Ruhi
Su’nun ‘halimiz benziyor hallerinize’ türküsünü belki siz de
duydunuz. Türkü kısadır, özdür, geleneksel bir ezginin üzerine
yazılmış birkaç bilge sözdür. Evet, benzeşen hallerdir
bireyleri ve toplumları biraraya getiren. Dünya kuruldu
kurulalı bu böyledir; tüm örgütlenmeler, tüm birliktelikler
benzeşen haller üzerinden sağlanagelmiştir.
Benzeşen haller birleştiricidir. Bazen kurulu düzenin
nemalananlarıdır benzeşenler, bazen de mağdurları. Feodal
beyleri birleştiren de benzeşenler denklemidir, feodalizme
meydan okuyanlar da. Spartaküs, kendi gibi köle-gladyatörlerle
birlik olup başkaldırmıştır. Koca krallıklar-imparatorluklar
halleri benzeyen burjuvaların güçbirliğiyle tarihten
silinmiştir. Halleri benzeşenlerin yurtseverliğidir
istilacılara direnen. Şeyh Bedrettin’den Pir Sultan’a,
Zapata’dan Che’ye, Marks’dan Gandi’den bütün toplumsal devinim
liderlerinin söylem ve eylemleri, halleri benzeşenler
üzerinedir. İster Madakaskar’dan getirilmiş olsun ister
Fildişi’nden, Amerika’daki bütün siyahları benzeşik halleri
birleştirmiştir. Halleri benzeşen topraksız köylüler
ayaklanır, işçiler benzeştikleri için sendika kurup mücadele
eder. Ulusal mücadeleler de benzeşen hallerin eseridir,
ekonomik, sosyal, siyasal ve sınıfsal mücadeleler de.
Halleri benzeşen bireyler ve toplumlar, halleri benzeşen
ülkeler birlik olur. Atlantiğin iki yakası bu yüzden birleşip
Batı ittifakını kurmuştur. NATO’lar, NAFTA’lar, BRIC’ler hep
benzeşenler birliğidir. Afrika Birliği, Latin Amerika Birliği
vs. ittifakların oluşması benzeşenleri buluşturmak üzerinedir.
Ve nihayet Avrupa Birliği, benzeşenleri birleştiren en büyük
ve en kapsamlı projedir.
Velhasılı, halleri benzeşenler yoldaş olur, birlik olur, bir
olur...
Hiç
kuşku yok ki Kuzey Kafkasya, halleri epeyce benzeşen halkların
diyarıdır. Yorgan büyüklüğünde bir coğrafyada, herbiri az
nüfusa sahip pekçok farklı halk yaşamaktadır. Karadeniz’in
yosun kokan kumsalından Hazar’ın petrol kokan kıyısına kadar
her dağın eteğinde, her vadinin yamacında bir beylik
kurulmuştur. Söz yerindeyse kırk yamalı bir yorgandır,
bizimkisi. Coğrafyası küçüktür de, her hal ve şartta değeri
büyüktür. O yüzden kendi halinde kalmasına izin verilmemiştir;
tarihin her çağında iştahlı istilacıların uğrak yeri olmuştur.
Her istila girişimi bir savaştır ve her savaş kayıplar üzerine
kazanılmış bir deneyim. Kafkasyalılar da kazana-kaybede
deneyim biriktirmiştir. Dahası, halleri iyice benzeşmiştir. Ve
hal benzerliği birlik olmayı gerekli kılmıştır. Bazen kader
birliği, bazen kültürel birlik, bazen inanç birliği, bazen
savunma birliği vs. Her halukarda birlik. Gönüllülükler,
gereklilikler, mecburiyetler hep birlik üzerinedir. Çünkü bu,
benzeşen hallerin birliğidir.
Evet, Kuzey Kafkasya hep birliği konuşmuştur. Çünkü peş peşe
tehditlere-saldırılara maruz kalmışlardır. Roma-Bizans, Arap,
Acem, Moğol, Osmanlı ve Rus genişlemeleri ve istilaları...
