Son
sözü başta söyleyelim: Washington-Tiflis ittifakının yeni
oyunlarına gelmeyelim!
Son günlerde Tiflis, Amerikalı danışmanların (kimimiz onları
sivil toplumcu sanıyor) akılhocalığında yeni bir siyasi oyun
peşinde; 1864 Sürgünü’nü kullanarak Adigeleri ve diğer Kuzey
Kafkas halklarını yanına çekmek ve Abhazları
yalnızlaştırmak... Bu çerçevede bir süredir el altından
yürütülen çalışmalar artık aleniyet kazandı.
Washington-Tiflis ekseni, herkesin kolayca anlayabileceği
üzere iki adımlı bir plan uyguluyor:
1) 2014’de yapılacak Soçi Kış Olimpiyatları öncesinde,
Soçi’nin Kafkas halklarının 1864’deki yenilgisi ve büyük
sürgünüyle özdeşikliğinden faydalanıp Kafkasya’da ‘Rus
düşmanlığı’nı kışkırtmak.
2) Bu tarihi acıyı kullanarak Kuzey Kafkas halklarıyla
(özellikle de Adigelerle) yakınlaşmak, Adigelerle ittifak
kurmak. Hesap bir taşla iki kuş vurmak; hem Abhazya ve Güney
Osetya nedeniyle ihtilaflı oldukları Rusya’yı sıkıştırmak hem
de Abhaz-Adige birliğini zayıflatmak, Abhazya-Kuzey Kafkasya
dayanışmasını kırmak... Diasporayı parçalamak da 'bonus’u...
Ne yazık ki, bu oyun biraz biraz tutmuş gibi. Hem anavatanda
hem diasporada sayıları az da olsa kimi Adige dostlarımızı,
''Gürcistan Parlamentosu’nun, Rusların Çerkeslere uyguladığı
sürgün ve soykırımı kabul eden bir karar alacağına’'
inandıracak kadar tutmuş gözüküyor. Ve bu dostlarımız ‘kör
göze parmak’ misali alet oldukları bu oyunu, ‘Adige
yurtseverliği’ adı altında toplumumuza satmaya çalışıyorlar.
Olup bitenleri anlamak için son 1,5 yıla bakmak yeterli.
Gürcistan yönetimi, 2008 Ağustosu’nda önce Güney Osetya’yı
sonra Abhazya’yı savaşla ele geçirme hamlesi yapmıştı.
Rusya’nın dahli ile geri püskürtülüp Abhazya ve Güney
Osetya’ya bağımsızlık yolu açılınca, Amerikalı müttefikleriyle
yeni bir siyasi stratejik plan oluşturdu. Geçtiğimiz aylarda
bu planın ana çerçevesi ilan edildi. Plana göre Gürcistan’ın,
Abhazya ve Güney Osetya’yı yakın zamanda ve savaş yoluyla geri
alma stratejisinden vazgeçildi, yerine uzun vadeli ‘barışçı
kuşatma stratejisi’ benimsendi.
İşte son aylarda olup bitenler bu stratejisinin saha
çalışmalarıdır. Söz yerindeyse, Soçi Olimpiyatları öncesinde
Amerikan-Gürcü oyunları...
Washington-Tiflis ittifakı bu stratejiyi olgunlaştırırken, ne
tesadüf ki (!) Adige-Abhaz hattında tamamlayıcı gelişmeler
kendini göstermeye başladı. Önce diasporada Abhaz-Adige
birliğini sabote edecek söylemler dillendirildi. “Adigeler
kardeşimiz, ancak Abhazya Abhazlarındır’ yurtseverliği (!)
kaynatıldı. Peşinden, örgütsel bütünlüğü parçalamak üzere ayrı
federasyon projesi pişirildi. Paralelinde, Adigey ve
Kabardey’de Abhazya’nın politik yanlışları ve Abhazların
vefasızlığı üzerine fikir patlamaları yaşanmaya başlandı. Kimi
sivil toplum liderleri, insan hakları savunucuları ve daha pek
çok yurtsever (!), Abhazya’nın ‘kadim düşman’ Rusya ile
ilişkilerini Kafkas halklarının zararı pahasına geliştirdiğini
dillendirmeye başladılar. (Şimdi bunların hangilerinin
Amerika’da hangilerinin Kafkasya’da yaşadığını takip etmekte
zorlanıyoruz ya, neyse).
Hem Abhaz tarafındaki hem Adige tarafındaki ‘'yeni nesil
yurtseverler’'in ayrılık söylemleri aynı şablonla başlıyor;
‘Adigeler kardeşimiz, ancak...’, ‘Abhazlar kardeşimiz,
ancak...’. Ve maalesef bu ‘ancak’lar iş görüyor.
Adigey’deki “Çerkes Kongresi” başkanı Murat Berzeg, 28 Şubat
2010’de İstanbul’da verdiği konferansta, Gürcistan’la
ittifakın gerekliliğini uzun uzun anlattıktan sonra, bakın
Abhaz kardeşliğini nasıl “ancak”lıyor:
“Abhazlar bizim kardeşimiz. Aynı soydanız, bu tartışılmaz.
