ABDZEHE KHEBERXER

ÇUYEKO Yunus
Adige Mak Gazetesi, Nisan 2014
Çeviri: AÇUMIJ Hilmi

ŞHALAHO Abu şöyle yazıyor; ‘(…) bizim dilimize ait olup, başka dile girmiş, o milletin işittiği şekilde, dilinin döndüğü kadar söylediği gibi bu kelimeler bir daha dilimize geri dönüp çarpıtılmaya (çarpıtılmasaydı! ÇUYEKO Yunus) başladı. Şehurac yerine Çexrak, Hımışçey yerine Hamışki,  Jıvubğu yerine Cubga, Daho yerine Dahavskaya’… Bunun suçlusu kim? Dağınıklığımızı bertaraf edip biraraya gelmemizin zamanı geldi… BRANT Zekeriya’nın elyazmaları bu konuda bize yardımcı olacak mahiyetteler. BRANT Zekeriya ‘Abdzehe Kheberxer’ diye bu elyazmalarına başlık verdi. Daha önceki dönemlerde yaşamış bilimadamlarından HUAJ Muhammet’in raporsal nitelikler taşıyan listesinde; ‘HATANE Abdulah’ın (Adigebzem yizehef Guşıatle -si yazarı, ÇUYEKO Yunus) incelemesi sonucunda bu elyazmasının arap harfleri ile yazılmış Adigece metin olduğunu belirledik. Böyle olmasına rağmen elyazması günümüzde kullanılan Rus alfabesi ile oluşturulmuş Adigece ile basıldı.

Siz değerli gazete okuycuları, bu eseri tanıttığımızda  sizin yapacağınız değerlendirmeyi bilmiyorum ama ben bu elyazması kitabı okuduğumda Tolstoy’un ‘Savaş ve Barış’ adlı eseri aklıma geldi. Kitap Abdzeh (birebir) Adige milletini konu olan olağanüstü bir tarih kitabı, ummanın dibi ile dahi kıyaslanamayacak derinlikte. Uzun bir dönemi ele alıyor, pek çok şahısa değiniliyor. Aşağıda bu eserden ksımlar bulacaksınız…

Abdzah nizamını (xabzesini) ikinci defa anlatıyorum. İlkini SEAUH Seferbıy ‘Abdzahların nasıl bir nizamı vardı, topraklarının sınrı nereye kadardı, gösterdikleri yiğitlikleri, nüfuslarını söylermisin’ diye sorduğunda şunları söyledim;

Adige Khebarıj

Tüm Adigelerin khebarını bilmiyorum, ben Abdzeh’ım bu yüzden Abdzehlerin khebarını sana anlatayım.

Adzdehlerin memleketinde bulunan nehirler; Pşış, Psekups, Kuşı, Tseşı, Pçıha, Tsıtse, Thoho, Hıdıc, Febğu, Yeş’ako, Kujıps, Şhaguaş, Dahu, Mezmay, Psıfur, Farz…

Bu nehirlerin tamamı ufak nehirler, hepsi Pşıze nehrine akıyorlar. Bütün hepsinin doğduğu dağ ise Abdzahların büyük, yüksek dağı Fışt. Dağı gezmeyen insan dünyayı yeterince görmemiştir. İşte Abdzahların sahip oldukları vatanları. Abdzahların sahip oldukları memlekette bulunan Kazak kasabası sayısı ise 77 ve idare merkezi olan kent Mıyekuape.

Abdzah Nizamı (xabzesi)

Abdzah 62 tl’eko (sülale) oluyor. Önce Yedıc, Tsey en sonuncusu da Apış, Habıraço. Bunlardan 8’i vork. Yedıc, Yenemıko, Ançoko, Davur, Cençate, Berzek.

Abdzahların pşıları da hanları da yoktu. Bir sorunları olup biraraya geldiklerinde sözkonusu işle alakalı uygun olarak konuşan kişi önderleri oluyordu. Bu konuda onun kararlarına uygun hareket ediyorlardı.

Abdzahların gelinalması

Gelin almaya gittiklerinde, gittikleri köyde elbisleri az-çok denilmeden alınırdı. At ve silahları haricindekileri alırlar utanmayacakları eski elbiseler verir giydikleri kıyafetler alınırdı.

Kız eğer evlenmeyecek olursa kaçırıldığı da olurdu.

Düğün yapacakları zaman daha fazla imkanı olanlar üç, beş yedi gün düğün yaparlardı. Gelinin erkek çocuğu olduğunda iplikle salıncak kurar üç gün üç gece cegu yaparlardı. Bunun ardından kurban keser ismini takarlardı.

