|
|
................... |
|
................... |
ÖNEMLİ
OLAN ÇAMUR |
15.07.2006 |
|
Semra Ademey
Gürel |
................... |
................... |
Bir
dönem mail adreslerine itina ile gönderilen bazı yazılar vardı.
Bana da bir hayli gelmişti. Yazıya öyle bir başlık atarlardı ki,
neredeyse ayağa kalkıp pür dikkat okusam mı derdim. Her zaman aman
dikkat, mutlaka okuyun, vs gibi vurucu başlıklar olurdu.
Bunlardan birini hiç unutmam. Çünkü o güne kadar çok da dikkat
etmediğim bir markanın ürünleri bana o yazıdan sonra acayip çekici
gelmişti. Reklamları sevmeyen biri olarak özellikle o grubun
ürünlerine karşı ilgim artmış ve televizyonda ki her reklamına
dikkatle bakar olmuştum.
Hani şu çocuklarımızın zevkle yediği değişik aromalı, birbirinden
lezzetli yoğurtlar var ya, yazı onlar hakkındaydı. Gelen yazı da
aklımda kaldığı kadarı ile önemli (!) notlar vardı. Meğer o çok
sevdiğimiz yoğurtların içerisine, kasıtlı olarak, zeka geriliği
yaratan katkı maddeleri konulmuş. (Tabi katkı maddesinin adı gelen
yazıda yok.) Bunu Fransızlar Türk çocuklarında özellikle
deniyorlarmış. Bu Fransızlar kasıtlı olarak fiyatlarını ucuz
tutup, neredeyse kapı kapı dolaşarak pazarlıyorlarmış. Hemen
aklıma, ''acaba bu katkı maddesinin adını veremeden bu şekilde
milleti bilgilendirmek için kaleme alan yardımsever vatandaş ne
kadar yemiştir'' diye gelmişti.
Bu maillerden sonra muadili olan yerli mallar piyasaya sürüldü.
Aaa! Durum hiç de öyle sağlık işleri falan değilmiş. Meğer kısa
yoldan piyasa kapma taktiğiymiş. Komik değil mi?
Bu garip maillerden etkilenen tanıdıklarım vardı. Tabi iyi bir
beyin jimnastiğinden sonra durum değişti ama yine de işin çirkin
kısmı, çamur kısmı kaldı akıllarda. Olay öyle arzuladıkları gibi
olmadı. Çamuru attılar ama çok uzağa düşüremeden kendi paçalarına
sıvadılar. Bilinçli insanlar, işin çamur atmak olduğunu görebildi.
Şimdi eğer söylendiği gibi katkı maddeleri olsaydı Sağlık
Bakanlığı buna izin verir miydi? Tamam, Avrupa'dan dönen alfa
toksin içeren biberleri tekrar bizlere yedirecek kadar cesur
bizimkiler ama söz konusu olan ürünler aynen olduğu gibi diğer
Avrupa ülkelerine de gidiyor. Avrupalı buna izin verir mi?
Romanya'dan gelen bir bayan ile konuşmuştum. Bayan hukuk okumuş ve
evlenip Türkiye'ye yerleşmiş derdini çok iyi anlatacak kadar da
Türkçe öğrenmiş biriydi. Romanya kapılarını dünyaya ilk açtığı
dönemlerde, halk olarak özellikle Türk mallarını tercih etmek
istedik, diyordu. Türk mallarını tercih etmemizi aptalmışız gibi
algılayan kişiler yüzünden raflarımızdan hızla Türk mallarını
kaldırdık. Bizim raflarımıza günü geçmiş ürünleri koymaya
kalktılar. Oysa bizler her gıdanın arkasında kendi dilimizde ürün
açıklamasını görmek isteriz. Yine, son kullanım tarihine bakmadan
ürün almayız. Ama bunu bilmeyenler yüzünden Türk mallarına olan
güvenimiz sarsıldı, demişti. Bizler aldığımız kaç üründe dikkat
ederiz? İçerisindeki maddelerin neler olduğunu ne kadar biliriz?
Son kullanım tarihini zeki tüccarlarımız elinden geldiğince
değiştiriyor o konuda zaten sıkıntımız yok çok şükür. Bunlara
dikkat etmediğimizden, ürünler hakkında gelen çamur dolu mesajlara
da inanmayı bir anlıkta olsa düşünürüz.
Yine bizlere gelen maillerden bazılarında birçok ürünün adı
verilir ve kazançlarının hangi merkezlere gittiği anlatılır. Tabi
ardından yine bildik hikaye başlar. Benzer ürün üreten firmanın
ürünleri piyasaya sürülür. İşin ucu yine çamurlu.
Bırakın dünya pazarında yer alan firmaların hesaplarını, basit bir
işletmenin cari hesaplarına bakabilir misiniz? Aynı iş yerinde
çalışsanız dahi alacak-verecek durumunu bilebilir misiniz? Ne
hikmetse sanal mali müşavirler bilir. Çamur atmak ne kadar da
basit değil mi? Bunu yapanlar acaba bizi nasıl görüyorlar? Çok mu
safız, beynimizi kullanmaktan mı aciziz? Onlara göre neyiz biz?
Bu konuyu tekrar bana hatırlatan son günlerde yaşadıklarımız.
Çamur atmak ile prim yapılsa idi şimdi yukarıda söylediğimiz
firmalar Türkiye pazarında iflas ederlerdi. Allahtan çamur ile
hizmetin, kalitenin arasındaki farkı anlayanlar var.
Bu kişilerin bir amacı var. Piyasaya yeni çıkacak olan bazı
mallara insanları bir şekilde yönlendirmek. İzlenen yol ne kadar
çirkin olursa olsun bir hedefleri var. Peki, bizdeki çamurcuların
amacı nedir bileniniz var mı? Neye, kime hizmet ederler anlayan
var mı? Bu şekilde acaba kaç kişiyi etkileyebildiklerini
sanıyorlar? Vatandaş katkı maddesinin adını veremeyene ne kadar
güveniyor ise, içimizde ''aaa ben bilirim onların kim olduğunu, ne
yaptığını'' diyenlere de bizler o kadar güveniyoruz.
Çamurlarla, gizliden gizliye isimsiz yazılarla, içimizden geçen,
olmasını arzuladığımız kötü düşünceler ile kimseye hizmet
edemeyeceğimizi artık bilmemiz gerekir. Fazla söze gerek yok.
Yapılan işler de, verilen emekler de, düşünceler de ortada. Kimin
ne olduğu, neyi ne kadar yaptığı veya yapmak istediği, anlayan
için olabildiğince açık ve seçik ortada. |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|