...................
...................
FARKLI BİR 21 MAYIS ÖNERİSİ
23.04.2016
YEMUZ Nevzat Tarakçı
...................
 
...................

Ağlamaklı, mutsuz, ümitsiz değil.

Yönü, ölüme, yok oluşa dönük değil,

Mecalsiz, ufuksuz hiç değil!

Dirilişi hedefleyen,

Coşkulu,

Kapsayıcı,

Kucaklayıcı

Geniş katılımlı,

İstikameti, geleceğe, aydınlık ufuklara bakan bir 21 Mayıs neden olmasın?

 

“21 MAYIS”LAR BÜYÜK FIRSAT

Her Çerkes, bölünmüş, savrulmuş bir milletin, değişik coğrafyalarda yaşamak zorunda bırakılan bir ferdi.

Ve her Çerkes için geçerli olan ortak kültürel sorunlar.

Büyük sorunlar.

Çözümü, devlet gücü gerektirecek köklü sorunlar.

Yani çözüm için, Çerkeslerin haklı mücadelesini, devletin/devletlerin  desteklemesi lazım.

Ciddi diplomasilerle derdimizi yetkililere çok iyi anlatabilmemiz gerek.

Çerkesler ve Çerkeslerin varoluş mücadelesi, daha görünür olmalı.

Bunun için 21 Mayıslar önemli bir fırsat!

Peki, farklı ne yapılabilir?

 

“KÜLTÜR BAKANLARI” ZİRVESİ İMKÂNSIZ MI?

Başkent Ankara’da yapılacak “Anma Programı” na Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanı Mahir Ünal neden katılmasın?

Neden Kabartay -Balkar Cumhuriyeti Kültür Bakanı Muhadin Kumahov katılmasın?

Abhazya Cumhuriyeti Kültür Bakanı Elvira Arselia,

Adıgey Cumhuriyeti Kültür Bakanı Muhamed Kulov,

Karaçay - Çerkes Cumhuriyeti Kültür Bakanı Madina Gogova niçin katılmasın?

Çerkes toplumunu görünür kılmak, köklü çözümler üretebilmek için “Kültür Bakanları Zirvesi” imkânsız mı?

Bu zirvede özellikle Türkiye Çerkesleri görünür hale gelmez mi?

Bu birliktelik çözüme hizmet etmez mi?

İyi çalışılmış,

Altyapısı iyi hazırlanmış bir program yapmak çok mu zor?

Pek,i kim yapar, kim yapmalı bu programı?

Yoksa buna gücümüz mü yetmez?

Bu zevat, tenezzül mü etmez?

Bizi beğenmezler mi?

Bize inanmazlar mı?

Kültürünü yaşamaktan başka derdi olmayan(!) altı, yedi milyonluk bir kitle, siyasiler için bir anlam ifade etmez mi?

Belki öz güvenimiz eksik, ya da inancımız yok!

Yaptığımız/ yapacağımız işlere belki kendimiz inanmıyoruz!

Yoksa biz, toplumsal sorunlarımızın çözümünü mü istemiyoruz?

O zaman biz, derdimizi seviyoruz!

İlaç aramıyoruz, aramayacağız.

Desene, Fuzuli’nin ifadesiyle,

“Aşk derdiyle hôşem el çek ilâcımdan tabîb

Kılma dermân kim helâkım zehri dermânındadır.” diyeceğiz!

Halimiz ve tavrımız, insanın aklına bin bir soru getiriyor.

Bu bizdeki öğretilmiş çaresizlik insanı boğuyor, deli ediyor!

Cılız, ruhsuz, iyi planlanmamış etkinlikler nefesimizi kesiyor, idealimizi hançerliyor.

 

“ÇERKES KALMA DAVASI” NE ZAMAN GÖRÜNÜR HÂLE GELECEK?

Çerkes toplumunu,

Çerkes kültürünü,

Daha doğrusu, “Çerkeslerin var olma davası” nı daha görünür kılmanın bir yolu mutlaka olmalı!

 

SEN SÖYLE EY DOST!

Kültür derdiyle sarhoş sevgili dost,

152 yıldır “Karadeniz’de boğulduk!” diyoruz.

“Boğulduk, yok olduk!” diye diye mi tükeneceğiz?

Ne zaman “Türkiye’de dirildik!” diyeceğiz?

Ne zaman büyük düşünüp ağıtlar kadar diriliş şarkıları dinleyeceğiz?

Ezberimizi ne zaman bozacağız?

Söyle ey dost!

Bari sen söyle!