...................
...................
8 MART, 12 MART vs...

07.03.2011

Sezai Babakuş
...................
 
...................

8 Mart, biz erkekler için en zor gündür. Ne yapacağımızı, ne diyeceğimizi, nasıl davranacağımızı şaşırırız. İktidardan düşmüş hükümet, emekliye sefkedilmiş general, açığa alınmış bürokrat gibi afallarız. 8 Mart’ın kadınlar günü olduğunu biliriz, biliriz de ne halt edeceğimizi bilemeyiz. Dilimiz tutulur, elimiz-ayağımız uyuşur, aciz bir sırıtışla ahmak ahmak dolanırız ortalıkta. Bu kez bu rolü aşmaya kararlıyım...

Önce kişisel hesaba değineyim; hayatım boyunca üzdüğüm, kırdığım, ağlattığım, kızdırdığım, küstürdüğüm, kaygılandırdığım, hayal kırıklığına uğrattığım, güvenini suistimal ettiğim, yalan söylediğim, kandırdığım, hoyrat davrandığım, zarar verdiğim, acı çektirdiğim.... tüm kadınlardan diz çöküp özür diliyorum. Sonra da anonim hesaba; erkek cinsinin mensubu olarak, insanlık tarihi boyunca kadın cinsine çektirdiğimiz acılar için kendi payıma (hatta payımın yüzmilyon bin kat fazlasıyla) tüm kadınlardan diz çöküp özür diliyorum...  

Analar, eşler, çocuklar, kardeşler, arkadaşlar, kaşenler, sevgililer... insanlığımızın aslını oluşturup astarıymışcasına mütevazi olmayı başarabilen tüm kadınlar, gününüz kutlu olsun.

Bugün özürlerimizi kabul edin. Biliyorum, bir özürle kapatılamayacak kadar büyüktür hesabımız. Biliyorum, çok daha fazlasını gerektirir tahribatımız. Ama yine de bugün özürlerimizi kabul edin, yarın daha iyi olmamız için cesaretlendirin bizi...

Siz bakmayın öyle kaba-sabalığımıza, hükmeden duruşumuza ve okyanus dalgaları kadar güçlü köpürüşümüze. Biz kendimizi biliriz, kendimiz kadar sizi de biliriz. Biz ne kadar denizsek-okyanussak sizin de o kadar yüce dağ-aşınmaz kaya olduğunuzu biliriz. Bu yüzden, gücümüz eteklerinizde kırılan dalgalar kadar hükümsüzdür. Evet, biz erkekler kadınların eteklerinde kırılan dalgalarız. Biliriz ve hergeçen gün daha iyi anlarız...

Hadi 8 Mart’ı böyle idare ettik diyelim, 12 Mart’ı ne yapacağız. Destekleyip katılsak da, karşı çıkıp kenarında dursak da sonuçta hepimizi ırgalayan yeni bir fay hattı ile karşı karşıyayız.

Şöyle bir düşünelim, diyasporadan anavatana ne kadar çok fay hatlarımız var böyle; sağcı-solcu, dönüşçü-kalışçı-kararsız, dini eksen-etnik eksen, müslüman-hırıstiyan-ataist-khabzist, rus redcisi-rus kabulcüsü, birlikci-ayrılıkçı, çerkes-özçerkes-azçerkes-hiççerkes, hepimiz çerkes-yarımız çerkes-azımız çerkes, birleşik kafkascı-ayrışık kafkascı, federalcı-cumhuriyetci, abhaz-abaza-aşua-aşharua, sadz-bzıp-ahçıpsı-tsabal-abjua-samurzakan, guaduta-oçamçira, kıyı boyu şapsiğ-kıyı üstü sapsiğ, adige-kabardey-bjeduğ-abzeh-çemguy, adigeleşen ubıh-abazalaşan ubıh, çeçen-inguş, avar-lak-lezgi-kumuk, güzey oset-güney oset, kabardey-balkar, karaçay-çerkes, vahabist-antivahabist, benimklanım-seninklanın, kayseriuzunyayla-marmarabalıkesir, düzceadapazarı-eskişehirbilecik, dernek-vakıf-platform-inisyatif-forum-girişim, kafkasfed-birleşikkafkasfed-abhazfed...

Ne kadar çok fay hattı... Hepsi enerji yüklü, hepsi gergin, hepsi kırılmaya hazır. Bir de 12 Mart fayı eklendi...

Daha önce de yazdım, katılmayacağım. Kişisel tercih bakımından katılmayacağım, beni temsil eden örgüt (kaffed) katılmayacağı için katılmayacağım.

Federasyonlar katılmıyor, dernekler katılmıyor, vakıflar katılmıyor, platformlar katılmıyor, forumlar katılmıyor. Bugüne kadar mücadeleye bir tuğla koymuş hiçbir örgüt, oluşum katılmıyor. Tüm bunlara rağmen bu ısrar, bu inat, bu dayatma neden?... Toplum adına bir fayda yaratmak için mi, yoksa bir fay daha yaratmak için mi?... İlkini bilemem, ikincisi az-çok başarıldı. Hepimize hayırlı olsun...

Belki artık 12 Mart’ta kaç kişinin toplanacağı, neyin nasıl dilleneceği önemli olmayacaktır. Zira her hal ve şartta 13 Mart’tan sonra işimiz bir fay atımlık daha zorlaşmış olacak. Çünkü, zaten dosta-düşmana defaaten ispat ettiğimiz bölünmüşlüğümüze bir çentik daha atmış ve her kafadan ses veren halimize bir tını daha eklemiş olacağız.

Derlerki, doksandokuza yüz fazla gelmez. Yüze vardık, hadi hayırlısı...