Bir dönem, bu kültür hareketinin
yöneticileriydiniz.
Sorumluluğunuz ziyadesiyle ağırdı.
Sizi zor işler bekliyordu.
Büyük düşünmeniz,
çok çalışmanız
gerekiyordu.
Kültür derneğinin iki yıllık sorumluluğu
omuzlarınızdaydı.
Çözüm bekleyen dağ gibi
sosyal ve kültürel
sorunlar vardı.
Etkili hizmet için samimiyet, gayret ve iyi
bir ekip çalışması
şarttı.
İnançlıydınız, uyumluydunuz,
umutluydunuz.
“Kim ne diyecek?” endişesine hiç kapılmadınız.
Bu kültürün yaşatılabilmesi için ne
gerekirse cesaretle onu yaptınız.
En önce
ezberleri bozdunuz.
Samimiyet ve gayretle işe koyuldunuz.
Fedakâr, anlayışlı,
uyumlu güzel bir ekip
kurdunuz.
Yönetim olarak kendi aranızda sağlıklı bir
iş bölümü yaptınız.
Vakit geçirmeden dört elle ve samimiyetle
öncelikleri belirlediniz.
Ve hemen hizmete koyuldunuz.
Kültürel yok oluşun ayak seslerini
yüreğinizde duydunuz, bu yüzden bu dönemi, “kültürel
ve sosyal alanda şahlanış dönemi” kabul ettiniz.
Bu samimi gayretin eseri olmalı ki kültürel
ve sosyal alanda büyük
açılımlar yaptınız.
Geniş
ufkunuz, dik duruşunuz ve
sıcacık tavırlarınızla ilinizdeki yöneticiler, siyasiler ve
STK’larla uyum içinde çalışmaya başladınız.
Bununla da yetinmediniz
Ankara’yla, Kafkasya’yla
son derece uyumlu, anlamlı çalışmalar yürüttünüz.
Bu çalışmaların sonucunda derneğiniz bir
anda kabuğunu kırarak büyük bütçeler gerektiren son derece önemli
çalışmaların mekânı oluverdi.
O dönem için yönetim kurulunuzca hazırlanan
yıllık çalışma takviminizi
görmüş, şaşırmış, heyecanlanmıştım.
“İşte bu!” demiştim, kültüre hizmet bu!
Planlı, programlı, uyum içinde
proje temelli çalışmak
bu işte, demiştim.
Yanılmamışım!
Gecenizi gündüzünüze kattınız, çok büyük
fedakârlıklarla kocaman işler başardınız,
yüreğinize sağlık.
“Bayanlar olamadan dernek faaliyeti olmaz!” dediniz, bayanlara
eğildiniz.
Bayanlar çayı, sohbetler, yemekler, özel
günler, konserler, kermesler…
“Gençler olmadan olur mu hiç, gençler değil mi geleceğimiz!”
dediniz.
Gençlik seminerleri, yoğun katılımlı
ana dili kursları, tiyatro
çalışmaları, bilgi yarışmaları, büyük emek ve masraflarla
Kafkasya’dan getirttiğiniz
usta eğitimci yönetiminde Kafkas halk dansları çalışmaları,
futbol turnuvaları, geziler, piknikler…
“Maddi imkânları sınırlı olan üniversite
öğrencilerine eğitim bursu
vermeliyiz!” dediniz. İmkânlarınızın çok üstünde büyük gayretlerle
hatırı sayılır sayıda öğrenciye
eğitim bursu imkânı
sundunuz. Bu hizmeti aksatmadan yürüttünüz.
Minikler ihmale gelmezdi, hemen
minikler ekibini
oluşturdunuz.
Hafta sonları kocaman salon miniklerle
doldu taştı.
Ya zahmetli ve masraflı ekip kıyafetleri ya
yedek akordeonlar, garmonlar…
“Thamade”ler olmadan nasıl olurdu?
Onların bilgi ve birikiminden faydalanmak
gerekirdi.
“Thamade”lerle gençleri buluşturma
programları:
Xabze toplantıları, pazar sohbetleri…
Üyelerle sık sık bir araya gelmeler,
istişareler, beyin fırtınaları:
Nasıl daha iyi olalım?
Nasıl daha uyumlu çalışalım?
Ortak akılı nasıl bulalım?
Özel günlerde yapılan kutlamalar ve anma
günler.
Sadece 21 Mayıs mı?
Dünya ana dili günü.
Adige dil günü.
Aşureler, geceler, müzik eğlence
programları, yarışmalar…
Çok hızlı gittiğinizi söyleyenler oldu.
Aldırmadınız.
“Zaman aleyhimize çalışıyor, bu dönem sosyal, sanatsal ve kültürel
anlamda şahlanış dönemi olmalı!” dediniz.
Gereğini yaptınız.
Yönetim kurulu olarak her hafta adeta
ibadet şuuruyla somut
ve kalıcı çalışmalar yapmak için toplandınız.
Saatler süren her toplantıda gündeminizdeki
konuları enine boyuna tartıştınız, planladınız,
karara bağladınız ve
cesaretle uyguladınız.
Bir taraftan da dernek binanızın yapı
kullanma vs. işlerini yüklü masraflarla karşıladınız,
derneğinizdeki düğün
salonunu, lokantayı sisteme oturttunuz.
Artık
daha büyük işler yapma,
dışa açılma vaktiydi.
Büyük programlarla bu kültürü toplumun her
kesimine tanıtma, tabanla
kültürü kucaklaştırma zamanıydı.
İşte bu ufkun, bu gayretin neticesidir ki
“Uluslararası Kafkas
Kültür Şenliği” yurt dışından davet edilen popüler
sanatçılarla toplumu buluşturdu.
Değişik etkinliklerle bir hafta süren
şenlik kucaklaşmalar, sevinç gözyaşlarıyla hiç unutulmayacak gibi.
Peki ya “Uluslararası
Kafkas Kültür ve Sanat festivali”
Değişik ülkelerden gelen, protokol üyesi,
tiyatro oyuncusu, ses
sanatçısı, halk dansları oyuncusu, müzisyen, gazeteci, yazar,
politikacı ve STK temsilcilerinden oluşan
70 kişilik gurup nasıl
da dalgalandırdı bölgeyi?
Bir haftayı aşkın süreye neler neler
sığmadı ki!
Protokol ziyaretleri, konserler,
tiyatrolar, açılışlar, salon gösterileri, köy şenlikleri, film ve
kitap tanıtım programları…
Ve yaklaşık
15 bin davetlinin
katıldığı, Kabardinka, Elbruz, Nalcıuk ve Maze ekiplerini aynı
sahnede buluşturan, katılımcıları Kafkasya’nın en popüler ses
sanatçıları, en tanınmış tiyatrocuları ve sunucularıyla buluşturan
rüya gibi muhteşem bir
final programı.
Tebrikler, sizler bu festival sayesinde
bölgenizde sanatı, sevgiyle, kültürü dostlukla buluşturdunuz.
Bu hizmetleriniz asla unutulmayacak!
Sizler bu iki yıllık dönemde çok harika işler başardınız.
Siz
denizi geçtiniz, tebrikler ama ya birileri derede boğulursa?
Yazık olur, topluma çok yazık olur!
|