İnsanlık
tarihinin başlangıcında zaman denen şey yokmuş. Sonra bir uyanık
çıkıp zamanları bulmuş. Bunları da üşenmeden üçe bölmüş. Her
birine de DÜN, BU GÜN, YARIN adını vermiş. İşte ne olduysa ondan
sonra olmuş. İnsanlar dünü ve yarını hep yaşamış ama bu günü
yaşamayı nedense unutmuş.
Günümüzün yarısını dünü hatırlayarak kalan yarısını da yarını
düşünerek, planlayarak yaşar olduk. Ya bu gün ne olacak? BUGÜN
öylece kala kaldı ortalarda…
Bir gün inatla sadece içinde bulunduğum günü yaşayacağım diye
büyük gayret sarf ettim. Fakat anladım ki dünsüz ve yarınsız bu
gün yaşanamıyor. Dünü veya yarını yaşamadığımız gün zaten
öldüğümüz gündür. Taşıdığımız can sanki sonsuza dek var olacakmış
gibi gelir ve sürekli bizi yarına iter.
Ne tür bir iş veya düşünce içerisinde olursak olalım geçmişi
düşünürüz. Gayet doğal, belki de geçmişten gelen tecrübeleri
kullanmak istiyoruz. Dünü düşünüp hemen yarına uyarlıyoruz. Yarın
neler yapacağız, neler yapmamız gerekiyorlar başlıyor bu defa.
Bunların hepsini bu gün yaparız. Kısaca bu günü yaşayayım
dediğimizde dünsüz ve yarınsız yaşamamızın pekte mümkün olmadığını
görürüz.
“Eskiyi düşünmek akla zarardır” derler. Fakat istesek de istemesek
de eskiyi düşünürüz. Bazen “ahh keşke…” dediğimiz zamanlar olur ve
genelde aklımızda kalanda hep ahh keşke’lerdir. Sanırım eskiyi
düşünmenin zararlı olmasının sebebi de ahhh’ ları çok olduğu
içindir.
Geçmişe dönüp “ahhh keşke şimdiki aklım olsaydı” diyerek
üzülürüz. Oysa o zaman ki şartlara göre belki de yapabileceğimizin
en iyisini yapmışızdır. Fakat bunu anlamak bazen çokta kolay
olmaz. İşte bütün bu “ahhh keşke’ler” de, yaşanan süre içerisinde
en uygun davranıştı yada düşünceydi diyemediğimiz için oluyor.
İnsana bu günü hatırlatan iki şey vardır. Hastalık ve ölüm. Ne
zaman ki bir ölüm haberi yada bir sevdiğimizin hastalık haberini
alırız işte o zaman bu günü yaşamamızın ne kadar önemli olduğunu
idrak ederiz. Fakat bu düşünce rüzgar gibi gelir geçer. Biz yine
dün ile yarın arasında koşturup kalırız.
Bana göre bu günü yaşayabildiğimiz tek an sevgi verip sevgi
aldığımız andır. İşte bu günü yaşamak için “seni (sizi) seviyorum”
demesini bilelim, yarına bırakmak çok geç olabilir.
Bu günü yarın için yaşayalım kabul ama yarınımızın belki de
olmayacağını bilerek sevdiklerimize yarın için bir şeyler
bırakabilmeyi bu günden isteyelim. Korkmadan, bıkmadan usanmadan
sevgimizi verelim. Dünyada sevgiyi ret eden hiçbir canlı yoktur.
Her ne kadar en nankör olanı insan olsa da yine karşılığını en
güzel verende insandır. Bu günden bütün sevgimizi, bütün geçmişten
gelen tecrübelerimizi de yanına katarak yarınımız olan
gençlerimize, çocuklarımıza verelim.
Bu topluma emeği geçen niceleri hakkın rahmetine kavuştu. Onlara
rahmet dilerken, elimizde olan değerlerimize de sahip çıkmasını
bilelim. Kimseyi alt etmeye çalışmadan, yıllar öncesinin hesabını
bu gün sormaya kalkmadan, bütün kalbimizle doğruyu bulmaya
çalışalım. Eğer kalp gözü ile bakmasını başarabilir isek,
anlaşabilmemizde bir o kadar kolay olacaktır.
Yaşanan her olayda sürekli eleştirmek, sürekli hesap sormak insanı
yorar. Hata benim için yani insan için değil mi? Bırak o zaman
hata ettiğimi bende senin sevgi ve saygı dolu yaklaşımın ile
anlayayım. Kim bilir, bu gün hata olarak görülen şey belki de
yaşanan süre içerisinde en doğru olanıydı.
Bu gün dünü düşünüyor, yarın için neler yapabilirim hayal
ediyorum. Yapabileceklerim için mücadele etmek istiyorum. Sanki
sonsuza dek yaşayacakmışım gibi yarınları kovalıyorum.
Ama bu gün de yaşayıp sizi çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Siz
olmazsanız benim (bizim) olmamızın da bir anlamı yok.
Tham figapsou. |