Hediye kelimesi genel olarak insanlar arasında sevgi ve
dostluk nişanesi uyarınca, karşılıksız olarak verilen bir
obje anlamını taşımaktadır.
Modern dünyamızın kültürü gibi gözüken hediye alıp-verme
geleneğinin ucu, aslında tarih öncesi dönemlere kadar
uzanmaktadır. İnsanlar birbirlerini mutlu etmek için o günün
şartlarında hediye alıp verirlerdi. Bunu tarihsel belgelerde
görmek de mümkündür.
Günümüzde hediyeleşme oldukça artış göstermiştir, birçoğumuz
özel günlerde sevdiklerimize ve yakınlarımıza hediye almayı
önemseriz. Hanımlar ise bu günleri asla unutmazlar. Neyse ki
günümüz teknolojisi bize bu özel günleri gerek medya gerekse
elektronik posta vasıtası ile hatırlatmaktadır.
Çerkes gelenekleri hediyeye ilişkin bir adabı muaşeret
oluşturacak kadar zengindir ve Çerkesler hediye kavramını
ayrıntı olmaktan öteye taşımışlardır.
Denilebilir ki, Çerkes kültürü hediye kavramı çerçevesinde
bir değerler sistemi oluşturmuştur. Bu sistem kendi içinde
gönül yapmayı, kendini ve karşısındakini yüceltmeyi, kıymet
bilmekten hak gözetmeye, uzanan bir dolu insani değer
barındırmaktadır.
Vermek ve almak hayatın doğal süreçlerinden biri olarak
kabul edilir. Dolayısıyla doğum ile başlayan hediye, ölüm ve
ölümden sonra da devam eder, belki de en ilginç olanı
ölümden sonra devam eden ebedileşme çabasıdır.
En küçük sebeplerle dahi hediye verilebilir. Günümüzde
hediye götürülen sosyal faaliyetlerin bazıları şunlardır;
Sevgililer Günü, nişan, düğün, özel yemek davetleri, bebek
doğumu, sünnet, bayramlar, Yılbaşı, Anneler Günü, Babalar
Günü, evlenme yıldönümleri, doğum günleri,
karşılama, sınıf geçme, hasta ziyareti, açılış
töreni, seyahat dönüşünde dostlara getirilen hediyeler gibi.
Aslında hediyenin ne olduğu değil, taşıdığı mesaj önemlidir.
Bu özel günler, aynı zamanda baba, ana, çocuklar, arkadaşlar
ve dostlar arasındaki ilişkilerin bir kez daha gözden
geçirilmesine vesile olur. Hediyenin hiçbir şekilde
küçümsenmeyerek kabulü çok önemlidir. Hediyeyi alırken bunun
gönülden olduğunu görmek ve değerini maddî planın arkasında
aramak gerekir. Bu bağlamda hediyenin değeri veya miktarı
konusundaki tutum, adeta bir olgunluk ve kanaatkârlık
göstergesine dönüşür.
Adige kültüründe hediye alma ve verme geleneği,
insanlarımızı birbirine bağlayan en güzel olgulardan
birisidir. Adet olduğu üzere bir hediye getirilmiş ise,
hediye paketi hediye getiren kişinin gözlerinin içine
bakılarak sevgi ile açılmalı ve gönülden teşekkür
edilmelidir.
Hediye alındıktan sonra, hediye paketini bir kenara
bırakmak, hediyeyi önemsememiş bir tavır takınmak, paketi
açmamak, teşekkür etmemek büyük ayıplardandır ve görgüsüzlük
olarak kabul edilir. Posta veya kargo ile gelen hediyelere
de anında önce telefonla,erişilemez ise elektronik posta ile
teşekkür edilmelidir.
Hediye haklı bir sebep yoksa, düşmanından dahi gelmiş olsa
kesinlikle geri çevrilmemelidir.
Ancak Çerkesya mahkemelerinde görev yapan hâkimler,
dava vekilleri ve jüri üyelerinin kesinlikle hediye kabul
etmedikleri de bilinmektedir.
