|
|
................... |
|
................... |
KAŞENLİK
YOK EDİLMEMELİ |
02.12.2006 |
|
Semra Ademey
Gürel |
................... |
................... |
Bir çoğumuzun ortak sıkıntısı olan
"kültürel yok oluşun" çok değişik sebepleri mutlaka var. Olayı en
çok hızlandıran noktalardan birisi "küreselleşme"dir. Fakat
özellikle son birkaç yılda (Avrupa'nın Euro'ya geçmesiyle) tüm
dünyada kendi özüne dönme çabaları daha net görünür olmuştur.
Hatırı sayılı bir şekilde harmanlanmaya karşı çıkış var. Bu
karışıma duyulan tepkinin temelinde belki ekonomik sebepler
yatıyor. Fakat bazı sivri düşüncelerin yayılmasına da meydan
vermiyor değil. Tabi ki hepimizin ortak dileği bu durumun
"ırkçılık" seviyesine gelmemesidir.
Ne yazık ki, yaşadığımız ülkeye (Türkiye'ye) baktığımızda,
içerisinde barındırdığı bütün halklarda, kültür erozyonu olduğunu
çok rahat söyleyebiliriz. En basitinden bizler dilimizi unutmaktan
duyduğumuz sıkıntıyı söylerken, Türk Dili'nin de korunması yönünde
çabalar olduğunu görmekteyiz. Hepimizin tam olarak çözemediği,
tüketime ve kolay kazanmaya yatkın, hangi lisanı tam konuştuğu
belli olmayan acayip gençlik ile doldu etrafımız.
Bizim gibi farklı ülkelerde, farklı toplumlar içerisinde var olma
mücadelesi veren milletler için bu yok oluş çok daha hızlı hareket
etmektedir. Yok oluşa sebep olan dış etkenleri saymakla
bitiremeyiz, fakat en azından hızını kesme gibi bir şansımızın
olduğunu da unutmamak lazım.
İnsan ilk eğitimini evinin içerisinde almaya başlar. Karakteristik
yapısı evinde şekillenir. Yemek yerken nasıl davranacağından
başlayıp, dünya görüşüne kadar bir çok olaya evinde aldığı eğitim
ile şekil verir. İstisnalar tabi ki olabilir fakat genelde herkes
için durum böyledir. Zamanla aileden almış olduklarının üstüne
çağın gereklerini de koyarak hayata adımını atar.
Anne- baba kendi yaşadığı sıkıntıları çocuğu yaşamasın ister. O
yüzden de hayatındaki tecrübeleri, kötü olanları daha sık olmakla
birlikte çocuğuna aktarır. Bu noktada, bazı gelenekler, günün
şartlarında faydadan çok zarar verebilir. O halde doğru olanı o
geleneği, toplumsal faydasını göz önüne alarak değiştirmektir.
Peki bizler nasıl değişiklikler yapıyoruz? Doğru mu - yanlış mı,
faydalı mı - zararlı mı?
Günümüze baktığımız zaman garip zıtlıklarımızın varlığını
görüyoruz. Bizim kültürümüz de yıllarca bizi birbirimize
kenetleyen ve sosyal yapımızın temel taşlarından olan iki güzel
özelliğimizin dejenere olmaya yüz tuttuğunu görüyoruz. Sanki adım
adım geri gidiyoruz. Kültürüne sahip çıkma adına değil, daha
bağnaz olma adına bir gidiş var. Bazıları yeni öğrenirken bizler
unutmak, unutturmak adına çaba içerisindeyiz. Neyi mi? Kaşenliği
ve akraba'lığı. Diğer kültürlerin, Psikolog takviyeli tavsiyeleri
ile "sağlıklı evlilik için şart" dedikleri ve bizim asırlardır
yaşattığımız "kaşenlik" sanki çözülmeye başlıyor.
Bu gün diğer kültürlerdeki dostlarımızdan, üniversite eğitimi
almış anne-babalar, daha modern bir düşünce olarak kabul edip
çocuklarının "Flört'leri ile tanışabilmektedir. Hiç şüphesiz
onlarda çocuklarının daha sağlıklı evlilikler yapabilmeleri için
bir ön tanışmanın gerekliliğine inanmaktadır.
Sağlıklı evlilik için gerekli olan cinslerin karşılıklı birbirini
tanıma olayı bizlerde asırlardır kaşenlik adıyla yaşatılmıştır.
Kaşenlik; her Çerkes gencinde (kız-erkek) en tatlı anıları bırakan
ve hayatının her döneminde, eşine bile eski kaşenini söylemekte
sakınca göremeyeceği bir olaydır.
(Flört aslında kaşenliği birebir karşılayan bir kelime değil.
Fakat bana göre en yakın anlamı veren kelimedir.)
Kaşenlik nedir? Üç-beş kelime ile tanımlamak oldukça zor fakat
kısaca, aralarında akrabalık olmayan (adetlerimize göre ileride
evliliklerinde sakınca olmayan) iki gencin birbirini seçmesidir.
Karşılıklı duymuş oldukları ilgiyi sözlü olarak ifade
edebilmeleridir. Kaşenlik, evli veya nişanlı olmayan kızlar ile
gençler arasında olur. Eğlenceli bir toplantıda ve daha çokta
düğünlerde kaşen olunur. Keşenler söyleyecekleri her şeyi
birbirine yine toplum içerisinde söyler. Baş başa sohbet yoktur.
