Sizce, bu kültürü yaşatmak için daha çok koşan, gençler mi
yetişkinler mi?
Ne olur “Gençler”
deyin.
“Yetişkinler” derseniz yandık!
“Yöneticiler”
derseniz yanmanın ötesinde kavrulduk.
Niçin mi?
Gençler olmazsa olmaz
da ondan.
Bu kültürün yaşatılması için
asıl koşması gereken
gençler de ondan!
Yetişkinler ve yöneticiler gençler için koşuyor da ondan.
GENÇLER GÖNÜLSÜZSE…
Eğer gençler dilsiz, gönülsüz, hevessizse…
Gençler, kültüründen,
kimliğinden habersizse…
Desteksiz, dümensiz, yörüngesizse…
“Peki, bu kültürü kim yaşatacak?”
diye sorgulamalı değil miyiz kendimizi?
Siz de endişeli misiniz?
Yoksa “Hayır kardeşim, bizim
Çerkes gençleri okuyor,
araştırıyor, diline ve kültürüne hâkim yetişiyor. Baksana
kültür için hep koşan onlar…” mı diyorsunuz?
Belki de şu düşünceler de geçiyor içinizden:
“Bizim büyükler ve yöneticiler de gerekli hassasiyete sahip.”
“Zaten toplumumuzun en öncelikli meselesi,
gençliğin eğitimi meselesi
değil mi?”
“Gençlerimizin, ailelerimizin, derneklerimizin kültürel eğitim
adına bu olağanüstü çabaları asla inkâr edilemez.”
KEŞKE
Keşke hepimiz bu olumlu ifadelerle dolup taşsak, bu güzelliklerle
yaşasak!
Bu gayretlerle kültürümüzü
sonsuza kadar yaşatsak.
Yok efendim yok, işin aslı öğle değil.
İşimiz çok ciddi.
Gençler çok daha iyi yetişmeli!
Büyükler mutlaka ezberini bozmalı.
Bilinmeli ki asla ihmale gelmez gençliğin eğitimi.
Gençliğiniz varsa vardır geleceğiniz!
Topluma yabancılaşan,
kültür çatışması içinde yalnızlaşan, kimlik arayışı içinde
bocalayan bir gençlik
Bireyselleşen, marka, moda
ve lüks düşkünü bir gençlik.
“Kültür ve kimlik mi, acele etmeyin sıra bunlara da gelir1”diyen
bir gençlik.
Susuyor musunuz yoksa?
Yoksa kızıyor musunuz?
DONANIMLI GENÇLERİMİZ YOK DEĞİL!
Diline hâkim, kültürüyle barışık, eğitimini tamamlamış, donanımlı
gençlerimiz yok mu?
Eğer onlar da olmasa…
İstediğiniz genç yoksa arzuladığınız gelecek olamaz!
Değil mi ki gençlik gelecektir.
Değil mi ki gençlik, doldurulması gereken boş şişe değil
yakılması gereken bir
meşaledir.
GENÇLER, GÜCÜNÜZÜN FARKINDA MISINIZ?
Gençler bu dinamik dönemi, duygu ve düşünce atmosferinde bolca
okuyarak, araştırarak,
sorgulayarak geçirmeli.
Bilgi paylaşımı ve kültürel etkileşim için
düğünleri, şenlikleri,
festivalleri fırsat bilse.
Gençler kabuğunu kırsa, okusa, araştırsa, öğrense, yaşasa, örnek
olsa…
Ve bu kültür kurtulsa!
GENÇLER, YETİŞKİNLERDEN MEMNUN MU?
Şüphesiz, her kültür sevdalısını derinden etkiliyor gençliğimizin
bu gel-gitler ağındaki çırpınışları.
Eğitimsiz, bilgisiz, vasıfsız, vefasız bir nesil
hangi yaraya merhem olabilir ki?
Kim ne derse desin öyle bir problemimiz var ki diğer bütün
problemleri unutturacak kadar derin,
öylesine acil.
İşte bu dev problem,
gençliğin kendi değerlerimiz açısından ihmali problemi.
Eğer bu konu, samimi ve usta ellerce çözüme kavuşturulamazsa ne
yazık ki gelişmeler geleceğimizi karartabilir.
ÇÖZÜM NE OLMALI?
Ne yapmalı peki?
Yetişkinler mutlaka yolunu bulup gençlerle
daha fazla mesai
yapmalı.
Büyükler ve gençler daha iyi anlamalı birbirini.
Bu kültür iletişiminde büyükler, daha iyi model olmalı gelecek
nesle.
Gençler, duyguların gölgesinde kalmamalı, akıl daima rehber
olmalı.
Bir bakın etrafa:
Büyükler ve gençler birbirini anlamaya çalışmıyor.
Yeni nesil, büyükleri anlamadığı ve anlaşılamadığı için
değerlerinden ve büyüklerinden uzaklaşıyor,
kapatıyor kapıları,
yıkıyor köprüleri.
Ya büyükler, onlar çok mu rahatsız bu manzaradan?
Asla!
BÜYÜKLER SEÇİM - GEÇİM DERDİNDE OLMASIN!
Yoksa yetişkinler ve yöneticiler seçim- geçim derdinde olmasın!
Bazı gençler çok şikâyetçi büyüklerden.
Neden mi?
Hani her şeyi bilen büyükler ya!
Hani gençlerin, sorma, sorgulama gibi hakları yok ya!
Hani gençler konuşunca, üretince
“halt” ediyor ya!
Ne yazık ki gençlerin bir kısmı böyle düşünüyor işte.
Öyle ya, bu yaşta, büyüklerin yanında konuşma hakkını kim vermiş
ki onlara?
Onlar, başlarını eğip büyüklerini dinleyecekler sadece.
“Büyüyünce, kırk yaşına gelince, konuşabilir onlar.”
Haydi siz söyleyin, böylesi bir ortamda
eğitim olur mu, uyum olur
mu, iletişim olur mu?
Olmaz elbette!
İletişim sağlanamayınca da olan kültüre, gençliğe olur.
Hani gençlik geleceğimizdi?
Hani, her ne pahasına olursa olsun bu kültür yaşamalıydı?
Hani gençler, doldurulması gereken
boş şişe değil
yakılması gereken birer meşaleydi?
Unutmayalım, vasıflı bir gençlik olmadan yaşamaz, yaşayamaz bu
kültür.
SİS PERDESİNİ GENÇLER ARALAYACAK
Geleceğimiz adına güvenimizi sarsan karanlık düşünceleri,
etrafımızdaki sis ve dumanları ancak
gençler yok edecektir.
Aşkımız ve ümidimiz
gençler olacaktır.
Gençler de bunun kıymetini bilecektir!
Sevgili genç,
unutma, sensiz yaşamaz bu kültür!
|