Konuşamadığı, yazamadığı
“dil” in erdemini anlatanlar.
“Dili ve kültürü” hakkında
hiçbir bilgisi olmadan ahkâm kesenler.
Okumayan, dinlemeyen, araştırmayan
ama her şeyi herkesten iyi bilenler.
Bilmediğini de
bilmeyenler.
Ve yaralı kültürünün yok
oluşunu seyredenler…
Var değil mi sağımızda
solumuzda böyleleri?
Var, ne yazık ki var!
Sen, ben, o… bunlardanız
belki.
Olsun, biz yine de
ağlanacak halimize güleriz.
Güler, geçeriz.
Neredesin ey samimiyet?
SERMAYESİ SAMİMİYET
OLANLAR
Kültür duyarlılığı içinde
bilinçle yaşayanlar.
Sevgiye, aşka inananlar,
Vefa nedir iyi bilenler,
Sermayesi samimiyet
olanlar, selâm size!
KISSA BELKİ DE HİSSE
Hep anlatılır, mutlaka
duymuşsunuzdur:
Derviş, bir kucak elmayla
yanından geçen genç kıza:
-Nereye gidiyorsun?
Kız, ilerideki tarlayı
göstererek:
-Sevdiğim şu
tarlada çalışıyor, ona gidiyorum.
Derviş:
-O kucağına ne doldurdun?
Genç Kız:
-Sevdiğime elma
götürüyorum!
Derviş:
-Kaç tane elma var elinde?
Kız gayet sakin:
-İnsan, sevdiğine
götürdüğü şeyi sayar mı hiç?
Bu cevap karşısında neye
uğradığını şaşıran derviş, elindeki tespihi yavaşça kopartmış.
İşte bir kıssa, belki
içinden çıkar bir hisse…
Sevgi, aşk, samimiyet,
vefa…
SELAM OLSUN!
Selam olsun,
Kültürü için samimiyetle
gayret sarf edenlere.
Selam olsun,
Sivil
toplumda hizmet etmenin gönül işi olduğuna
yürekten inananlara.
Selam olsun,
Bu inancın gereğini yerine
getirenlere.
Selam olsun,
Renge, ırka takılmayıp tüm
insanlığa taşabilenlere.
Kültürüne âşık olanlara.
Selam olsun,
“Bu kültür mutlaka yaşamalı!”
diyebilenlere.
Selam olsun,
Bildiklerini yaşayanlara, yaşantısıyla
örnek olabilenlere.
|