Günümüzde
“Facebook”, “Twitter”
gibi sosyal paylaşım siteleri, hayatın her renginin yaşandığı
mekânlar oluvermiş.
Kültürel iletişim derdi olan
ideal sahibi insanlar
için sosyal medya büyük bir imkân.
Kullan kullanabildiğin kadar!
Sosyal
medyada birileri gönül
eğlendiriyor, bir diğeri
çerden çöpten laf
ediyor olabilir.
Fakat unutulmasın ki diğer taraftan ideal sahibi insanlar
harıl harıl çalışıyor
bu kanallarda.
Bu insanlar, yorulmadan,
dur durak bilmeden
davalarını anlatıyor.
Mesajlarını
iletiyor, binlere, on binlere, yüz binlere.
Beğeniriz, beğenmeyiz, kullanırız, kullanmayız ama hayatın
paylaşıldığı arenalar bunlar,
etkili kullanan
kazanıyor.
Doğru ve etkili kullanıldığında insana
şaşılacak kadar imkân
sunuyor.
“Jestlerin,
mimiklerin,
sözlü ifadelerin olmadığı iletişim ne derece tatmin edici ve
samimi olabilir?” sorusuna tatminkâr cevap vermek mümkün
olmayabilir.
Ama buna rağmen sosyal
medyanın gücü asla tartışılamaz.
Bu, iyi niyetliler için de böyledir, kötü niyetliler için de.
Konumuz:
- Bu köklü kültürü doğru
şekilde nasıl anlatırız?
-Yok olma tehlikesi yaşayan güzel kültürümüzü daha geniş
kitlelere nasıl
ulaştırırız?
- Kültür iletişiminde sosyal medyadan
yeteri kadar
faydalanabiliyor muyuz?
- Daha da açıkçası, özellikle gençler,
Facebook ve Twitteraracılığıyla
sağlam paylaşımlarla
kültürlerini tanıtabiliyorlar mı?
- Veya bu kanallar aracılığıyla okuyor,
araştırıyor, tarihini,
kültürünü öğrenebiliyor mu? (Hadi kitabı geçtik)
- Daha da önemlisi, gençlerin okuma, araştırma,
sorgulama gibi bir
dertleri var mı?
“Canım, siz de bu sosyal
paylaşım kanallarını ne kadar ciddiye aldınız, bunlara böyle bir
anlam yüklemek doğru değil ki!” diyebilirsiniz.
Ben de, yedi yirmi dört bu ağlar
aracılığıyla kaşını,
gözünü, yediğini içtiğini paylaşan, her daim çerden, çöpten
laflarla dolaşıp en kıymetli varlığımız olan zamanı tüketen
kişilerin daha dikkatli,
daha insaflı olmalarını isterim.
Sevgili
gençler, gelin bu masrafı
ve zahmeti az, etkisi oldukça fazla imkânları iyi değerlendirelim.
Gelin, kültürümüze samimi hizmet amacını güden, etkili
internet sitelerini
daha yakından takip edelim.
Tarih bilgimizi,
kültürel bilincimizi arttıralım.
Kültür sitelerindeki köşe
yazılarını, makaleleri, inceleme ve araştırma yazılarını daha
dikkatli okuyalım.
Sosyal paylaşım ağlarında daha
dişi dokunur, daha
kültürel, daha insani güzellikler paylaşalım.
Mesela bu yazının yayınlandığı
www.circassiancenter.com
sitesindeki kültür ve
sanat arşivi inanın hepimize yeter.
Gençler, hayat çok
kısa, yapılacak işler çok fazla.
Çok hızlı yaşıyoruz, zamanımız sınırlı.
Bazılarınız yoğunluktan veya
prensip gereği sosyal
medyayı fazla kullanmıyor olabilir.
Zaten bu işin müptelası
olmak asla doğru değil.
Mesela, taze gençler, yeni
arkadaşlıklar kurup bunları kısa sürede tüketiyor ve bunun
sonucunda da sabırsız,
çabuk sıkılan, tatmin
duygusu olmayan birer yetişkin oluyor.
Bu ağlara gereksiz yere, ölçüsüzce takılan özellikle kendi
kimliğinden ve sosyal
konumundan memnun olmayan gençler, olanı değil,olmasını
istedikleri ideal kimliklerini sanal ortamlarda
oluşturuyorlar.
Gerçek olmayan ve maskeli
biçimde kurulan ilişkiler, gençlerin gerçek kimliklerinin onay
ve kabulünün zorlaşmasına ve
yüz yüze iletişim
gerektiren yetişkinler dünyasına adım attıklarında iletişim ve
kendini ortaya koyma konularında
çatışma yaşamalarına
neden olabiliyor.
Ne yazık ki en iyi bilinen ve bağımlılık yapan maddelerin başında
gelensigara, alkol ve
uyuşturucu gibi maddelerin yanına,
sosyal paylaşım
sitelerine bağımlılık maddesi de eklenmiş gibi görünüyor.
Gençlerimizin bu tuzaklara
düşmesini kimse istemez.
Sevgili gençler, hiç bir şeye ona
bağımlı olacak kadar
bağlanmayın.
Çünkü sağlıklı duyguların ifadesi
bağımlılık değil
“bağlılık”tır.
Sonuç:
Bu kültüre katkı sağlamak amacıyla bu mekânlarda bilinçle yapılan
güzel paylaşımlartoplumumuza
güzellikler katacaktır.
Yeter ki “Facebook”,
“Twitter” gibi imkânları doğru kullanalım.
Bunlara doğru anlamlar yükleyelim.
Etkili, faydalı, zevkli paylaşımlar diliyorum.
|