...................
...................
SUSMA, KONUŞ!
19.11.2016
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
 
...................

Yetkilisin,
Sorumluluğu çok ağır bir mevkidesin.

Malum, toplumumuzun kültürel ve sosyal sorunları dağ gibi.

Ama sen ilgisizsin, çaresizsin!

Sorular yığınla,

Sen, susuyorsun!

Susarak sorunlardan, sorulardan ve kendinden kaçıyorsun!

 

YA SEN, YA BEN?

Demek ki yetkili çaresiz.

Peki sen dostum,

Sen ne haldesin, senin tavrın ne?

Evet, yetkili değilsin ama bu kültürün temsilcisisin.

Bakıyorum, sen de susuyorsun.

Sen ne zaman elini taşın altına koyacaksın?

Ne zaman sorumluluk yükleneceksin?

Dilin unutulurken, kültürün yok olurken…

Sen hâlâ susacak mısın?

 

YARALI KÜLTÜRÜYLE GÖNÜL EĞLENDİRENLER

Ben, sen, o….

Yetkili, yetkisiz…

Kadın, erkek… hepimiz…

Ne yazık ki toplumumuz problemler karşısında tepkisiz.

Sorunların üstünü örten, onları hasıraltı eden bir tavır içindeyiz.

Yaralı kültürümüz kan kaybederken biz gönül eğlendiriyoruz.

 

UMURSAMAZ, VURDUMDUYMAZ

Eksikleri, yanlışları gördün, umursamadın!

Hep vitrine oynadın!

İnanmadıklarını söyledin.

Dilin yok olurken,

Kültürün erirken,

Toplumun kimlik bunalımı yaşarken,

Sen, umursamazlık ve vurdumduymazlıkla sarmaş dolaştın.

 

HERKES GÖREVİNİ YAPSA

Bak susuyorsun.

Şu ya da bu gerekçeyle görevini yapmadın.

Acıyı, sancıyı kendi haline bıraktın.

Görmezden geldin.

“Xabze” yi arı-duru bir biçimde hayata hâkim kılmak varken sen, oyalandın durdun.

Yetkiliydin, yetkini kullanmadın!

Etkiliydin, etki edemedin!

Cılız başarılarla teselli buldun!

Doğru söyleyenleri, yüreğinden konuşanları düşman ilan ettin.

Beni, kimsecikler eleştirmesin, dedin.

Benlik girdabında oğuldun.

 

ŞİŞKİN EGOLAR YERİNDE

Evet, çözebileceğimiz sorunları ne yazık ki halının altına süpürdük.

Ama halının altına süpüremediğimiz şeyler de var.

Şişkin egolarımız,

Afra ve tafralarımız…

Onlarla sarmaş dolaş yaşıyoruz.

Çoğu kez:

Görmedim,

Duymadım,

Bilmiyorum, diyor, işin içinden sıyrılıyoruz.

 

HALININ ALTI KABARDI

Demek ki çözüm bekleyen sorunları halının altına süpürmekle, hasıraltı etmekle olmuyormuş.

Bak halı kabardı.

Sorunları ertelemek toplumumuza pahalıya mal oldu, oluyor.

Bir bak, toplumuyla kucaklaşamayan kurumlara!

Bir bak, devletle muhatap olamayan yöneticilere!

Bir bak şu moralsizliğe, şu umursamazlığa!

Benden söylemesi.

İşimiz çok zor!

Biz, ya büyük düşünür, büyük problemlerimizi çözeriz ya da:

Çöküşe,

Bitişe,

Batışa,

Yıkılışa,

Tükenişe kapı aralarız!

 

YAŞASIN KÖTÜLÜK!

Ama siz yine de hal ve gidişata o kadar üzülmeyin.

Gelin siz, kafaya takmayın böylesi sosyal ve kültürel sorunları.

Kalbe zarar bu tür düşünceler.

“Böyle gelmiş, böyle gider!" bu işler.

Siz, yapıyor gibi görünün.

Küçük başarılardan büyük övgüler çıkarın.

Daha iyiyi, daha güzeli arayanları insafsızca eleştirin, suçlayın, dedikodularınızla yok edin onları.

Yaşasın kötülük!

 

TEMENNİM

Temennim; kültür sevdasıyla yanıp tutuşan samimi, gayretli, güzel insanların, yazısı da turası da silinmiş bireylerden uzak durabilmesi.

Bu kültürü yaşatma gayreti içinde olan tüm samimi dostlara binler selam.