Sorunlarımızın çözümünde federasyonlarımızın mı sorumluluğu ağır
yoksa halkın mı?
Yani kültürel ve toplumsal sorunlarımızın çözümünde
sen, ben mi daha
sorumluyuz yoksa üst düzey
yöneticilerimiz mi?
Halkın, “Yetki senin, beni temsil et, çözüm üret!” dediği
yetkililer mi?
Sorun çözmede kim daha sorumlu, kim daha etkili?
Yöneticiler niçin seçilir?
Hiçbir üyenin, “kavga edin, didişin, birbirinizi dışlayın, çözümün değil sorunun
parçası olun!” diye yönetici seçtiği kanaatinde değilim.
SERZENİŞ
Önemli bir federasyonumuzda uzun süre oldukça başarılı yönetim
kurulu üyeliği yapmış bir
güzel insanın serzenişinden söz edeceğim.
O da
çok dertli, o da çok sıkıntılı…
Neden mi?
Kurumlarımızdaki sıkıntılardan.
Üst
yönetimlerdeki olumsuzluklardan.
Sıradanlaşmış etkinliklerden.
Bir
araya gelemeyişimizden.
Yeni
şeyler üretemeyişimizden.
Ahbap çavuş ilişkilerimizden…
“HASAN AĞALAR”
Bu
güzel insan şunu söylüyor açıkça:
Bir federasyonumuzun danışma kurulunu kast ederek
“Danışma kurulunu oluşturan
başkanlar kurulunu (dernek başkanları) Hasan Ağalardan
oluşturduğumuz müddetçe fazla bir yol alamayız.”
Bu davada samimi olan herkesin durup düşünmesi gereken son derece
önemli bir konu Hasan
Ağalar!
En
tepedekinden, en sıradan olanına kadar hepimizi ilgilendiren bir
konu bu.
Ne
diyor yılların yöneticisi.
Bina
sağlam olacaksa tuğla sağlam olmalı,
diyor.
Tuğlayı en sağlamından seçmeli, diyor.
Peki
bu sözün muhatabı kim?
ADRES: DERNEK ÜYELERİ
Her
dernek üyesi, her seçmen, derneğine yönetici seçerken işi çok
ciddiye almalı.
Seçmen; vasıflı, ufku açık,
samimi, uyumlu insanlara vermeli bu görevi.
Federasyonlarımızın danışma kurulları bu insanlardan oluşmalı.
Hatır- gönül, Ahbap- çavuş
ilişkileriyle seçilen başkanlarla bu iş yürümez, yürümüyor işte!
Demek ki mesajın birinci muhatabı dernek üyeleri.
Yani
sen, ben…
ADRES: FEDERASYONLAR
Ahbap çavuş mantığıyla iş başına getirilen,
İşi
bilmeyen,
Hiçbir iddiası olmayan,
Elini taşın altına koymayan
Gönül eğlendirmeyi görev sanan birileriyle
büyük işler nasıl yapılır,
köklü sorunlar nasıl çözülür?
Oysa bu göreve getirilenler bırakın elini taşın altına koymayı
gövdesini taşın altına
koyacak dava adamları olmalı.
Makam ve mevkiini gönül eğlendirme yeri sanan kişilerle bu iş bu kadar yürür.
Peki
bu noktada federasyonlara düşen görev ne?
FEDERASYONLARIMIZIN SORUMLULUĞU
Diyelim ki federasyonun danışma kurulunu oluşturan dernek başkanlarının birçoğu istenilen
vasıfta değil.
Bu aşamada federasyonlara görev düşmüyor mu?
Yani
seminerler, grup çalışmaları,
bölgesel eğitim
programları…
Bu
tür çalışmalar bizi birkaç adım ileriye götürmez mi?
Bunu
kim yapacak?
Federasyonlar elbette!
Bu
çalışmalar yeteri kadar yapılıyor mu?
Yapılıyorsa problem yok!
SÖZÜN ÖZÜ
Derdimiz çok dostlar, serzenişimiz ondan.
Sorunları aşmanın mutlaka bir yolu olmalı, bu yol mutlaka
bulunmalı!
En küçük eleştiride “Bu federasyon kolay kurulmadı!” nakaratı sıkıyor artık!
Herkes sorumluluğunu bilmeli ona göre davranmalı.
Zira, dağ gibi sorunlar sıradağlara dönüşüyor.
Biz davamızı, iletişimin ve sanatın bütün dallarıyla anlatmak zorundayız.
Sanatın ve iletişimin her imkanını bu kültür ve bu toplumun
yararına kullanmadığımız sürece daha çok
yaya kalacağız demektir.
|