...................
...................
ADI SANI BELLİ KURUMLAR!

08.04.2006

Semra Ademey Gürel
...................
...................

Forumlarımızda değerli bir katılımcımız, adı sanı belli kurumlarla sanal dünyanın kıyaslanmaması gerektiğini belirtmiş.

Teknolojiyi algılamanın farklı bir boyutundan bakmış.

Önce sanal kavramı hakkında konuşalım. Sanal nedir? Neye göre kurumlar sanal olur?

Bana sorarsanız yaptığı işle.

Eğer bir kurum somut işlerle uğraşıyorsa, adının sanının hiçbir önemi yoktur. Ben sonuca bakarım.

Onlarca derneği elinde bulunduran, belki on binlerce üyesi olan bir kurumun somut işleri, eğer bir sitenin yaptığı kadar bile değilse; o zaman bu kurum da sanaldır. Adresinin olması neyi değiştirir?

Bu sitede adı sanı belli olan yüzlerce insan yazı yazıyor. Yine yüzlerce insan proje üretiyor. Daha da önemlisi bu projeleri hayata geçiriyor. Peki bu adı sanı belli insanlara ne demeli? Bu insanlar CC sitesini nasıl bulmuşlar?

Necdet Hatam bey, Batıray Özbek bey, Erol Yıldır bey gibi değerli büyüklerimiz CC sitesini nasıl bulmuşlar acaba? İstanbul’a, Danimarka’ya, Almanya’ya yoksa Kanada’ya gidip muhtarlıklara mı sormuşlar?

Bir de fikirlere değil de yazanın kim olduğuna bakmak son derece yanlış. Bu insanları ön yargılı ve sağlıksız yargılamalarına neden oluyor.

Şimdi takma isime takılan değerli katılımcımıza bir soru sorayım. Kendi içinde samimiyetle cevabını kendine versin. Mehmet Nusret Nesin kimdir? Zorlamayayım yanıtını yazayım. Türk edebiyatının en ünlü mizah yazarı Aziz Nesin. Yüz kişiden 99'unun Aziz Nesin diye bildikleri ve yapıtlarını okudukları insan Mehmet Nusret Nesin. Kimse Aziz Nesin'e ''kardeşim sen takma ad kullanıyorsun, onun için yazma'' diyebilir miydi ya da kimsenin umurunda mıydı kim olduğu. Kitapları kapış kapış satılıyordu.

Komik durumlarda olmuyor değil. Mesela Smerch takma adıyla foruma katılan değerli bir katılımcı, bir başka takma adla yazan katılımcıyı takma ad kullanmaktan dolayı eleştiriyor.

Komik bir durumda bilgisayarın fişini çekince her şeyin bitmesi sözü. Dernekler sanki 24 saat hizmet veriyor. Örneğin gece saat 04’de Ankara derneğinde nöbetçi adı sanı belli yöneticiler oturuyor; belki biri gelir, diye bekliyor.

Gördüğünüz gibi eğer sağlıksız yönden ele alırsanız adınızın sanınızın belli olması sonucu pek değiştirmiyor.

İnsanları susturmaya çalışmak kadar yanlış bir şey var mı? Adını yazmış, yazmamış bunun ne önemi var?

Yine örnek vereyim. Konya’da adı sanı belli bazı şirketler Almanya’ya gidip insanların dini inançlarını suiistimal ederek milyonlarca Mark topladılar. Her şey yasaldı. Adresler belliydi. Kimlikler belliydi. Sonra ne oldu? Binlerce gurbetçinin parasını yok ettiler. Yani adı sanı belli reel kurumlarda masum insanların paraları sanal oldu.

Son olarak şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Çoğu zaman, hele günümüzde birçok gerçek insandan sanal insanlar bizim toplumumuza daha faydalı oldular. İşe yaramayan gerçek insanı ben ne yapayım? İşe yarasında sanal olsun.

Not:
Yorumumdan derneklerimizi eleştirdiğim anlaşılmasın. Ben eleştirilerin sağlıksız sonuçlarını dile getirmeye çalıştım.