“Marifet, iltifata tabidir.” sözünü çok
severim.
“Biz, toplum olarak
takdir etmenin yapıcı
gücüne fazlaca inanmadığımız için bolca olumsuz ve yıkıcı
eleştiri yapmayı seviyoruz.” sözüne katılıyorum.
Gel gör ki
insanı çıldırtan
manzaralar da eksik olmuyor.
Her konuşmasında, her tavrında,
“Ben, bu kültür adına konuşma yetkisine sahip biriyim. Ben, en
yetkililerdenim!” diyen değerli yöneticilerimizden bazılarının
söylemleri, tavırları ve küçük hesapları, duyarlı ve
bilinçli kesimi çileden
çıkarıyor.
Ya bu kardeşlerimiz
hizmetin ne olduğunu
bilmiyor ya da top yekûn bir toplum bilgisiz ve bilinçsiz.
Ortada
dev gibi problemler,
alabildiğine bölünmüşlük ve savrulmuştuk.
Bahsi geçen yöneticilerimizdeki cılız
gayretler, günü kurtarma çabaları.
Hani okkalı çalışmalar?
Hani
dağ gibi yürekler?
Hani inanmış gençlik?
Geç beyim geç, pansuman tedbirler, düşük
profilli gayretler bunlar.
SİZİ
ANLAYAMIYORUM
Ufak bir eleştiriye tahammül edemeyen
yöneticilerimiz sizi anlayamıyorum.
Merakımdan soruyorum:
Neden
herkesi kucaklayacak bir olgunluk sergilemiyorsunuz?
Neden
farklı fikirlere değer vermiyorsunuz?
Neden her yapılan eleştiriyi,
olumlu ve yapıcı bir
tepkiye dönüştürme gayreti yok sizde?
Bu öfke niçin?
Nedendir bu kızgınlık?
Bu her daim
övgü beklentisi hayra
mı alamettir?
Siz ne zaman her eleştiriden
hikmet devşirecek kıvama
geleceksiniz?
Yoksa “Beklemek nafile!” mi dersiniz?
Eğer amaç topluma hizmet, kültüre katkıysa bu
afra tafralar niçin ve
kime?
Bu ezber tekrarlar niye?
Bu
ahbap çavuş ilişkileri neden?
SİZ
ELEŞTİRİLEMEZ BİRİ MİSİNİZ?
Biz,
toplum olarak birbirimizin yanlışını, eksiğini görmeden,
gördüğümüz olumsuzlukları üslubuna uygun
paylaşmadan nasıl
doğruyu bulacağız?
Canım kardeşim, ben seni eleştiremez miyim?
Siz eleştirilemez biri misiniz?
Siz konumunuza ve kişiliğinize nasıl bir
anlam yüklediniz, anlamakta zorlanıyorum.
Siz
gerçekten uçmuşsunuz!
Küçük bir derneğin yapabileceği düşük
profilde bir çalışmayı olağanüstü bir başarı sanıyorsunuz.
Kendinize gelin, toplumumuz kimin ne
yaptığını adım adım izliyor.
Toplum, takdir edilmesi gerekenleri
takdir etmesini de
biliyor.
Açıkçası biz, sizi bu toplum ve
bu kültüre hizmet etmek
İçin bu makama gelmiş kabul ediyoruz.
Yanılıyor muyuz yoksa?
Yoksa siz, kişisel çıkarlar,
basit hesaplaşmalar
peşinde misiniz?
SAHİ
SİZ GÖNÜL MÜ EĞLENDİRİYORSUNUZ?
Değerli
yöneticim, sizi bilmem ama benim
büyük sancım var!
Gün
gün eriyen kültürün, unutulmak üzere olan dilin, savrulmuş
gençliğin, ilgisizliğin, umursamazlığın, gafletin… sancısı.
Siz bana, “Beni eleştirmeyin, beni
eleştiremezsiniz!” diyorsunuz.
Nasıl olacak bu?
Koşması gerekenler duruyor, çalışması gerekenler esniyor, susması
gerekenler konuşuyorsa sizce de bir yanlışlık yok mu bu işte?
Hani toplumu bilinçlendirme faaliyeti?
Hani dişe dokunur çalışma, hani proje?
Güldürmeyin Allah aşkına?
Siz, belli aralıklarla
“Kaf Dağı” kadar
gaflarınızı tekrarlayıp durun.
Siz, sizin gibi düşünmeyenlerin
dedikodusuyla
beslenin!
Siz, tahammül, hoşgörü, sabır nedir bilmeyin.
Siz, siz çalın siz oynayın, biz de sizi
seyredelim, alkışlayalım.
Olur, olur hem de güzel olur!
Dil
unutulmuş, kültür erimiş, gençlik savrulmuş ne önemi var.
Hadi birlikte çalıp oynayalım.
BİRBİRİMİZİ ELEŞTİRMEDEN NASIL DOĞRUYU BULACAĞIZ?
Sevgili dostlar, unutmayalım,
eleştiriye tahammül
edememek bir insanın hayattaki en büyük yanlışlarından biridir.
Yoksa siz, bu kadar acı ve sancı üzerine
sürekli olarak
alkışlanmak, yapılan yanlışları göz ardı ederek her ne şart
altında olursa olsun eleştirilmeden sürekli sırtınızın
sıvazlanmasını mı istiyorsunuz?
Oh, ne ala memleket!
Eleştiri yapmadan, birbirimizin
yanlışını, eksiğini
söylemeden daha iyiyi, daha güzeli nasıl yakalayacağız?
İnanın ben anlamakta zorlanıyorum.
YA
“EYVALLAH!” DE YA DA “EYVAH!”
Ne garip değil mi?
Siz, gayet samimi duygularla asla
kırmadan dökmeden bir
eleştiri yapıyorsunuz.
Muhatabınız hiddet ve şiddetle size
saldırıyor.
Yönetici kardeşim keşke
“Eyvallah!”
diyemiyorsan da en azından
“Eyvah!” diyebilseydin.
Umarım bu eleştiriye tahammül edememenin
altında özgüven eksikliği
yatmıyordur.
Çünkü kendine güvenen insan,
fikrini de kendini de
eleştirir, bunların eleştirilmesine anlayış gösterir.
Unutma,
hayatın zor virajları,
ancak eleştiriye açık olabilmekle aşılır.
Eleştiri yapmak ve eleştiriye açık olmak ne
güzel erdem.
Bu
iki nitelik, ahenk içinde bir insanda bir araya gelirse o
insan yönetici de olabilir yetkili de…
Sevgili dostum, sen hizmet makamındasın,
hizmet üreteceksin
dedikodu ve bahane değil.
NOT:
Rüyalarında bile bu kültürün yaşatılması projeleriyle uğraşan,
projenin ne olduğunu bilen, toplumu tanıyan, bölmek için değil
birleştirmek çabasında olan, yüreği
samimiyet ve hizmet aşkıyla dolu değerli yöneticilerimiz, iyi ki
varsınız. Binler selam
size.
|