Uçurumun kenarında bir
toplum.
Akordeon çalıyor,
kâfe oynuyor, eğleniyor.
Uçurumun kenarında bir
toplum.
Bireysel düşünüyor,
birbiriyle didişiyor.
Uçurumun kenarında bir
toplum.
35 yaşın altındaki
nesil dilini bilmiyor.
Uçurumun kenarında bir
toplum.
Gençlik hızla
kültüründen uzaklaşıyor, başkalaşıyor.
Ümitsizlik artıyor.
Düğünler
davullu zurnalı,
orkestralı.
Toplumun çoğunluğu
uçurumdan habersiz,
ilgisiz, umursamaz.
Çözüm derdinde olan çok
az.
Çoğu kurum,
cılız girişimlerle
gönül eğlendiriyor.
Halk, uçurumun kenarında
şen, şakrak gülüyor, eğleniyor.
DERNEKLERİMİZ
Ne diyorsun sen,
derneklerimiz ve diğer kurumlarımız var bizim,
çalışan, üreten.
Yönetimler var, gece
gündüz evine gidemeyen,
dernekte sabahlayan.
Daha ne yapsınlar bunlar!
İnsaf!
Ne uçurumu, bak
toplum halinden memnun.
Yaşayıp gidiyor işte.
Nereden çıkarıyorsunuz bu
acılı sahneleri?
Vaziyet kötü değil, iyi!
KURUMLARIMIZ TOPLUMU KUCAKLAYABİLİYOR MU?
Peki, derneklerimiz var,
üst kurumlarımız var,
anladım!
Çok gayretli yöneticiler de var,
ona da tamam!
Söyle bakalım, toplumun
yüzde kaçı derneklerle
bağlantılı?
Gençler nerede?
Ya kadınlar?
Hani çocuklar?
Derneklerimiz toplumumuzu
kucaklayabiliyor mu?
Haydi, rakamlarla
konuşalım!
Somut örnekler verelim!
Var mısın, ne dersin?
GENÇLER VE BÜYÜKLERİN ARASINDA BÜYÜK UÇURUM
Gençlerin dünyası farklı,
büyüklerinki çok daha farklı.
Neden
ortak noktalarda
buluşulmaz?
Neden
sağlıklı iletişim
kurulmaz?
Neden model olunmaz?
Bir baksana, yetişkinler
ve gençler arasında adeta
görev taksimi yapılmış:
Adeta lisan-ı haliyle
büyükler diyor ki:
“Cenazeler bizim, düğünler sizin.”
“Eskileri anlatmak bizden,
anlıyor gibi yapmak
sizden.”
“Nerede o eski günler
söylemi bizden, anlıyor gibi
baş sallamak sizden!”
“Yazı yazmak,
gazete, dergi, kitap…
bizden, okuyormuş gibi yapmak sizden!”
“Ana dili, yarım
yamalak da olsa konuşmak bizden, garip garip yüzümüzü bakmak,
bazen de gülüp geçmek sizden!”
Peki,
şiir okumak, tekerleme, mani söylemek,
hikâye, masal, destan,
efsane, mitoloji anlatmak kimden?
Onu bilmem işte!
Ne sizden ne bizden!
Unuttuk ya onları!
Bu paylaşıma(!)
bu umursamazlığa,
vurdumduymazlığa, bu bencilliğe… kim
kültürel iletişim
diyebilir?
Kim bu uçurumun iki
kenarında birbirini anlıyor gibi yapan
kutuplara, iletişim
noktasında geçer not
verebilir?
Bu uçurum neyin nesi, hadi
sen söyle!
PEKİ, NE YAPALIM?
Uçurumdan atlayacak
halimiz yok elbette!
Bir bakalım
sağımıza solumuza.
Uçurumu
iyi görelim, derin
hissedelim.
Didişmeye ara verelim.
Bir soluklanalım.
Ve hemen
işe koyulalım.
Büyük düşünelim.
Köklü geçmişten,
aydınlık geleceğe
geçiş hesapları yapalım.
Yeni nesle kültürel
eğitim nasıl verilir, ona kafa yoralım.
Derneklere yeni misyonlar
yükleyip kurumlarımızı
hantallıktan kurtaralım.
Gençlerle yetişkinler
arasında kültür
iletişimini sağlayalım.
Uçurumu kapatalım.
Eğitim kurumlarına
ihtiyacımız var, onu da bilelim.
Dil eğitimi,
devlet desteği olmazsa
olmaz, ona eğilelim.
Güçlü bir örgütlenmeye
gidelim.
YOĞUN ÇALIŞMA - PROJE
Kurumlarımız yoğun çalışma
içine girsin.
Projeler üretilsin.
Radyosuz, TV’ siz olmaz,
bilinsin!
Ve samimiyetle, cesaretle
gereği yapılsın.
Uçurumdan uzaklaşılsın.
Köklü geçmişten
aydınlık geleceğe
ulaşsın!
Bu toplum, bu kültürle
huzur içinde yaşasın!
NOT:
Bayram, barış ve mutluluk getirsin. Çerkes dünyasının ufkunu
aydınlatsın. Yöneticisi, yazarı ve takipçisiyle CC camiasının
bayramını tebrik ediyor, selam ve sevgilerimi sunuyorum.
|