...................
...................
ADRES: FEDERASYONLAR
.03.06.2017
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
 
...................

Sorunlarımızın çözümünde federasyonlarımızın mı sorumluluğu ağır yoksa halkın mı?

Yani kültürel ve toplumsal sorunlarımızın çözümünde sen, ben mi daha sorumluyuz yoksa üst düzey yöneticilerimiz mi?

Halkın, “Yetki senin, beni temsil et, çözüm üret!” dediği yetkililer mi?

Sorun çözmede kim daha sorumlu, kim daha etkili?

Yöneticiler niçin seçilir?

Hiçbir üyenin, “kavga edin, didişin, birbirinizi dışlayın, çözümün değil sorunun parçası olun!” diye yönetici seçtiği kanaatinde değilim.

 

SERZENİŞ

Önemli bir federasyonumuzda uzun süre oldukça başarılı yönetim kurulu üyeliği yapmış bir güzel insanın serzenişinden söz edeceğim.

O da çok dertli, o da çok sıkıntılı…

Neden mi?

Kurumlarımızdaki sıkıntılardan.

Üst yönetimlerdeki olumsuzluklardan.

Sıradanlaşmış etkinliklerden.

Bir araya gelemeyişimizden.

Yeni şeyler üretemeyişimizden.

Ahbap çavuş ilişkilerimizden…

 

“HASAN AĞALAR”

Bu güzel insan şunu söylüyor açıkça:

Bir federasyonumuzun danışma kurulunu kast ederek “Danışma kurulunu oluşturan başkanlar kurulunu (dernek başkanları) Hasan Ağalardan oluşturduğumuz müddetçe fazla bir yol alamayız.”

Bu davada samimi olan herkesin durup düşünmesi gereken son derece önemli bir konu Hasan Ağalar!

En tepedekinden, en sıradan olanına kadar hepimizi ilgilendiren bir konu bu.

Ne diyor yılların yöneticisi.

Bina sağlam olacaksa tuğla sağlam olmalı, diyor.

Tuğlayı en sağlamından seçmeli, diyor.

Peki bu sözün muhatabı kim?

 

ADRES: DERNEK ÜYELERİ

Her dernek üyesi, her seçmen, derneğine yönetici seçerken işi çok ciddiye almalı.

Seçmen; vasıflı, ufku açık, samimi, uyumlu insanlara vermeli bu görevi.

Federasyonlarımızın danışma kurulları bu insanlardan oluşmalı.

Hatır- gönül, Ahbap- çavuş ilişkileriyle seçilen başkanlarla bu iş yürümez, yürümüyor işte!

Demek ki mesajın birinci muhatabı dernek üyeleri.

Yani sen, ben…

 

ADRES: FEDERASYONLAR

Ahbap çavuş mantığıyla iş başına getirilen,

İşi bilmeyen,

Hiçbir iddiası olmayan,

Elini taşın altına koymayan

Gönül eğlendirmeyi görev sanan birileriyle büyük işler nasıl yapılır, köklü sorunlar nasıl çözülür?

Oysa bu göreve getirilenler bırakın elini taşın altına koymayı gövdesini taşın altına koyacak dava adamları olmalı.

Makam ve mevkiini gönül eğlendirme yeri sanan kişilerle bu iş bu kadar yürür.

Peki bu noktada federasyonlara düşen görev ne?

 

FEDERASYONLARIMIZIN SORUMLULUĞU

Diyelim ki federasyonun danışma kurulunu oluşturan dernek başkanlarının birçoğu istenilen vasıfta değil.

Bu aşamada federasyonlara görev düşmüyor mu?

Yani seminerler, grup çalışmaları, bölgesel eğitim programları…

Bu tür çalışmalar bizi birkaç adım ileriye götürmez mi?

Bunu kim yapacak?

Federasyonlar elbette!

Bu çalışmalar yeteri kadar yapılıyor mu?

Yapılıyorsa problem yok!

 

SÖZÜN ÖZÜ

Derdimiz çok dostlar, serzenişimiz ondan.

Sorunları aşmanın mutlaka bir yolu olmalı, bu yol mutlaka bulunmalı!

En küçük eleştiride “Bu federasyon kolay kurulmadı!” nakaratı sıkıyor artık!

Herkes sorumluluğunu bilmeli ona göre davranmalı.

Zira, dağ gibi sorunlar sıradağlara dönüşüyor.

Biz davamızı, iletişimin ve sanatın bütün dallarıyla anlatmak zorundayız.

Sanatın ve iletişimin her imkanını bu kültür ve bu toplumun yararına kullanmadığımız sürece daha çok yaya kalacağız demektir.