Yıllardır cevabını
bulamadığım zor bir soruyu, cevabını bulabileceğim umuduyla
paylaşmak isterim. Bakarsın
dostlardan biri
yardımcı olur da rahatlarım. Bilirsiniz,
genel seçim ve mahallî
seçimlerde her partiden
adayı derneklerimizde ağırlar, onlara ilgi gösterir, onları
pür dikkat dinleriz. Toplantı sonrası adayların eleştirilerini
yapar, diğer adaylarla kıyaslarız. Amaç,
en doğru, en donanımlı
adayı seçmektir. Değil mi ki aday seçimi özen ister, çaba
ister. Evet, seçimlerdeki bu
duyarlılığa sözüm yok.
Bu, doğru olanıdır. Seçmenin bu hassasiyeti alkışlanmalı.
Seçmen, tabii ki seçeceği adayın
projelerini görecek,
adayı dinleyecek, adayı enine boyuna irdeleyecek.
YA BİZİM SEÇİMLERİMİZ?
YA BİZİM SEÇMEN?
Cevabını bulamadığım zor
soru şu:
Ülkeyi yönetecek adayları
dernek salonlarında
ağırlar, onların söylemlerini
zevkle dinler, projelerini
tartışırız da neden dernek seçimlerinde dernek yönetimine aday
olan kendi öz
evlatlarımıza bu imkânı tanımayız?
Neden onları dinlemeyiz?
Neden adayların
dosyalarını, projelerini
tartışmayız?
Neden en donanımlı adayı
seçme gayretinde olmayız.
Başkasına gösterdiğimiz hoşgörüyü neden kendimize
göstermeyiz?
Kendi seçimimizi neden
ıskalarız?
Çerkes toplumunu yönetmeye
aday kişilerin düşüncelerini, projelerini merek edip onları neden
dinleme zahmetine
katlanmayız?
Neden başkan adaylarını
kıyaslayıp toplumumuz ve kültürümüz için
en iyileri seçmeyiz?
Çerkes toplumu, neden
kendi seçiminde kendi “öz
evlatlarını” dinlemeyi arzu etmez?
Neden
“Değişim” isteyen
adaylara imkân sunmaz?
Neden bu önemli konuyu
eş-dost mantığıyla
geçiştirir?
Neden toplumun ufkunu
açacak, bu kültüre nefes
aldıracak adayı seçme gayretini göstermez?
İstekli,
Yenilikçi,
Samimi,
Dinamik ve donanımlı ekipleri,
dernek yönetimlerine getirme konusunda neden bu kadar savrulmuş
durumdayız?
Bu isteksizlik,
Bu vurdumduymazlık,
Bu alakasızlık neden?
Ego mu?
Kıskançlık mı?
Ümitsizlik mi?
Bilinçsizlik mi?
BU UMURSAMAZLIK, BU VURDUMYAZLIK NEDEN?
Bu hâl nedir ey Çerkes
toplumu?
Bu vurdumduymazlık, bu
umursamazlık?
Böylesine
içine doğru kırılmış bir
toplum hangi güzelliği hak edebilir ki?
“KALİTE Mİ?” HAK GETİRE!
Toplumun bu duyarsızlığı;
projesiz, idealsiz,
ruhsuz, yorgun, yetersiz ekipleri iş başına getirir.
Hasbelkader işbaşına gelen
bu ekipler de
derneklerimizin işini bitirir.
Toplum,
bu komediyle oyalanır
durur.
İş yapamayan ekip
dedikodularla gönül
eğlendirirken toplum da küçük hesaplarda boğulur gider.
Neredesin ey
değişim?
Neredesin ey yenilik?
Neredesin
ey duyarlılık?
İYİ OYNAYANLAR DEĞİL, İYİ OLANLAR KAZANSIN!
Dileyelim toplumumuzun
seçim duyarlılığı artsın.
Toplumumuz, seçimde
kılı kırk yarsın.
En dinamik,
En coşkulu,
En uyumlu,
En donanımlı ekibi iş
başına getirsin.
Yani iyi oynayan değil,
iyi olan kazansın!
Kazanan ekipler
iyi çalışsın.
Toplumla kucaklaşsın.
Çok sorun çözsün.
Zira toplumumuzun çözüm
bekleyen dağ gibi birikmiş
sorunları var.
Unutmayalım, ya sorunlarımızı çözer kimliğimiz ve kültürümüzle
güle oynaya yaşarız ya
da toplum olarak çözülür gideriz!
|