Tembeliz,
Parasızız,
Gururluyuz,
...ve de çok Konuşuruz.
Bunların
hepsi bir arada olur mu, olur. Parasız ve gururlu,
tembel ve gururlu bunu biz bir şekilde başarıyoruz.
Bunun adına yetenek mi denir başka bir şey mi
bilemem…
“Tembele iş buyur sana nasıl
yapılacağını anlatsın” diye bir söz var. Tam bize
göre bir söz. Ne zamanki yapılması düşünülen bir iş
olur sürekli wunafeler yapılır. O kadar çok
konuşulur ki sonunda yapılacak iş neydi unutulur
gider. Bu bana göre tipik bir tembellik eylemidir.
Genel hastalıklarımızdan biride parasızlık yani
kendimiz dışında toplum menfaatine ekonomik olarak
bir şeyler katamamamız. Parasızız çünkü ticareti geç
öğrenmiş insanlarız ve işin hilesini hurdasını da
çok bilmeyiz. Memurun işçinin maaşları da belli,
durum böyle olunca da bizim çoğunlukla paramız
olmaz. Millet dünyanın servetine rağmen yeşil kart
almakta sıkıntı duymaz ama bizim aklımıza gelmez.
Milletin memuru işini bilirken bizimkiler yine
bilemez. Bu durumda para bize niye gelsin ki o
gideceği yeri iyi bilir.
Gururluyuz param
yok diyemeyiz. İyide milletin faydalandığı
nimetlerden faydalanmadan paran zaten olmuyor o
halde gurur yapmak niye?
Bizim bazı şeyleri
artık hızla aşmamız lazım. Milletin vekilleri bile
SSK’yı vururken yani işini bilirken bizim gururla
bir yerlere gelme başarılı olma şansımız yok. Bunu
söylerken bizde bu yolları deneyelim anlamında
söylemiyorum sakın yanlış anlaşılmasın. Fakat
bizimde bir şekilde kendimizi artık dünya düzenine
uydurmamız lazım. Ne yaparız, nasıl yaparız
bilmiyorum ama toplum olarak kesinlikle ekonomik
olarak çıtayı yükseltecek projeler üretmemiz ve
gurur denen dostumuzu bir köşeye bırakıp asılmamız
lazım. Neden mi?
Hiçbir vasfımız yoktur ve
müdür olarak çalışan bir Çerkes'in yanında çaycı
olmaktan sıkıntı alırız. İçimizde ki gurur Çerkes'in
yanında çaycılık yaptırmaz ama başka yerde pekâlâ da
yaparız. Çerkes müdür de bunu bildiği içindir ki,
büyük ihtimal yanına mümkün olduğunca Çerkesleri
almaz. O zaman da elimizde nur topu gibi bir sürü
gururlu işsizlerimiz olur.
Bu gurur ve para
denen iki illet şey bizim topluma neler, neler
kaybettiriyor. Hiç dikkat ettiniz mi? Köyler dışında
Çerkesler birbirine uzak yerlerde yaşarlar. Hiçbir
ilde Çerkes Mahallesi yoktur. Çerkesler genelde
dağınıktırlar. Acaba sebep bu ikisi olabilir mi?
Kürtler, Lazlar, Mardinliler, Ordulular vs
genelde aynı yerlerde yaşarlar. Köylerini şehirdeki
bir mahalleye taşır minik bir köy yaratırlar. Bu
şekilde de hem kültürlerini, dillerini, gelecek
nesillere aktarırlar hem de her konuda birbirlerine
daha çok destek olurlar. İçlerinden biri müdür oldu
ise çaycısı, ya da sekreteri yine kendi
insanındandır. Birisinin sorunu mu var hep birden
yetişirler, el birliği ile kişiyi ya da aileyi
sorunlarından kurtarırlar. Yani bizim hiçbir zaman
yapamadıklarımızı yaparlar. Bu birliktelikler önemli
mi, evet çok önemli hele kendine has dilin ve
kültürün var ise çok önemli.
Bizlerde de tam
tersi, her sorunumuzu kendimiz aşmak zorundayız.
Eğer ortada ki bir sorun ise başkaları ile
paylaşmayız, paylaşsak da bu kesinlikle Çerkes
olmaz. Bir defa genlerimize işlemiş bu boş gurur.
Ben bile bir bayan olarak kendi sorunlarımın
üstesinden yine kendim gelirim. Mümkün olduğunca
destek almamaya özen gösteririm. Acaba destek alsam
bu benim için bir acizlik mi olacak? İyi de
aciz olduğum noktalar olsa ne olacak, bu beni ben
yapmaktan alımı koyacak, vs vs. Bana göre artık bazı
şeyleri aşmamız lazım. Bunlar bizi bizden
uzaklaştıran çok gereksiz hassasiyetlerimiz.
Eleştirilmekten korkan ama süreklide eleştiren
insanlarız. Birbirimizin işi, yaşantısı vs vs ile
değil de keşke eleştiriyi kendi benliğimizi
kaybettiğimiz noktalarda yapabilsek. Ne kadar Çerkes
olmak istediğimiz ve ne kadar Çerkes kalabildiğimiz
konularda yapabilsek. Belki bizlerde o zaman
birbirimize daha içten ve daha yakın olabilirdik.
Tembellik, parasızlık, gurur ve sadece
eleştirmek için konuşmaktan bir kurtulabilsek…
|