Ancak Abhazya’nın Adige ulusal sorunlarına yeteri kadar ilgi
ve önem gösterdiğini düşünmüyoruz. Abhazya bağımsızlığı
kazandıktan sonra bize destek vereceğini sanıyorduk ve Adige
ulusal sorununu gündeme getirerek bize bir yol açmasını
bekliyorduk. Bugün yürüttüğü politika Rusya’nın yanında ve ben
bunu doğru bulmuyorum.”
Bir aklıselim konferans dinleyicisi soruyor:
“Gürcistan’la Adigelerin birliği Abhazya yönünden olumsuz
sonuç doğurmaz mı?”
Murat Berzeg yanıtlıyor;
“Bu
konu ilk kez şimdi gündeme gelmiyor. Daha önce de bu konu
gündeme geldiğinde Abhazya’da savaş çıkmak üzereydi. Abhazya
sorunu çözülene kadar konuyu erteleyeceğimizi söyledik. Bugün
bu konunun Abhazya’ya ne gibi bir zararı olacak? Gürcistan’la
aralarında bir savaş çıkma ihtimali olursa artık Rus orduları
var Abhazya’yı savunan. Bu anlamda bizim orada bir işimiz
olduğunu, konuyla bir ilgimizi göremiyorum. Eğer Rus orduları
olmayıp, Gürcülerin saldırma ihtimali olsaydı biz Gürcistan’la
böyle bir diyaloga girmezdik. Abhazların yanında olurduk.
Ancak bugün durum herkesin kendi mücadelesini vermesi
gerektiğini ortaya
koydu.”
Berzeg’in imalı sözlerine ve ‘ancak’
sokuşturmalarına mı kızmalı yoksa tarihten ders almazlığına mı
üzülmeli?
Evet, Berzeg’in de dediği gibi Abhazya’daki savaştan önce,
Gürcistan’ın Kuzey Kafkasya ile ilişki geliştirme çabası
olmuştur. Bunu Gamsakhurdia başlatmış, Şevardnadze devam
ettirmiştir. Rusya’ya karşı “geniş cephe” oluşturma peşindeki
Kafkasyalı bazı liderler de Gürcistan’la ittifak
yapabilecekleri sanısına kapılmışlardır. Gürcistan’ın hesabı
açıktı; Abhazya ve Güney Osetya’yı ilhak hevesindeydi ve Kuzey
Kafkasya’nın bu iki bölgeye olası desteğini önceden engellemek
için ‘diplomasi’ yürütüyordu. Neyse ki, bu çabuk anlaşıldı.
Anlamakta zorlananlar ise daha sonra Çeçen-Rus savaşında
Gürcistan’ın ‘bu savaştan nasıl faydalanırım’ hesaplarını çok
iyi gördüler. 26 Mayıs 1998’de Gürcistan’ın Abhazya’ya
düzenlediği bir saldırıda çok sayıda Çeçen'in yer aldığını,
sanırım herkes hatırlıyordur. Bu Çeçenler ne yazık ki Gürcü
kurnazlığının kurbanı olmuşlardır.
Tam da Gürcistan yeni stratejini oluşturmuş ve uygulamaya
sokmuşken, Murat Berzeg ve gibilerinin Gürcü-Adige birliğinden
söz etmesini, iflah olmaz bir yanılgıdan ibaret mi sayacağız?
Hadi öyle sayalım. Peki, 20-21 Mart 2010’da, Amerikan-Gürcü
ortaklığında Tiflis’te yapılan ‘Çerkesleri kandırma
toplantısı’na önayak oluşlarını neye sayacağız. Murat Berzeg
gibi Kuzey Kafkasya’dan ve diasporadan birçok isim bu
toplantıya davetliydi. Özellikle Türkiye’den çok kişinin
katılımının sağlanması için özel gayretler sarfedildi. Neyse
ki birkaç kişi dışında fazla hevesli çıkmadı. Gürcü siyasi
çevrelerinin yoğun ilgi gösterdiği bu toplantıda nelerin
konuşulduğunu zamanla anlarız. Onu anlarız da, bu Amerikan
destekli yeni Gürcü kurnazlığına balıklama dalan dostlarımız
anlar mı, bilemeyiz.
Velhasıl,
Sanki, ‘tarih tekerrürden ibaret’ sözü en çok Kafkasya’da
doğrulanıyor. Saf yurtseverlik duygularımızı dün nasıl
başkalarının hesaplarına peşkeş çektiysek bugün de hevesliyiz.
Hizmette sınır tanımıyoruz. Osmanlı, İngiliz, Pers, Amerikan,
Gürcü... Yetmezse din yayılmacılarına koltuk çıkıyoruz...
Neyse ki tesellimiz, tuzağa düşenlerimizin sayısının giderek
azalıyor olması. ‘Biz adam oluruz’.
‘Akılsız dost düşman aratmaz’ diye bir söz var mıydı? Vardı da
bu sözün de test adresi Kafkasya mıydı?
Biz miydik?
Yok artık! |