Kullanılan kelimeler, birbirlerini ve beraberlerindeki insanları
rahatsız etmeyecek şekilde özenle seçilir. Kısaca sohbet
karşılıklı iltifatlar şeklinde geçebilir. Kaşen olanlar bu
düşünceyi daha da olgunlaştırıp evlilik ile de sonlandırabilir.
Yani bir yerde karşı cinslerin birbirini tanımasıdır.
Kaşenliğin; hem toplumsal hem de bireysel anlamda vermiş olduğu
artılar vardır. Toplumsal olarak olaya baktığımızda bu günlere
kadar gelmemizde ve Çerkesler olarak birbirimize sahip çıkmamızda
olumlu katkısını görebiliriz.
Bu gün halen Çerkeslerin yoğunlukta olduğu illerde gençleri
kaynaştıran etkisi devam etmektedir.
Çok değil, bundan 10 sene önce, herhangi bir köyde yapılan bir
düğün çevre köylerce kısa sürede duyulurdu. Bu duyuruyu çoğunlukta
sağlayan kaşen olacak genç erkeklerdi. Düğünün hangi köyde
olduğunun bilinmesi yeterliydi. Çoğunda kimin düğünü olduğunu dahi
bilinmeden gençler o düğüne traktörlerin sırtında kilometrelerce
yol yapıp giderlerdi. Bu kadar yol, hiç şüphesiz güzel bir düğünde
oynamanın yanında, yeni kaşenler bulmak içindi.
Bu gençler oynamak ve kaşen bulmak için gittikleri düğünde belki
de hiç düşünmedikleri bir şeyi yapıyorlar. Evlenen çiftin ekonomik
ve sosyal durumunu gözetmeden düğününe giderek onları
onurlandırıyorlar. Ben bir çok defa, dar bir çevre ve ekonomiye
sahip insanlara inanılmaz güzel düğünler yapıldığına şahit oldum.
İşte bu güzelliği sağlayanların başında "kaşenlik" olayı
yatmaktadır.
Kaşenliğin bireysel olarak da bir çok faydası vardır. Mesela,
bireylerin, kadın ve erkek olarak birbirinden korkmadan,
birbirlerine zarar verecek kişiler gözüyle bakmadan, sosyal bir
yapıyı oluşturmalarını sağlamasıdır. Yine, çirkin bir bayana veya
ürkek, pasif bir erkeğe karşı cinsin ilgisi "kendine güven"
duygusunu vermektedir. Hepimiz biliriz ki olgunlaşmamızda sağlıklı
duygusal ilişkilerin yeri oldukça fazladır. Diğer taraftan
konuşmuş olduğun her kaşen, evlilikteki değerlerini iyi tespit
etmeni sağlaması yanında, uygun eşi seçmen konusunda da sana
referans olmaktadır.
Bireysel ve toplumsal olarak vermiş olduğu artıları çoğaltmak
mümkün. Fakat bunlar ilk olarak aklımıza gelenler.
Peki asırlardır uygulanan bu geleneğe neden günümüzde sahip
çıkılmaz, çıkanlarda eleştirilir? Başka kültürler modern düşünce
ile birleştirip hayata geçirmeye çalışırken, bizler neden dibini
oymaya çalışırız anlamak gerçekten zor. Çoğumuz duymuşuzdur
"derneklerimize sadece kaşen bulmak için geliyorlar" diye. Bunun
neresi kötü? Bizim kültürümüzde kişinin babasının konumu ve mevkii
artı bir değer vermez. Kişi kendi davranış ve düşünceleri ile
toplumdaki yerini kendisi belirler. Genç uygun davranışı
sergilemedi mi, Çerkes kültürüne ters mi davrandı, hatasını söyle
ve "yemuğ" de. Yemuğ kelimesinin anlamını iyice öğret. Hani deriz
ya "biz birbirimizi her zaman uyarma, adetler konusunda eğitme
hakkına sahibiz "diye uygula işte. O genç arkadaşımı en yoğun
olarak Çerkes adetleri ve insanları ile bir araya getirecek
mekanlardan " kaşen için geliyor" gibi basitçe ifade ile
uzaklaştırmak yerine, farkında olmadan yaptığı hata için uyar.
Yıllar önce köy köy gezen gençlerimiz bu gün bırakın sadece, kaşen
için (özelliklede kaşen için) derneklerimize gitsin.
Neden mi?
Genç insan duygusal bağ ister bu insanın doğasında vardır. Eğer
kendi toplumundan, kendi kültüründen basit ifadeler ile onu
koparırsan o bu aradığı duygusallığı başka yerlerde bulur.
Yıllar önce senin de, eşinin de kaşenleri oldu. Ne sakınca gördün
ki şimdi çocuğuna yasaklayabiliyorsun? Çerkes olup da Çerkes
kültürünü tam olarak almamış kişilerin seni olumsuz etkilemesine
izin verme. Sen kendi kültürünü yaşayarak onu etkile. Asırlar önce
ön sıralarda giderken gerilere düşme. İlk eğitimi verebilecekleri
evleri için birbirlerini tanıyıp evlenebilmeleri için çaba sarf
et. Sen çabalamasan da nasıl olsa o çabalayacak.
Gençlere her alanda yatırım yapmadığın sürece yok olmak yolunda
hızla ilerlersin. Gençlerimizi olumsuz ifadeler ile uzaklaştırmak
yerine lütfen sahip çık. Bilmiyorsan çok geç deme sende öğren. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|