Yıl 2011, aylardan haziran.
Milletvekili seçimi kapıda.
Ortam, oldukça hareketli,
hararetli.
Anadolu’da bir derneğimiz,
hummalı çalışma içinde.
Yoksa bu dernek,
emsal derneklerden
farklı mı bakıyor siyasete?
“Siyasetsiz olmaz!” diyor.
“Çerkes toplumu
siyasetten korkarak
daha fazla yaşayamaz!” diyor.
Dernek yönetimi, “Her kültür gibi Çerkes
kültürü de devlet desteği
olmadan yaşayamaz!” diyerek işe koyuluyor.
“TOPLUMUMUZUN SİYASETE BAKIŞI NASIL OLMALI?” KONULU İSTİŞARE
TOPLANTISI
Dernek yöneticileri,
“Siyaset, bizi böler, bu iş
bize göre değil!” şeklinde zihinlere kazınan söylemlere takılmadan
uyum içinde “Toplumumuzun siyasete bakışı nasıl olmalı?”
konusunda ortak akla başvurma kararı alıyor.
İlk iş olarak, ilin merkez ve ilçelerindeki
her mahalleye, her köye
ulaşılıyor, konu hakkında taban bilgilendiriliyor.
Başta muhtarlar ve ihtiyar heyetleri olmak
üzere, yaşlılar, gençler, bayanlar… söz sahibi pek çok kişi
“Yaklaşan Seçim ve
Çerkesler” konulu geniş bir istişare toplantısına çağrılıyor.
Saatler süren beyin fırtınasında
“Madem güç siyasette, iktidarda, o halde biz de kültürümüzü
yaşatabilmek için ‘en güçlü
iktidar adayı partiyle’ sıkı işbirliği içinde olalım. Bu
noktada toplumumuzun ve kültürümüzün menfaatini kollayalım!”
görüşü netleşiyor.
PARTİLERİN DERNEK ZİYARETİ
Seçime az kaldı.
Siyasi partiler, STK gezilerinde.
Bir telaştır sürüp gidiyor.
Ve iktidar partisi,
eski bakanı,
milletvekilleri, belediye başkanı,
il başkanı, ilçe
başkanları, kadın kolları ve gençlik kolları başkanları,
milletvekili adayları ile birlikte
kalabalık bir heyet
derneği ziyaret ediyor.
Dernek yönetimi,
oturma planı, konuşma
sırası, ekrana yansıtılacak görüntüler, toplantıda siyasilere
verilecek mesajlar… konusunda
titiz bir çalışma
ortaya koyuyor.
İki saate yakın süren görüşmede, program
sunucusu ve dernek başkanı
misafirleri derneğin çalışmaları hakkında bilgilendiriyor.
Yok olma tehlikesi yaşayan
Çerkes kültürünün yaşatılabilmesi için devlet desteğinin önemi
vurgulanıyor.
Ayrıca, Çerkeslerin
ana dili eğitiminin
mutlaka devlet desteğiyle yapılması gerektiği hakikati dernek
yönetimi tarafında kapsamlı bir çalışmayla
ekrana yansıtılıyor.
Ev sahibi konuşmacılar, siyasilerle şu ifadeleri paylaşıyor:
Türkiye'de yaşayan Çerkesler, yeryüzündeki tüm toplumlar gibi,
kültürlerini yaşatmak ve
kimliklerini korumak istemektedir.
Çerkes toplumunun ve kültürünün
Türkiye kültürüne önemli
katkıları olmuştur ve bundan sonra da olmaya devam edecektir.
Kimliği ve kültürü korunan, Kafkasya ile ilişkilerini devam
ettirebilen Çerkes halkının varlığının,
Türkiye'nin ekonomik,
toplumsal ve siyasi gelişimine önemli katkıları olacağı
açıktır.
Ancak Çerkes toplumunun,
kimlik ve kültürünün korunması boyutunda çözüm bekleyen çok
ciddi sorunları vardır.
DEVLET, “ETNİK KÜLTÜREL ÇALIŞMALAR”A MUTLAKA DESTEK VERMELİ
Ayrıca Türkiye Çerkesleri,
kimlik ve kültürlerinin yaşatılmasının demokrasi ve insan
haklarının bir gereği ve bunun sağlanmasının da devletin
vatandaşlarına karşı bir sorumluluğu olduğuna inanmaktadır.
Açıkçası, toplumumuz,
“Çerkes oyunları, Çerkes kızları, Çerkes tavuğu…” boyutuyla
tanınmaktan oldukça rahatsızdır.
Bu yüzden toplumumuz, insan temel hak ve özgürlükleri esas alan,
evrensel normlara
uygun, sivil, çağdaş bir anayasanın hazırlanacağı, yurttaşların
dillerini, dinlerini ve kültürlerini istedikleri gibi yaşamalarını
engelleyen tüm yasakların
kaldırılacağı ümidiyle gelişmeleri dikkatle takip etmektedir.
Ayrıca toplumumuz, devletin, yurttaşların dillerini ve
kültürlerini korumaları için sadece
izin veren değil,
destekleyen bir konumda olması gerektiğine inanmaktadır.
Türkiye Çerkesleri kimlik ve kültürlerinin yaşatılabilmesi için
Türkiye Cumhuriyeti'ndeki tüm siyasi yapılanmalardan,
demokratik taleplerinin
karşılanmasını beklemektedir.
SİYASİLERE KÜLTÜREL BRİFİNG
Dernek salonundaki toplantı,
“siyasilere kültürel
brifing” havasıyla devam eder.
Başta eski bakan, vekiller olmak üzere konuşmacılar, Çerkes
toplumu ve Çerkes kültürü hakkında oldukça
sıcak, anlamlı, alkışa
değer ifadeler kullanır.
Her bir konuşmacı
“Çerkeslerin oldukça zarif ve modern bir toplum olduğunu, bu
zenginliğin korunması gerektiğini vurgular.
Program, ikramlar ve çay sohbetiyle sona erer.
Dernek yönetimi ve üyeleri, bu bilinç, bu duyarlılık ve bu
stratejiyi diğer partilerin dernek ziyareti programlarında da
coşkuyla uygular.
Artık bu ilde, yöneticisi ve üyesiyle
tek yürek olmuş, her
partinin ziyaretinde coşkuyla salonları doldurmuş, siyasilere
duyarlılıklarını haykırmış, ilin,
güçlü, itibar sahibi bir
STK’si vardı. O STK, o ilin
“Kafkas Kültür Derneği’
idi.
Güzel olan, seçim sonrasında siyasilerle
diyalog ve işbirliği
artarak devam etmiş, toplumun menfaatleri korunmuştur.
Bugün, bu derneğimizin ve derneğimizin bağlı olduğu
KAFFED’in 2015 Haziran
seçimleri için bir
seçim stratejisi var mı, bilmiyorum.
Bildiğim şey, seçimler gelir geçer ancak
toplumları stratejiler
yaşatır!
Unutmayalım,
toplumumuzun kültürüyle yaşamaktan başka
seçim sansı yok!
|