|
|
................... |
|
................... |
DOĞULU, BATILI VE XABZE KÜLTÜRÜ |
28.04.2010 |
|
TLETSERUK
Nahit Serbes |
................... |
................... |
Eskiden kültürler kendi içlerine
başka kültürlerden kimseyi almadan yaşarken, sanayileşme
sonrası dönemde şehirler, mahalleler, köyler çok kültürlü
yapılar haline gelmiştir.
Bu nedenle günümüz kültür dünyası, Batı ve Doğu olmak üzere
iki ana kültür eksenine odaklanmıştır. Batı kültüründe “ben”
kavramı çok baskındır. Çünkü üretim ilişkisi ve yaşam biçimi
onu gerektirir. Örneğin Batılının dinsel inanışında cemaat,
tarikat gibi etkin kurum ve yapılanmalar yoktur. Bunun
yerine kişilerin kendi bireysel inanç ve özgürlükleri yer
alır. Bu tür toplumlarda demokratik örgütlenmeler ve sivil
toplum kuruluşları, toplumsal kültürün çok önemli yapı
taşlarını meydana getirirler.
Doğu kültüründe ise “ben” yerine “biz” kavramı ön plandadır.
Kuşkusuz bu durumun derinlerde başka nedenleri de
olabileceği gibi belli başlı görünür nedenlerini; bu
toplumların sanayi toplumu aşamasına gelememeleri, tarımsal
toplumun getirdiği kabile ve cemaat, tarikat ilişkisi
içerisinde kalmaları şeklinde belirtebiliriz.
Xabze kültürü her iki kültüre de benzer özellikler
gösterdiği gibi, birçok noktada onlardan ayrıdır. Yani xabze
kültürüne Batılı demek zor olduğu gibi Doğulu demek de
oldukça zordur. Kuzey Kafkasya kadim uygarlıklar beşiğidir.
Bu topraklardaki uygarlıkları oluşturan çeşitli halklar,
binlerce yıldır bir birleriyle etkileşerek, kaynaşarak xabze
kültür zenginliğini oluşturmuşlardır.
Çerkes halkının sosyal değişim gelişim süreci sürgün
nedeniyle yarıda kesildiğinden, xabze ve Adiğağe yani, hukuk
ve ahlak birbirine karışmış, Bu nedenle xabze, Çerkeslere
özgün hukuku ve Adiğağe’yi de içine alan nezaket,
centilmenlik gibi tanımlanabilecek yüksek bir sosyal hayat
düzenleme tarzına dönüşmüştür.
Xabze felsefesi: Tanrı'ya inanmak, kutsal kitapların
hepsinde tarif edilen yüce ahlak, yani doğruluk-dürüstlük ve
saygıyı esas almaktır. Utanmayı (yemıku) bilmek, duyguları
kontrol etmek, affedici olmak, akıllı karar alan kişi olmak,
iş sahibi olmak, devamlı çalışmak, teşekkür etmesini bilen
elit bir insan (Adığağe) olmak, iyilik ve yardım
faziletlerini esas almaktır.
Bu noktada belirtmek isterim ki, xabze kültürü durağan ve
statik değildir. Devamlı ileriye akan bir nehir gibidir.
Hiçbir zaman geriye gitmez. Eski davranış biçimlerini
geliştirerek zamanın değişimine kendini uyarlar. Zamanla
beraber evrim geçirir. Ancak burada önemli olan, bu kültürel
değişimin kendi doğal seyri içerisinde olması, dış bir
baskıya maruz kalmadan pozitif düşünce ile
gerçekleşebilmesidir.
Çünkü günlük yaşamımıza baskın bir şekilde girmeye çalışan
Arap kültürü gibi ters akıntılar her zaman olabilir ama
bütün bunlar gelip geçicidir. İlerleme ve çağdaşlık denen o
büyük nehir bütün bunları önüne katıp götürecektir.
Xabze öğretileri, bu gerçeğin bilinci altında mensuplarının
her zaman uyanık olmalarını, başkalarının ileri sürdüğü
fikirleri salt doğru kabul edip arkalarından
sürüklenmemelerini, kendi özgür düşünce ve fikirlerini
oluşturmalarını ister ve davranışları etkileyecek olan,
başkalarından alınan bilgilerin değerini abartmamaları
yönünde uyarır. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|