Yıllardır
böylesine güzel ve anavatanı anlatan bir yazı okumamıştım.
Dzıbe Osman'ın yazısından dikkatimi çekenleri sizinle paylaşmak istedim.
Maykop. Bu güne kadar hiç anlamını merak etmemiştim. Meyve Köşesi
anlamına geliyormuş. Orijinali de Mıyekhupe.
Batılı bir anavatanımız olduğunu tahmin ediyordum ama sigara
konusunu okuyunca daha da emin oldum. Dbıze aynen şöyle anlatıyor:
‘’ Maalesef sigara kullanan bir hemşehriniz olarak bu seyahatimi
yapmadan önce, hayatımda bu kadar sigara içmekten utanç duyacağımı
inanın hiç hesaplamamıştım. Niye derseniz; Mıyékhuape’de yaşayan
Rus ve Adige kökenli vatandaşlar içerisinde sigara kullananlar,
gerçekten 2. sınıf vatandaş muamelesi görüyorlar. Aslında yerel
yönetim tarafından alınmış herhangi bir cezai muamele yok bu
konuda ya da ben rastlamadım. Ancak katıldığım her toplantı veya
muhabbet ortamında sigara içmek için izin isteyen kişinin şahsımın
olması beni ziyadesiyle rahatsız etti. Aile ortamı yaşayan
yetişkinler kesinlikle evlerinin içinde sigara içmiyorlar, hele
çocuklarının yanında asla. Sigara içmek isteyen bir vatandaş
apartmanda yaşıyorsa nadiren merdiven boşluğunda, genelliklede
apartmanın dışında sigara içiyor. İnanmayacaksınız ama evin içinde
sigara içme alışkanlığı sergileyenler maalesef biz Türkiye
diasporasından giden geri dönüşçü veya turistlerden başkası değil.
Henüz bu medeni davranışı sergileyemeyen, üzerlerinde “Burada
sigara içmenin cezası .... YTL’dir” diye boy-boy tabela ve
afişlerin asıldığı Türkiye diasporasındaki halimizin yorumunu
sizlere bırakıyorum. Dolayısıyla bu konuda anavatanda yaşayan
kardeşlerimiz şikayetçiler bilmenizi isterim...’’
Daha önce sayın Seauhmann’ın Maykop notlarında da görmüştüm. Dzıbe
Osman’ın da gözünde kaçmamış. ‘’Yollar, sokaklar ve caddelerin
standardı belki de hayatınız boyunca hiç görmediğiniz türden.
Kısaca bir sokağı tarif edecek olursam, (yalnız altını çizmek
istiyorum cadde değil sadece sokağı) Kaldırımların genişliği yolun
hem sağında hem de solunda olmak üzere yaklaşık dört metre olup,
her dört metrede birde yetişkin ağaçlar mevcuttur. Araçların
gittiği asfalt yolun genişliği ise en az yedi-sekiz metre
genişliğindedir. Dediğim gibi bu tarif ettiğim sokaktır haaa,
cadde ile karıştırmayın...
Sonra belki yine şaşıracaksınız ama öyle Türkiye’de alıştığımız
türden yılan gibi yamuk-yumuk hiçbir sokak ve cadde görmedim.
Hepsi sanki bir cetvelle çizilmiş gibi iki kilometre uzağı da
görebilecek şekilde dümdüzdü. Herhalde bu da Mıyékhuape’nin Konya
gibi düz ama Çukurova gibi verimli arazi yapısından
kaynaklanmaktaydı.’’
Hemen hemen hepimizin şikayetçi olup, bir türlü uygulamadığımız,
uygulayamadığımız sosyal bir problemi de notların içinde gördüm.
Şaşırmadım. Çünkü, sigara evin içinde sigara içmeyen bir kültürden
de bu beklenirdi. Merak ettiniz değil mi? Dzıbe’yi dinleyelim:
‘’(…)Bunun yanı sıra evlerde biriken çöpler genelde günün akşam
saatlerinde bölgenize gelen çöp arabalarıyla alınmakta. Çöp
konteyneri diye bir uygulama yok yani. Hem niye olsun ki? Her çöp
arabası geldiğinde plastik poşetlerde biriktirdikleri çöplerini
kendi elleriyle çöp arabasına atan bir medeni halkınız varsa, niye
yönetim olarak onları da aynı Türkiye’deki konteynerlerin
etrafında oluşan çöp dağlarına mahkum edesiniz ki?’’
Hoşgörü. Hepimizin hasret kaldığı kelime.
’’Kurban Bayramı’nda ise Cuma namazlarından farklı olarak Adıgey
Müftüsü Yémıc Nurbiy eşliğinde cami içerisinde Devlet Başkanı
Hazret Şovmen’in vekil tayin ettiği parlamenterin, en üst rütbeli
subayın, sivil toplum örgütü liderleri veya temsilcilerinin bayram
kutlama dilekleri de okundu. İnanmayacaksınız Papaz efendilerde bu
kutlamaya bizzat katıldılar.’’ diyor Dzıbe. Eminim ki, Müftü Yemic
Nurbıy’de Hıristiyan hemşehrilerimizin kutlamalarına katılıyordur.
Anavatanda yaşamak isteyenler için ekonomi her zaman sorun
oluyordu. Fiyatları bilmiyorduk. Gördüm ki, son derece uygun
fiyatlar. Bu paralara burada ev kurmak mümkün değil. Zaten ben
gitme imkanı bulsam oradan almak isterim tüm eşyalarımı.
Anavatanımın kalkınması için bu çok önemli.
Kalemine sağlık Dzıbe Osman, senin gibi insanlarımızın sayısı
artarsa ben eminim ki çok kısa zamanda kimsenin hayalini bile
kuramayacağı bir duruma gelecek anavatanımız. Sana minnettarım
Dzıbe. |