Başlık şu anki Çerkeslerden bazılarını kapsıyor.
Konuyu belli bir rotada tutmak için, önce kadın hakları nedir onun
üzerinde biraz duralım. Erkek egemen toplumlarda kadın ikinci
sınıf görülür. Özellikle kırsal alanda tarlada kocasıyla çalışır.
Tarlada işleri bitince koca kahvehaneye, kadın yemek yapmaya
gider. Yani kadın yine üretime katkıya devam ederken, koca tüketim
zamanına geçmiş olur.
Bu durum kentlerde de çok fazla değişmez. Karı-koca bir işyerinde
çalışırlar. İşten dönüşte koca televizyon karşısında kadın
mutfakta yerlerini alırlar.
Gebze Derneği'mizin yayınladığı Setenay dergisinin 2.sayısında bir
karikatür var. Kısaca görmeyenler için aktarayım. Bir salonda
kadın elinde yün, kazak örüyor, erkek de elinde süpürge ve faraş
yerleri süpürüyor. Pencerede adamın arkadaşı görüyor ve şöyle
diyor. ‘’Bu ne hal yahu…! Lafa gelince Çerkes beyi olduğundan dem
vurur, mangalda kül bırakmazsın.’’
Elinde süpürge olan şöyle yanıtlıyor. ‘’Ehm…Ehm..Yok ya! Gördüğün
gibi değil…Havagazı süpürüyordum. Ocak açık kalmış, gaz
birikmişte..Kem…küm…’’
Karikatürü yapan büyüğümüz/arkadaşımız/kardeşimizin bilinçaltında
yatan bu işte. Eline süpürge alan erkek Çerkes beyi olamıyor. Onun
da suçu yok. O da asimile olmanın tabii sonucunu yansıtıyor
çizgilerine.
Yıllarca kadın konusunda açık ve net bilgiler bulmak mümkün
olmamıştır. Çerkeslerde kadının yeri nedir? Bu sorunun adı
konulamamıştır. Bunun temel iki nedeni vardır. Biri Türkiye gibi
ataerkil bir toplumda yaşamamız. İkincisi Müslümanlığın etkisi.
Kadınlara ilişkin yazıların çoğunda bu etkilerin yansımalarını
görürsünüz.
Buna karşılık Kafkasya kaynaklı yazılarda bu etki minimum
düzeydedir. Birkaç örnek vereyim izninizle.
Met Çunatıko şöyle diyor:
"Doğu
toplumlarında olduğu şekilde Adigelerde kadın ağır işlerde
çalıştırılmaz. Onlarda adet olduğu şekilde bizde erkekler bir
kenara çekilip kadını sert yamaçlarda ziraat işlerinde tarım
işlerinde bahçe işlerinde çalıştırmazlar."
Charl De Bess şöyle anlatır kitabında: "Bir atlı yolda bir
kadın ile karşılaştığında, atından iner ve atını kadına verir
binmesi için; eğer kadın bunu kabul etmezse adam atının gemini
tutarak kadına gideceği yere kadar yaya olarak eşlik eder."
Hanceriy ise daha ince bir konuya temas ediyor: ‘’Bir gurup
erkeğin oturduğu bir odaya kadın davet edildiğinde ya da öyle bir
ortama kadın geldiğinde kadın en iyi yere oturtulur ve erkekler
ayağa kalkarak ona güzel sözler söylerler gönlünü alırlardı.
Sofrada olanın iyisi kadına sunulurdu. Odada bir kadın olduğu
sürece sert bir ifade ile konuşulmaz.’’
Bunları çoğunuz bir şekilde duymuştur. Daha çok örnek var. Yüz
yıllarca önce uygulanan geleneklerimiz, en ileri toplumlarda bile
görülmeyecek eşitlikçi bir yapıdaymış. Şimdi durum ne acaba? Tek
kelimeyle felaket. Yanlış anlaşılmasın. Birçok Doğu toplumuna göre
yine iyi durumdayız fakat gerçek şu ki, asıl yapımızdan çok ama
çok geriye gittik.
İşte bu bakımdan ‘’Çerkeslerde Kadın Hakları İhlalleri’’
diye başlığı tercih ettim. Çünkü bizim gerçek geleneklerimize göre
Çerkes kadınların hakları ihlal ediliyor. |