Sevgili gençler, çağımız artık
bilim ve bilgi çağıdır. Hepiniz güzel giyinen, hızlı düşünüp
doğru karar veren, çağının gerçeklerinin farkında, özgüveni
tam olan kişiler olmalı; yabancı dil eğitimine önem vermeli,
çağın ileri teknoloji ürünlerini günlük yaşamda çok iyi bir
şekilde kullanmayı bilmelisiniz. Bu özellikler sizleri toplum
içerisinde, arkadaş ve iş çevrelerinde ön saflara
çıkaracaktır. Sizlerin halkımıza yapacağı en büyük iyilik
budur.
Ancak önce kendi kültürünüzü öğrenmelisiniz. Kültür, geçmişle
gelecek arasında bir köprüdür. Bu nedenle günümüzde kendi
kültürünü, evrensel kültür içerisinde koruyup geliştiren ve
farklı kültürlerle karşılaştırabilen bireylerin yetişmesi
giderek önem kazanmaktadır.
Xabze kültürü, Çerkes ve Abazaların binlerce yılda
oluşturdukları yaşam biçimidir. Bütünüyle evrensel özellikler
taşıyan xabzenin eksiksiz yaşatılmasında bir gizem olmakla
beraber, atalarımızın doğadan etkilenmeleri, becerilerini ve
değerlerini paylaşmaları sonucu oluşmuştur.
Sevgili gençler, evrensel kültür bir denizse ulusal kültür bu
denize akan ırmaklar, etnik ve yerel kültürler ise bu
ırmakları besleyen dereler, çaylardır. Her derenin, her çayın
kumu, çakılı, geçtiği yollar, beslendiği bitki örtüsü ve
kokusu farklıdır. Hepsi ayrı bir zenginliktir. Önce kendi
deremiz, çayımız ve ırmağımız; sonra insanlık denen o büyük
denizin bir parçası olalım. Yoksa kaybolur gideriz.
İlk olarak öğrenmeniz gereken Xabze kuralları; büyüklere
saygı, küçüklere sevgi, selamlaşma, telefon ile iletişim
adabı, yemek adabı, komşuluk ilişkileri, misafir
karşılama/uğurlama gibi günlük yaşamın temel davranış
kalıpları olmalıdır.
Bir kültürün ölümü bir milletin ölümü demektir. Onda bir
milletin acısı, sevinci, savaşı, barışı, bütün duygu ve
düşünceleri gizlidir. O yüzden kendi kültürünüz önemlidir ama
hiçbir zaman etnik kimliğinizi bir üstünlük olarak almayın.
Çünkü o bizim kazandığımız bir şey değil, bize bahşedilen bir
zenginliktir. Bizler bir Pigme ya da Aborjin olarak da dünyaya
gelebilirdik. O zaman da pek doğal olarak onunla gurur duyacak
ve o kültüre sıkı sıkı sarılacaktık. Hiçbir etnik kimliğin
diğerinden üstünlüğü yoktur. Ancak her kültürün ve etnik
kimliğin kendini geliştirme ve yaşatma hakkı vardır. “Biz
herkesten üstünüz” şeklindeki bir etnik milliyetçilik ve
ırkçılık mücadele edilmesi gereken ciddi bir hastalıktır.
Hiçbirimiz böyle tuzaklara düşmemeliyiz.
Büyük göçten önce de Osmanlı İmparatorluğu’nun siyaset
sahnesinde görev almış, Çerkes ve Abaza asıllı, vezirler ve
sadrazamlar dâhil, yüzlerce paşa vardı. Siz sevgili gençler
iyi ve üstün insan olmanın çok daha önemli bir meziyet
olduğunu bilmeli, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği hakkında
etkin/söz ve karar sahibi olabilmek ve yarının iyi yetişmiş
aydınları ve bürokratları arasında yerinizi almak için
savaşmalısınız.
"Akıl ile bilgiye bedel, eğitim ile gelişmeye sınır
konulamaz."
Yukarıdaki çok güzel bir Çerkes atasözüdür. Sizler aklınızın
bir köşesine bu güzel sözü mutlaka yazmalısınız.
Öte yandan ''ben atalarımın at koşturduğu yerlerde yaşamak ve
at koşturmak istiyorum'' diyen Abaza, Adige ve Wubıh
kardeşlerimiz varsa şurasını içtenlikle belirteyim ki, bu
yaklaşım beni ve benim gibi düşünenleri ayrıca memnun
edecektir. Bu gençlerimize bağımsız bir devlet olarak,
Abhazya’mızın kapıları sonuna kadar açıktır. Abhazya’mız
onlarla çok daha güçlenecek ve gelişecektir. Bunun çok iyi
bilinmesi ve tarihi bir olanak yakalandığının unutulmaması
gerekmektedir.
Yukarıda Ocak, 2009’da Gudauta'da
izini bulabildiğimi dedem rahmetli Mamsır’ın oğlu, yani
annemin öz amcası Yusuf Çuşba’nın bir fotoğrafını
göreceksiniz. Kendisini bu vesileyle bir defa daha rahmetle
anıyorum.
Ünlü halk şairi ve yazar Ali Aksakal’ın, Abhazya için yazdığı,
aşağıdaki şiiri de oldukça etkileyicidir. Çok beğendiğim bu
şiiri sizlerle paylaşmak isterim.
Bir Defa Ölür, Bin Defa Diriliriz
Yıllardır hasret kaldık bir sevgi güneşine,
Gördüm bir doru at, düştüm onun peşine.
Bilirim akıl ermez Ulu Tanrımın işine,
Abhazya’da rastladım Dedemin kardeşine.
Sevinç yumağı olduk, akıyor gözyaşımız,
Hasretimizi bitirdi sevgiyle bakışımız.
Yaya gezmek bilmeyiz biz ezelden atlıyız.
Yükseklerdedir yuvamız kartal kanatlıyız.
Batıda kaybolurken, doğuda beliririz.
Bir defa öldürseler, bin defa diriliriz,
Ölürüz mertçe amma eğilmez asla başımız,
Dünyaya destan oldu özgürlük savaşımız.
Özgürce at koşturmak istersen vatanında,
Elbet ruhu şad olur o aziz atanın da.
Hadi gel bekletme dedelerin Kafkasya’da,
Özgürlük iklimi var bu cennet Abhazya’da.
Ali Aksakal
28 Ocak 2009 Salihli, Manisa
|