Çerkeslerin sözlü edebiyatında hediye ve hediyeleşme
konusunda ayrıntılı bilgiler bulunur.Bu bağlamda dayı ile
yeğenin arasındaki ilişkiler çok özeldir. Dayı ve yeğen,
birbirlerine son derece yakındır. Yeğenlerin doğumlarında,
dayılar yeğenlerine mutlaka bir tay hediye ederler. "Hediye
atın dişine bakılmaz" da bir Çerkes atasözüdür. Kaşenlik
(flört) dönemlerinde gençlerin hediyeleşmesi de yaygın bir
uygulamadır. Gençler anlaşıp evlenmeye karar verirlerse,
kendi aralarında söz keserler ve bu durumda avuj
denilen bir hediyeleşme söz konusu olur. Avuj söz karşılığı
verilen maddi bir hediyedir. Söz verildi anlamına gelir.
Yani kız oğlana bir hediye vermiş ise bundan kızın evlenmeyi
kabul ettiği anlamı çıkmaktadır. Bu hediyeyi önce erkek
bayandan ister. Bayan da kendi özgür iradesi ile bir hediye
verebilir. Bu hediye bir kolye, yüzük, bilezik gibi bir
nesne olabilir. Erkek de bunun karşılığında kıza altın bir
söz yüzüğü verir. Bu karşılıklı hediyeleşme durumu sadece
kız ve erkek arasında olmaz. Kızın ve erkeğin yanlarında
arkadaşlarından birer kişi de şahit olarak bulunmak
durumundadır. Söz verme ve hediyeleşme hadisesi onların
nezaretinde olur. Şayet kaşenlik bozulacak olursa kız ve
erkek alınan bütün hediyeleri sessizce ve dillendirmeden
geri vermek zorundadırlar.
Özür dilemek için de hediye verilebilir. Kimisi çiçek verir.
Kimisi de aracılarla özrünü dile getirir. Bazısı da bir şey
yokmuş gibi yaşamına devam eder. Ama "özür dilerim" demek,
yolu temizleyecek ve gönül kapısını aralayacaktır.
Çerkeslerin gelin getirme törenlerinde, gelin getirecek olan
üstü kapalı arabanın etrafında, genç atlılar yer alırlardı.
Arabanın üzerine de kırmızı bir örtü serilirdi. Bu kırmızı
örtüyü atlı muhafızların önünden kaçırabilen kişiye, koşumlu
bir at hediye edilirdi. O arabada, kız tarafına verilmek
üzere, içi hediye dolu sepetler ve ipek kumaşlar bulunurdu.
Eğitici aile için, kendisine emanet edilen çocuğu hayata en
iyi şekilde hazırlayabilmek, bu konudaki becerilerin
sınandığı bir sınav niteliği taşırdı. BofHakue (eğitmen)
çocuğa; güreş tutma, silah kullanma, at binme, okuma yazma
becerileri kazandırırdı. Başkalarının çocuklarınıeğiten ve
öğreten bu aileler, çocuğun gerçek ailesinden altın lira,
at, arazi gibi kıymetli hediyeler alırlardı.
Maykop’un ünlü sanatkârı Asya Yeutykh, kralların ve devlet
başkanlarının kuyumcusudur. Rusya Federasyonu Devlet Başkanı
Vladimir Putin ve Ürdün Kralı Abdullah, dünya liderlerine
verdikleri hediyelerin bazılarını ona yaptırıyorlar.
Haşim Efendi 1780'li yıllarda, Osmanlı Padişahı ve
Halifesi'nin temsilcisi olarak Kafkasya’ya gönderilen Ferah
Ali Paşa'nın kâtibidir. Haşim Efendi anılarında şöyle yazar:
''Ferah Ali Paşa, Çerkes Hasan Bey’in evine bir kervan
dolusu hediye gönderdi. Bey bu hediyelerin hepsini halkına
dağıttı, fakat bir yoksul vatandaşını unuttu. Bunun üzerine
Bey derhal başındaki değerli kalpağını çıkartarak yoksul
kişinin başına taktı. Onun eski kalpağını da kendi başına
koydu. Ferah Ali Paşa, bu alçakgönüllülük ve cömertlik
karşısında şaşırıp kaldı”. Bir Çerkes atasözü şöyle der:
”Dostuna vermekten çekindiğin şeyin, sana da bir yararı
olmaz”. Diğer bir Çerkes atasözü de şöyle demektedir:
“Saklarsan yitirirsin, hediye edersen kazanırsın.”
|