...................
...................
TPGK

14.01.2006

Semra Ademey Gürel
...................
...................

Tembeliz,

P
arasızız,

G
ururluyuz,

...ve de çok Konuşuruz.

Bunların hepsi bir arada olur mu, olur. Parasız ve gururlu, tembel ve gururlu bunu biz bir şekilde başarıyoruz. Bunun adına yetenek mi denir başka bir şey mi bilemem…

“Tembele iş buyur sana nasıl yapılacağını anlatsın” diye bir söz var. Tam bize göre bir söz. Ne zamanki yapılması düşünülen bir iş olur sürekli wunafeler yapılır. O kadar çok konuşulur ki sonunda yapılacak iş neydi unutulur gider. Bu bana göre tipik bir tembellik eylemidir.

Genel hastalıklarımızdan biride parasızlık yani kendimiz dışında toplum menfaatine ekonomik olarak bir şeyler katamamamız. Parasızız çünkü ticareti geç öğrenmiş insanlarız ve işin hilesini hurdasını da çok bilmeyiz. Memurun işçinin maaşları da belli, durum böyle olunca da bizim çoğunlukla paramız olmaz. Millet dünyanın servetine rağmen yeşil kart almakta sıkıntı duymaz ama bizim aklımıza gelmez. Milletin memuru işini bilirken bizimkiler yine bilemez. Bu durumda para bize niye gelsin ki o gideceği yeri iyi bilir.

Gururluyuz param yok diyemeyiz. İyide milletin faydalandığı nimetlerden faydalanmadan paran zaten olmuyor o halde gurur yapmak niye?

Bizim bazı şeyleri artık hızla aşmamız lazım. Milletin vekilleri bile SSK’yı vururken yani işini bilirken bizim gururla bir yerlere gelme başarılı olma şansımız yok. Bunu söylerken bizde bu yolları deneyelim anlamında söylemiyorum sakın yanlış anlaşılmasın. Fakat bizimde bir şekilde kendimizi artık dünya düzenine uydurmamız lazım. Ne yaparız, nasıl yaparız bilmiyorum ama toplum olarak kesinlikle ekonomik olarak çıtayı yükseltecek projeler üretmemiz ve gurur denen dostumuzu bir köşeye bırakıp asılmamız lazım. Neden mi?

Hiçbir vasfımız yoktur ve müdür olarak çalışan bir Çerkes'in yanında çaycı olmaktan sıkıntı alırız. İçimizde ki gurur Çerkes'in yanında çaycılık yaptırmaz ama başka yerde pekâlâ da yaparız. Çerkes müdür de bunu bildiği içindir ki, büyük ihtimal yanına mümkün olduğunca Çerkesleri almaz. O zaman da elimizde nur topu gibi bir sürü gururlu işsizlerimiz olur.  

Bu gurur ve para denen iki illet şey bizim topluma neler, neler kaybettiriyor. Hiç dikkat ettiniz mi? Köyler dışında Çerkesler birbirine uzak yerlerde yaşarlar. Hiçbir ilde Çerkes Mahallesi yoktur. Çerkesler genelde dağınıktırlar. Acaba sebep bu ikisi olabilir mi?

Kürtler, Lazlar, Mardinliler, Ordulular vs genelde aynı yerlerde yaşarlar. Köylerini şehirdeki bir mahalleye taşır minik bir köy yaratırlar. Bu şekilde de hem kültürlerini, dillerini, gelecek nesillere aktarırlar hem de her konuda birbirlerine daha çok destek olurlar. İçlerinden biri müdür oldu ise çaycısı, ya da sekreteri yine kendi insanındandır. Birisinin sorunu mu var hep birden yetişirler, el birliği ile kişiyi ya da aileyi sorunlarından kurtarırlar. Yani bizim hiçbir zaman yapamadıklarımızı yaparlar. Bu birliktelikler önemli mi, evet çok önemli hele kendine has dilin ve kültürün var ise çok önemli.

Bizlerde de tam tersi, her sorunumuzu kendimiz aşmak zorundayız. Eğer ortada ki bir sorun ise başkaları ile paylaşmayız, paylaşsak da bu kesinlikle Çerkes olmaz. Bir defa genlerimize işlemiş bu boş gurur. Ben bile bir bayan olarak kendi sorunlarımın üstesinden yine kendim gelirim. Mümkün olduğunca destek almamaya özen gösteririm. Acaba destek alsam bu benim için bir acizlik mi olacak?  İyi de aciz olduğum noktalar olsa ne olacak, bu beni ben yapmaktan alımı koyacak, vs vs. Bana göre artık bazı şeyleri aşmamız lazım. Bunlar bizi bizden uzaklaştıran çok gereksiz hassasiyetlerimiz.

Eleştirilmekten korkan ama süreklide eleştiren insanlarız. Birbirimizin işi, yaşantısı vs vs ile değil de keşke eleştiriyi kendi benliğimizi kaybettiğimiz noktalarda yapabilsek. Ne kadar Çerkes olmak istediğimiz ve ne kadar Çerkes kalabildiğimiz konularda yapabilsek. Belki bizlerde o zaman birbirimize daha içten ve daha yakın olabilirdik.

Tembellik, parasızlık, gurur ve sadece eleştirmek için konuşmaktan bir kurtulabilsek…