Neredeyse her yüzyılda bir büyük güçün gazabına uğramış. Bu
yüzden birlik meselesi hep gündemde olmuş, her boyutuyla
düşünülmüş-tartışılmış ve dar-geniş tabanlı birlikler
kurulmuştur. Tarihten günümüze en güçlü ve en köklü birlik
Adige-Abaza-Ubıh birliği olmuştur. Yanısıra, tarihi süreçler
içinde zaman zaman Dağıstan’a kadar uzanan geniş tabanlı
birlikler de oluşmuştur.
Pratiğe yansısa da yansımasa da pekçok birlik projesi,
düşüncesi ve önermesi olmuştur. En gerçeküstü önerme,
Kafkasya’nın güneyini-kuzeyini birleştirmeyi öneren ‘Büyük
Kafkasya Birliği’dir. Bu önerme Azerbaycan’ı, Gürcistan’ı ve
Ermenistan’ı da kapsar. Benzeri ikinci geniş tabanlı önerme
ise ‘Birleşik Kafkasya’dır; Azerbaycan’ı alır, Gürcistan’a
gözkırpar, Ermenistan’ı dışlar. Sonraki geniş tabanlı ve somut
birlik düşüncesi, ‘Kafkas Halkları Konfederasyonu’dur, ki bu
projenin içinde sadece Kuzey Kafkas halkları yer alır. İlk
ikisinin aksine konfederasyon projesi zaman zaman hayat
bulmuştur. En azından, Kuzey Kafkasya halklarının büyük
bölümünü içine alan somut girişimler olmuştur. Yanısıra
Azerbaycan-Dağıstan, Gürcistan-Abhazya, Dağıstan-Çeçenistan-İnguşetya,
Osetya-Gürcistan vs. çeşitli birlik kombinasyonları
dillendirilmiş ama sonuçsuz kalmıştır. Hatta en son (2008’de)
Abhazya-G. Osetya birliği bile önerilmiştir. Öneri Rusya’dan
gelmiş, Abhazya tarafından reddedilmiştir. Sayıları ve
varyasyonları daha artırılabilecek tüm bu birlik önermeleri
uzak ve/veya yakın tarihlerde gündeme gelmiştir. Ancak hiçbiri
hayat bulamamış veya kalıcı olamamıştır.
Yine
de, hem benzeşen haller hem kültürel ortaklık ve yaşam
felsefesi birliği bakımından, biri Batı’da Karadeniz’in
kıyısından içerilere, diğeri Doğu’da Hazar Denizi kıyısından
içerilere olmak üzere iki belirgin gruplaşma oluşmuştur.
Batı’daki Adige-Abaza-Ubıh gruplaşmasıdır, Doğu’daki ise
Dağıstan-Çeçenistan-İnguşetya gruplaşması.
Bu
satırların yazarı Abhaz’dır, çocukluğunu Abaza-Adige-Ubıh’ların
birarada yaşadığı bir kasabada geçirmiştir. 1976’den buyana
İstanbul’daki Abaza-Adige-Ubıh’ların ağırlıklı olduğu
derneklerde yer almıştır. Enternasyonalizmi ve halkların
kardeşliğini diskur edinmiş bir siyasette saf tutmuştur.
1989’da soluğu Kafkasya’da almış, ‘90’dan 97’ye yıllarını
Abhazya’da geçirmiştir. Sovyetlerin dağılmasıyla yeniden
gündeme gelen birlik düşüncesinin seyrini adım adım izlemiş,
‘Kafkas Halkları Konfederasyonu’, ‘Dünya Çerkes Birliği’,
‘Dünya Abaza Birliği’nin kuruluşlarına tanıklık etmiş,
katılmış ve deneyimlerini içselleştirmiştir. Yanısıra,
‘’Birleşik Kafkasya’, ‘Büyük Kafkasya Birliği’ gibi önermeleri
kendi aklında uzun uzadiye tartmıştır. 1992-93’de Abhazya’daki
savaşın ve Kafkas halklarının dayanışmasının birebir
şahididir. Diyasporada yaşanan birlik süreçlerinin de (KAF-KUR,
KAF-DER, KAF-FED) hem yakın tanığı, hem katılımcısıdır.
