tarihlere gelince atalarımızın yunan harflerini kullanarak yazmışlardır. Kruşkol’un Moskova’da yayınladığı eserinde Sind kralı Hekotey’in Grek alfabesi kullanıldığını yazmaktadır. Hekotey (MÖ 400) kendi adına para bastırıyor, kanunlar çıkarıyor ve güzel sanatlara ve edebiyata değer veriyordu. Azak denizinin kıyısında bulunan mermerden yapılma bir heykelin altında Mezıtheos, Mezıtha Ormanlar Tanrısı’nın adını okuyabiliyoruz. (Bkz. Resim)

Bu ve buna benzer belgeler yazıyı kullandıklarının bir kanıtı olamaz mı acaba?

Burada geçmiş zamanı aydınlatmayı bilim adamlarına bırakarak güncel problemimize dönmek istiyorum. Anadil diasporada yavaş amma sağlam adımlarla yok olmaktadır. Ne yaparsak yapalım yok olmaya mahkumdur. Yıllardır tek bir alfabede anlaşamadığımız sürece asimile daha da acımasız olacağına inanıyorum. DÇB’nin en kısa zamanda bağlayıcı olarak Latin harfleriyle Adige dil bilimcilerine, uluslar arası çok iyi tanınan Prof. Dr.Kumacho Muhıttin başkanlığında Latince alfabe hazırlatılmalı ve diğer Latin kökenliler yok  edilmelidir. Adigelerle ilgili her yayında bu alfabe kullanmalı. Kullanmayanların yazıları yayınlanmamalı.

Kafkasya’da bu konuda güzel gelişmeler yapılmaktadır.  Cumhuriyetlerde karşılıklı olarak Adige diyalektleri zorunlu olarak okutuluyor. İki dilde Çerkesya adlı gazete yayınlanmaktadır. Öncelikle yapılması gereken, var olan Adigey ve Kabardey Adigecelerinin yazım kurallarını (ortografi) birleştirmektir. Devletlerin kültür politikalarından biri olmalıdır.

Demografik yapımıza bakınca Kabardey Adigece’sini konuşanlar daha çoktur. Aynı zamanda Kabardeyce elli civarında sese sahip daha akıcı ve kolaydır. Dolayısıyla Kabardey Adigece’sinin yüksek Adigece olarak kullanılmasını devletlerimizin kabul etmesi desteklemesi, hatta zorunlu olmasını sağlamalıdır. Yüksek Adigece’ye diğer diyalektlerden sözcükler eklenerek  dil zenginleştirilmeli, yabancı kelimelerden de arındırılmalı. Dilimiz yalnız edebiyatta değil bilimin her dalında yazılarak geliştirilmelidir. Dilimiz in modül karakteri olduğundan zorluk çekilmeyecektir.

İşte dil bayramımızın her yerde kutlanmasını bir ve beraberliğin ilk adımları olarak görüyorum.

Ne yazık ki duyduğuma göre Adigey’deki kutlama törenlerine  diasporadan hiçbir mesaj gitmemiş. Bunun ne anlama geldiğini okuyucular karar versin.