Abdzahların iki ismi var

Abdzehe Kurıbz, Abdzahe Phets. Abdzahe Kurıbz Mezmaye’den çıkanlar. Abdzahe Phets  Tube Xase’den çıkanlar.

Bu gün insanların uydukları islam dininden bir şey anlamazlardı. Anlamamalarının sebebi ise bunları söyleyecek anlatacak hocalarının olmamasıydı. Ama samimiyetle tanrının var olduğunu biliyorlardı. Kendilerinin sandığı kadarıyla tanrıya kulluk ederlerdi. Erkekli kadınlı olarak dua yeri olarak bir ağaçları vardı, oraya gidip, dua ederlerdi.

Bu ağacın ismi ise ‘Thaçağ’dı. İhtiyaç duydukları ve istedikleri şeyler için yakarırlardı.

Abdzahlar ölülerini yılda üç defa konuk ederlerdi. Her aile bir gece-gündüz.

  1. ЖъыхьакI- Jıhaç, aralık ayına
  2. ЛъэIупщагъ – Tleupşağ, şubat ayına
  3. Одыбан – Vodıban, Mayıs ayına denk gelirdi.

Ölüleri konuk etmek için yaptıkları

Çok sayıda kurban yiyeceği hazırlarlardı. Yaşlıca insanları toplar-davet ederlerdi. Yiyecekler hazırlandığında evlerindeki en iyi odayı boşaltır yemekleri sofralara dizerlerdi.  Daha sonra (хэгърэйхэр) hizmet edenler sofaraların başında bir misafir ağırlarken durdukları gibi durur davranırlar, ölülere hizmet  eder gibi bir müddet bu odada sofralar bekletilir daha sonra dışarı çıkartılarak gelen insanlara konuklara sunulur hep birlikte yenilirdi. Bu işe en çok dikkat eden Abdzahe Phets’ti.

P’ur (yetiştirmek üzere çocuk) Alan Abdzahlarda vardı

P’ur üç isim taşır

Блэгъагъэ пIур – Bleğağe p’ur – Yakınlık p’uru. Mülk kazanma amacı güderek çocukları p’ur olarak alıp yetiştiriyorlardı.

Щынагъо пIур – Şınağo p’ur – Çekince-ürkü p’uru. Şaki-hırlı, şerir kimselerin çocuklarını onlardan ürktükleri-çekindikleri için p’ur olarak alırlardı

Лъыосэ пIур – Tlıvose p’ur – Diyet p’uru. Mülken borçlanmış, fakat bunu ödeyemeyecek  durumda olduğunda alacaklısının çocuğuna bakıyorsa işte bu tlıvose p’ur olarak isimlendirilir.

Abdzahlerin kıymet vermedikleri kişiler

Bir Abdzah erkeğinin başına gelecek en ayıp şey bindiği atından düşürülüp elindeki ganimeti ve atı alınıp kendisi de sağlam bir şekilde geri gelmesidir.

Böyle bir şeyin başına gelmesinden daha ayıp bir şey yok. İnsanlar «къэкIуапщи» ona buyur bile demeden, insan yerine bile konulmadan halkın arasında kalırdı. Aynı zamanda kadın kendi kocası dışında birisi ile yoldan çıkarsa da değersiz sayılıyor hatta ardından şarkı bile yazılıyor.

Abdzahların köleleri

Kölelerin tedarik edilmesi

Kendileri arasında yetim-öksüz kalanları zorla köleleştiriyorlardı. Uzak köylere gidip çocukları kaçırıyor, zorla ellerinden alıyor yada satın alıyorlardı. Böyle erkek ve kız çocuğu satın alanlar sonra onların yaşı kemale erince evlendiriyor aile kurduruyorlardı. Onların çocuklarını satın alıyor ya da satıyorlardı.

Böylelerinden doğan çocukları satın alanlar;

  1. Wubıh, İstanbula götürüp Türk zenginlere satıyorlardı.
  2. Shapsugh.

Türkler çocukları büyüdüklerinde kızlarını vermek üzere satın alıyorlardı. Kız çocuklarını ise büyüdüklerinde oğullarına gelin olsun diye satın alıyorlardı. Türklerin satın alış sebepleri ise ‘Adigeler iyi oluyor, çalışkan oluyorlar’ diyeydi. Böyleleri de çok uğurlu olup iyi yerlere denk geliyorlardı.

Böyle iyi olduğu için vork, tl’ekotl’eş olup da kız ve erkek çocuklarını satanlarda vardı. Böyle çocuğunu satan vorkları da söyle dersen, bu tipte pek çok lafını dinlediğim HAKURINE Hatav, TSEY Karbeç, GUME Bay, HACEMIKO Temır.