Demokratik Çerkes Platformu’nun kurucularındandır. Sonrasını
da görmüş ve yaşamıştır. Ve halen, hem teoride hem pratikte,
bilebildiği ve görebildiğiyle, düşünebildiği ve koşabildiği
kadarıyla meselelerin içindedir ve tarafıdır.
Ve
bu satırların yazarı, hiçbir önermeyi peşinen reddetmeden,
hiçbir olasılığı gözardı etmeden, hayale kapılmadan,
gerçekliğin izinde, tüm samimiyeti ve iyiniyetiyle birlik
arayışının içindedir. Çünkü Kuzey Kafkasya halklarının
hiçbirinin diğer(ler)iyle birlik olmadan ayakta kalamayacağına
ve yol alamayacağına inanmaktadır.
Ve
birlikten anladığı, tam da Ruhi Su’nun sesinde ifadesini bulan
şekliyle, halleri benzeşenlerin birliğidir. Bugün için halleri
en benzeşenler ise Adige, Abaza ve Ubıh’lardır.
Nedir hal benzerliğimiz? Binyıllarca aynı toprakların üstünde,
aynı yıldızların altında birlikte yaşadık; aynı kültürü, aynı
geleneği, aynı dili devşirdik. Çocuklarımızı verdik
birbirimize daha çok kaynaşalım diye, aileleri harmanladık
birlik pekişsin diye. Öyle benzeştik öyle bir olduk ki, aynı
sülalelerin bir kısmı Abaza, bir kısmı Adige ve bir kısmı Ubıh
olmuştur. Bugün Abhazya’da Adigeler, Karaçay-Çerkes ve
Kabartay Balkar’da Abazalar yaşamaktadır. Binyıllarca aynı
tehditlere karşı birlikte mücadele ettik, aynı yokluklara
yoksunluklara birlikte direndik, aynı acıları-sevinçlerı
yaşadık, aynı inançları paylaştık, aynı dolmenlerde sonsuzluğa
yattık. Ve işte, aynı uğursuz savaşların yenileni olduk, aynı
sürgünlerin kırılanı. Şimdi bir yarımız anavatanda aynı
haldedir, bir yarımız diyasporada aynı halde. Aynı acıyı
duyar, aynı özlemi çekeriz. Aynı umuda gözkırparız, aynı
sevince. Hiç kuşku yok biz, katıksız ortak halin parçalarıyız.
Denilebilir ki, Kuzey Kafkasya’daki bütün halkların halleri
benzerdir, o halde hepsinin birliğini savunmak gerekir? Bu da
bir bakıştır ve kısmen doğrudur. Evet, aynı coğrafi bütünlüğün
içindeyizdir, az-çok aynı tarihi süreçlerden geçmiş, aynı
tehditlerle karşılaşmış ve aynı sorunlarla mücadele
etmişizdir. Yine de, hem kültürel hamur hem yaşam felsefesi
bakımından benzeşmediğimiz pekçok noktanın da var olduğunu
unutmamak gerekiyor. Evet, benzerlikler vardır ama hiçbiri
Adige-Abaza-Ubıh benzerliği kadar mutlak değildir. Ve hiçbiri
bugünkü anavatan-diyaspora parçalanmışlığının benzeşeni
değildir. Hele hele bugün, şeriata meyletmiş Çeçen-İnguş
hattıyla nasıl bir birlik oluşturulacağı bile başlıbaşına zor
bir sorudur. Bu yüzden, tüm Kuzey Kafkas halklarının birliği
düşüncesine saygı duymakla birlikte, tercihimizi en gerçekçi
olan Adige-Abaza-Ubıh birliği üzerine önceliklendirmişizdir.
Çünkü inanmışızdır ki, en benzeşenlerin ‘federal birliği’
sağlanmadan diğer benzeşenleri de kapsayacak bir ‘konfederal
birliği’ ulaşmak mümkün değildir.
Evet, Kuzey Kafkasya’da hep birlik konuşulmuştur. Ve ilk kez
bugün ayrışma konuşulmaktadır. Pratikte yüzyılladır devam eden
Adige-Abaza-Ubıh birliğini yıkmak üzere kollar sıvanmıştır. Bu
nafile bir hevestir. Harici aktörlerin cirit attığı bir
anafor...
İçimizde bu hevese angaje olanlar, bu anafora kendini
kaptıranlar oldu. Bir kısmı yanlışı görüp geri döndü, bir
kısmı ise milliyetçiliğin çıkmaz batağında yürümeye devam
ediyor. Onları tarihe havale ediyoruz.
Bize
göre, Adige-Abaza-Ubıh birliği bakımından gereklilik, bugün
dünden daha fazladır ve herbirinin hali diğerlerinin hallerine
dünden daha fazla benzerdir. Hem anavatanda hem diyasporada
ortak halin paylaşanlarıyız. Tehditler daha yakıcıdır,
fırsatlar daha somut...
Rusya’da yükselen milliyetçilik ve otoriterlik,
Amerika-Gürcistan ittifakının giderek sahneye konulan çıkar
hesapları, Çeçenistan’dan çevreye taşan radikal dinci
karanlık, kapımızı çalan en büyük tehditlerdir. Bu üçlü
kıskacın içinde ezilmek istemiyorsak, tek seçeneğimiz birliği
yükseltmektir. Bu tehditlerin hiçbiriyle kendi başımıza
mücadele edemeyiz.
Elimizdeki en büyük fırsat Kafkasya’da sahip olduğumuz
cumhuriyetlerle diyasporada sahip olduğumuz nüfus gücümüzdür.
Adige-Abaza-Ubıh birliği hem anavatanı koruyup geliştirmek
için, hem diyaspora dinamiğini yükseltmek için şarttır. Bunu
ancak birlikte gerçekleştirebiliriz ve birlikte geleceğe
tutunabiliriz.
Bugün Adige-Abaza-Ubıh varlığının (maddi ve manevi) hüküm
sürdüğü ve iç içe yaşadığı dört cumhuriyetimiz vardır;
Abhazya, Adigey, Karaçay-Çerkes ve Kabartay-Balkar... Abhazya
siyaseten bir adım önde olsa da, bu dört cumhuriyetimiz fiilen
benzeşen konumdadırlar. Bizim önerimiz, bu dört cumhuriyetin
ekonomik, sosyal-kültürel ve siyasal işbirliklerini
geliştirmeleri, demokrasi ve refah yolunda birlikte
yürümeleridir. Bu, Adige-Abaza-Ubıh birliği olmaktan da öte,
sözkonusu cumhuriyetlerde yaşayan tüm halklara da daha çok
demokrasi ve daha çok refah sağlayacaktır. Bu birliğin
yaratacağı sinerji, nüfusun büyük bölümünün yaşadığı
diyasporayı da daha güçlü şekilde motive edecek ve dönüşü
hızlandıracaktır.
Hiç
kuşku yok bu dört cumhuriyetin birlik başarısı, Kuzey
Kafkasya’daki tüm cumhuriyetleri kapsayacak birliğin de
anahtarı olacaktır.
Kafkasya’yı radikal milliyetçiliğin ve dinciliğin
çekişme-çatışma alanı olmaktan kurtarıp istikrar ve refaha
kavuşturmanın yegane yolu, halleri benzeşenlerin birliğini
güçlendirmek ve demokratik-hukuk sistemini kurumlaştırmaktır. |